ımf karşıtı eylemler

#1
IMF protesto eylemleri farklı kesimlerde,farklı yankılar yarattı!
Düzen medyası,bu olayları,sivil toplum kuruluşlarının aralarına karışmış,marjinal gurupların çıkardığını kanıtlama çabası içersine girdi!
Bu medyaya göre Bankalar mağdur,Bankaların camını çerçevesini indirenler ise gözü dönmüş teröristlerdi.
Bunların en tepesinde yer alanlardan biri olan,paranın tanrılarının has adamı,maaşı dolar olarak hesabına geçilen Mehmet Ali Birand,bu çabasını daha da ileriye taşıdı.
Oysa uluslararası sermayenin dolaşım araçlarından biri olan,sistemin en temel ayağını oluşturan ,sömürü mekanizmasının işleyişini sağlıyan Bankalar,aslında en doğru hedefti!
Eksik olan IMF ye karşı girişilen bu eylemin,neden Banlkaları hedef aldığının kitlelere yeterince açıklanamamasıydı.
Şiddet içeren propoganda ve ajitasyonun asıl amacı,şiddetin yöneldiği kurumların iç yüzünü,gerek eylem sırasında,gerekse eylem sonunda kitlelere açıklamaktır.
Yoksa bu eylemin bir önemi kalmaz.
Eğer siz bunları yığınlara anlatmazsanız,birileri sizden doğan bu boşluğu doldurur.
Onların yanlış yönde bilinçlenmesine,olayları yanlış algılamasına neden olur.
Bunun dışında bu eylemlere katılan herkesi kutluyorum.
Bu tür eylemlerle,yani devrimci,pratik,eleştirel eylemlilikle yığınları ayağa kaldırabiliriz.
Sakın yanlış anlaşılmasın,belkide benim bilgim yoktur.
Öylesyse özür dilerim.
Ben kürt arkadaşlarında örgütsel olarak bu eylemlerde etkin biçimde var olmalarını beklerdim.
Dostlukla
veda
 
#2
Ezilenlerin başlattığı bir şiddete rastlanmamıştır.Ezenlerin yaptıkları karşısında, ezilenler haklı olarak tepkilerini dile getirmiştir.

Bu eylemler elbetteki yerinde eylemlerdir,demokrasinin olmadığı toplumlarda bu eylemler kaçınılmazdır.Çok geçmedi Ceber olayının üzerinden Ceylan,Uğur...Demokrasi böyle bişey oluyor bu coğrafyada...Hegemonya kendi ideolojisini pekiştirmede kitleleri kullanır,kitleleri buna katılmaya ikna eder...Bunu yaparken medyayı kullanır toplumda inanır...
 
#3
Ezilenlerin başlattığı bir şiddete rastlanmamıştır.Ezenlerin yaptıkları karşısında, ezilenler haklı olarak tepkilerini dile getirmiştir.

Bu eylemler elbetteki yerinde eylemlerdir,demokrasinin olmadığı toplumlarda bu eylemler kaçınılmazdır.Çok geçmedi Ceber olayının üzerinden Ceylan,Uğur...Demokrasi böyle bişey oluyor bu coğrafyada...Hegemonya kendi ideolojisini pekiştirmede kitleleri kullanır,kitleleri buna katılmaya ikna eder...Bunu yaparken medyayı kullanır toplumda inanır...
Bu tür bir yorum,bence çok nitelikli olan bir eylemin,niteliğini küçültür,ona zarar verir.
Bankalara karşın uygulanan şiddet,bence bu eylemin politik niteliğini ortaya koyma anlamında çok önemlidir.
Sistemin tam kalbine,devrimciler şiddet uygulamışlardır.
İşte bunun adı DEVRİMCİ ŞİDDETTİR!
veda
 
#4
Bu tür bir yorum,bence çok nitelikli olan bir eylemin,niteliğini küçültür,ona zarar verir.
Bankalara karşın uygulanan şiddet,bence bu eylemin politik niteliğini ortaya koyma anlamında çok önemlidir.
Sistemin tam kalbine,devrimciler şiddet uygulamışlardır.
İşte bunun adı DEVRİMCİ ŞİDDETTİR!
veda

Sevgili veda benim yorumum medyanın halka yaptığı beyin yıkamaya bir tepki niteliğindedir,bende biliyorum devrimci şiddetin ne olduğunu.Halk bugün medyanın işlediği beyin yıkamaya inanıyorsa, siz ağzınızla kuşda tutsanız adınız provakatör oluyor.Bu eylem niteliklimidr burası tartışılır...Bu eylemin politik yönü ne olursa olsun sistemin ideolojik dayatması eylemi gölgede bırakıyor ne yazık ki,haklıda olsanız haksız duruma düşüyorsunuz.Bugün tartışılması gereken halkın İMF gibi kan emici yarasalara karşı yapılan bu eylemleri neden sahiplenmediğidir....
 
T

tgüleç

#5
Merhaba,

Bu düşüncelerimi başka başlık altında yazmıştım. Ama esasta ki böylesine konu açılmışken buraya almak uygun olacaktır

İntikam,isyan,ayaklanma vs peşinde olanların IMF toplanyısı çerçevesinde yapılanı okuyor görüyoruz. Ben burada hani nerede benim isyanım,nerede benim protestom,nerede benin kendi tavrım,nerede benim kimliğim diye soruyorum. Ama bu yapılanlar benim yaptığımı gölgede bırakıyor. Ne yaptıklarını bilmez,sadece sistem içinde aşağılık konumlarına isyan eden,bunu kabulenemeyen,şiddet yanlısı hezayanlarıyla hareket eden bir güruh konumundan çıkarmıyor. Böylemi ezilen ve zarar gören,behbat insanlarlar bir araya gelecek. Böylemi? Tek özgürlüğü meydanları doldurma olan ve pretostosunu göstereceği durum .Bu kesime burjuvaca verilen böylesine kimliği bu hareketlerle pekiştirenleri alkışlamammı gerekiyor.

Biz ezilen ve sömürülen,baskı altına alınan toplumun kaderi bu değildir,bunu insanoğluna revağ göremezsiniz,bu haksızlık. Demokrasi çakası satarak,bu tür eğilimlere paye vererek saçma sapan demokrasi çakası satma imkanı verilmemelidir. Bu sahte demokrasinin çakasını boşa çıkarmak, ilk başta bu sistem tarafından ezilenlerin,sömürülenlerin,baskı altında meşrutiyetini kabul etmesi gerekmektedir. Ne yazık ki bunlar ezilen sömürülen,cocuklarının hep aynı konumda olması,hiç bir zaman sistemi yöneten olmadıklarını,olamayacaklarını bilmesi gerektirmektedir..

Bunun için ayaklanma,şiddet,isyan çoşkulu sözler olmaktan öteye gitmiyor. Yine esas konu,sorunlu olanların sorunları güme gidiyor. Bu sorunları yine gündeme getirmeye çalışanlara deli gömleği giydirilmeye çalışılıyor. Bunu 12 eylül paşalarının ve sisteminin ne kadar mükkemel yaptığını biliyoruz. Hala daha haklı olunduğunu anlatmakta değil toplumu, kendi çevresine bile yenik düşmüş beceremiyor. Aynı durum Kürtlerin haklı taleplerini bile anlatamamın sıkıntısı yaşanıyor.

Sonuç bize düşen, yıkılan, dumara uğratılan bankalara karşı savunulan esnafımız diye yuturulmaya çalışılan durumda sadece ''Banka Esnafımı beyim'' demek kalıyor. Ya da Kürtlerin haklı mücadelesini anlatabilmek için,''Görmüyormusun,allahınızın aşkına görmüyormusunuz, Kürt halkının yaşadığını yaşatılanı''oluyor.

Tek teselim, Çaresizliğin gözü çıksın. Çaresizliğe izin vermeyelim,onun egemen olmasına imkan sağlamayalım. Çünkü çaresiz değiliz biliyorum.Buna inanıyorum.
 
Son düzenleme:
#6
imf karşıtı eylemlere bir sözüm yok biçimlerine ilişkinde.. yani cam çerçeve kırılmış vs. bunlara pek takıldığımda yok..

bir mayısın birinde gazetenin biri laler üzerine ağıt yakmıştı ve devrimci şiddet,n lalelere uygulanması ile alay etmişti..

oysa lale devrini(osmanlıda zevk-sefa devri) simgeleyen lalerin hem "islamcı-gerici" bir belediyenin işi olması ayrı bir komedi hemde bu anlamda tepkininde yoksulluğa karşılık ifadesi anlamlıdır..
bankalarda böyle..
türkiyenin finans sitemi artık asıl sahiplerinin denetiminde taşaron(emenetçi) sermaye tasfiye edildi yada ikna!! edildi buraya olan tepkiler de normaldir her ailenin bir kart sorunu mutlaka vardır.. ipotek vs. o ailenin genci de hazır yakalamışken buralara saldıracaktır bence normaldir..
biçimsel olarak eleştirilecek yanları varsa da bence normaldir..

imf ye karşı yürüyenlere bakalım..;
tkp .. sanki gerçek anlamda yürüyor.. bu ülke sanki imf den önce mali bağımsız bir dönem yaşadı.. sen geçmişi öv... akp var diye bağır.. samimiyetsizliktir..
ödp.. ab fonları ile siyaset yapan bir çok kurumla ilişkili ol.. kişiler senin içinde olsun sen imf ye karşı bağır.. samimiyetsizliktir..
emep.. bu noktada argüman olarak kalsik tarzı olduğundan uygundur ama neden imf ye karşısın desek sadece işçi ücretleri vs. ekonomik yanları bilir..
(partilerle ilgili eşleştilerim daha derindir ama bu kadarla bıraktım itiraz edilirse yazarım)

oysa imf asıl olarak siyasal işleyişin bir aracıdır.. yoksa finans alanı olarak zaten işlevsel anlamda çoktan küresel işleyiş var.. konular imf yi de aşmıştır.. kapitalist sistem içi olan bir yapı(devlet) artık bu işleyişin dışında olamaz.. yani -imf defol-olmaz.. def olursa sistem ortada kalmaz.. imf bence "yerel" olmuştur... içselleşmiştir artık...
asıl işlevsel olan küresel sermayedir.. ve ülke içi var olan ekonomik işleyiş.. imf bir devlet dairesi gibi bir şeydir.. ona defol denmez.. diyeceksen tekellere bankalara diyeceksin.. ve kurumlarına.. diyecek aşamada değilsen ona göre eylemlikler örgütlülükler oluşturacaksın..

burada aslolan imf nin işleyişindeki bölgesel ve yaşanılan siyasal işlevsel olgulardır..
hala 12 eylülün sürdürülmesi yani demokrasi ve hala kürt ulusal meselesinde bölge güvenliğine uygun kürt aranması vs. dir. bunları es geç kahrol imf bana pek de anlamlı gelmiyor..
bu anlamda veda arkadaş.., imf eylemlerinde kürt arayacağına imf eylemlerinde kürt ulusal sorunu ile ilgili argümanlar arasa.., daha anlamlı olur...

kürtler direnerek imf nin bağlı olduğu sistemi-konsepti zaten zorluyor.. ya imf boykotçuları.. bence sadece banka camlarını ve bankamatikleri zorluyorlar bu işlere de bir itirazım da yok..

suat
 
#7
Bir takım teorik gerekçelerle IMF karşıtı bir eylemi fazla da ciddiye almamak,aslında ülke solunu bir anlamda küçümsemeyide beraberinde getiriyor.
Belkide birileri böylesi bir eylemde olmayı,kendi dev aynalarındaki görüntülerine yakıştıramıyorlar.
Lale Devri ile IMF benzeştirmesi sanırım böyle bir bakışın yansıması.
Oysa hep özlemlediğimiz birlikte hareketin, ve dayanışmanın bir adımıda olabilirdi bu eylemler.
Şimdi denecek,bizler eylemlilik halindeyken sizler neredeydiniz diye.
Belli bir haklılığı içersede bu serzeniş,yinede bu eylemlerde olmamayı haklı kılmıyor.
Doğrudur Emperyalizm artık içsel bir olgu olmuştur ülkeler için.
Bu nedenle IMF defol,NATO defol demenin,bu ülkenin sokaklarında Emperyalizm dolaşırken kıymeti harbiyesi yoktur.
Yani dışarısı olmayan bir sistemin alt basamaklarında olan bir ülke için bu sloganların bir anlamı yoktur.
Böylede olsa,Küresel Sistemin finans kurumlarını yığınlara anlatmak anlamında bu tür eylemlilikler bir araç olmaz mı?
Marks neden praxisi sürekli vurgulamıştır.
Kitlelerin devrimci,pratik eylemlilikleriyle bilinç kazanacağı,bilinci belirliyenin maddi yaşamın kendisi olduğu gerçeğini göstermez mi?
Asıl üzücü olan da bunu her iki taraf için bir rekabet bir yarış olarak görenler.
Öyle ya Kürtler koca sistemi "zorluyor",zavallı sol da sadece banka camını kırmakla yetiniyor.
Komünistler için PROLETERYANIN evrensel çıkarları, her zaman yerel ve ulusal çıkarlardan önde gelir.
Her tür yerel ve ulusal çıkar,PROLETERYANIN evrensel çıkarlarına tabidir.
Komünistler ENTERNASYONALİST oldukları için,Komünist olmayanların bunu anlamaları oldukça zor.
O nedenle Küresel Sisteme ve onun kurumlarına düzenlenen ewylemlilikler bizler için hep önde gelir.
Anlaşılan herkes kendi bayrağı altına söylemi pratiktede doğruluğunu kanıtlıyor.
veda
 
T

tgüleç

#8
Bu tür eylemlerle,yani devrimci,pratik,eleş tirel eylemlilikle yığınları ayağa kaldırabilir

Gerçekten bu doğrumudur acaba veda.

Son 30 yılda 1 Mayıs katılımlarını şöyle bir düşünelim.

Özellikle çağlayanda o dönem olan 1 Mayıs katılımlarını akılara getirmek isterim. Bu hengameli,karşılıklı karşıt güçlerin rekabetsel duruşların olduğu,keçilerin dar köprüde karşlaşmış hallerini aklımıza getirelim. Bunun en son faciası kadiköyde olan ,suattın Lale devri bağlantısıyla sunduğudur.

Sonuç neydi? Çağlayan meydanında toplananla 1000 kişiyi geçmez konuma gelmesiydi.

Zaten bundan sonra 1 Mayıslar Kadiköye havale oldu . Bunun karın ağrısı da o lale devri yıkımı olarak gösterilen toplantıda,gerginliğin söğütlü çeşmede çatışmayla başlamasını beraberinde getirdi. Halbu ki insanlar buraya Çağlayanda olduğu gibi olmayacak diye gelmişti. Örneğin Kürt arkadaşlar o zaman coluk cocuk kitlesini son anda modaya sürükleyerek kaçırdı. Bir daha kitlesini bu denli getirirmi?

Geçen başka bir şehirde 12 Eylül için yapılan izinli toplantıya katılmıştım. Aşağı yukarı (tahmin edilenden fazla bir katılım olmuştu bana göre) 1500-2000 arasında toplandık ve yüryüşe geçtiğimizde kortejin yaya yolundan yürütüldüğüne tanık oldum ki bu bende bile(bile diyorum bazı arkadaşların benim için menfi düşündüğünü hissediyorum,yada bekliyorum) bu durumun kabul edilememesini ana caddeye çıkılması gerektiği düşüncesi ağırlık kazanmıştı.

Çünkü sıkışık tepişik,o kitleyi küçümseyen bir tutum olduğunu,bunu kabul etmemek gerektiğini,filan düşündüm. Daha sonra toplantı değerlendirmelerde bunu dillendirdiğimde yanımdaki arkadaşlar bir kısmı sesiz kalırken bir kısmı ise '' bu iyi oldu,çarşıya pazara çıkmış ve o yayayolunu kullanan insanların yanlarında kortejle gitti,onlarla iç içe olduk;bu durum bizim gibi insanlardan korkulmamsı gerektiğinin anlatmış olduk bir ölçüde'' dediler.

Yani kısaca durum bu mihvalde...

Yine Hrant Ding anmasından 4-5 bin kişi ortasında 15-20 kişiyi geçmeyen bir grup belirdi. Toplanma içersinde bunlar bir iki çıkış yaptı isede,tertip komitesinden ve arabada olan olaya müdahale etti yatıştı. Daha sonra anmanın bitmesi ve Toplumun dağılma aşamasında herkes yaya kaldırımından toplantıyı terk ederken bu 10-15 kişi caddeyi işgal ederek yürümeyi tercih ettiler. Tüm araç Trafiği bu 15 kişinin arkasından yürümek zorunda kaldı ve sonuç trafik alt üst oldu,o hatta bulunan yolcu,sürücüler vs dualarını yaptılar tabii.

Daha bunun gibi saçma sapan diyeceğim,vahşiliği,ilkeliği ortaya seren davranışları bu miting ve açık hava toplantılarında şahit oldum. Ezilen,sömürülen insanların bunlara ihtiyacı yok. Bu ''devrimci şiddet'' denilen mafyatik,ilkel,köylü,cahil,ezilmişlik,sorunları çözmede ve onu açıklamada yetersiz kalan çaresiz tutumlardır.

Bu çaresizliği devrimci pratik masalarıyla kimse kimseyi aldatmasın. Saklanbaç,körebe kovalamacası gibi sadece macerayı,bir miktarda neşeyi de içinde barındıran,İpsiz ve disiplinsiz;İçinde nefret duygusunu çözememiş,çözmede yardımcıda olunmamışı gösterir.

Geçen günler forumda bunun başka bir versiyonunu yaşadık. Suatta bu noktada katılıyorum,bizim de eksikliğimiz var demişti,çözemiyoruz,karşımızdakinin suyunu bulamıyorsak demek ki bizde beceriksiz kısaca...O zaman önlemler ve yasaklamalar beraberinde geliyor.
 
Son düzenleme:
#9
Bir takım teorik gerekçelerle IMF karşıtı bir eylemi fazla da ciddiye almamak,aslında ülke solunu bir anlamda küçümsemeyide beraberinde getiriyor.

sevgili veda..
neden hep bu tarzla yanıtlar veriyorsun..
imf eylemlerini küçümsemedim..
imf karşıtı eylemlere bir sözüm yok biçimlerine ilişkinde.. yani cam çerçeve kırılmış vs. bunlara pek takıldığımda yok..
baştan belirtmişim ki eleştirilerim böyle algılanmasın diye.. ama aleştirilerim var.. ve eylemler az kişi basit vs. yada bunun için eylem yapılır mı tarzında mı..
*yapan gruplara ilişkin var
* yapılan eyleme değil içerikdeki eksikliklere ilişkin var..

Belkide birileri böylesi bir eylemde olmayı,kendi dev aynalarındaki görüntülerine yakıştıramıyorlar.
buda anlamsız bir yaklaşım.. eylemin büyüğü küçüğü olmaz.. her alandaki eylem kendince değerlidir..
kendi dev aynalarındaki ben hiç bir yazımda ve yaşamımda bir eylem karşılaştırması yapmadım.. özgürlük hareketinin senin değiminle devasa gücünü önemsedim ama bir yazarın veya herhangi bir kişinin anlamlı bir sözünü veya hareketini de aynı ölçüde değerlendirdim.. hatta o kişi hiç beğenmediğim biri olsa bile..
bu tür yaklaşımlar anlamsız bence...
Lale Devri ile IMF benzeştirmesi sanırım böyle bir bakışın yansıması.
Oysa hep özlemlediğimiz birlikte hareketin, ve dayanışmanın bir adımıda olabilirdi bu eylemler.

buna ortak eyleme kim itiraz ediyor.. ve lale devri ile imf yi kim benzeştirdi yazıları bir daha okurmusun lütfen...

Şimdi denecek,bizler eylemlilik halindeyken sizler neredeydiniz diye.
Belli bir haklılığı içersede bu serzeniş,yinede bu eylemlerde olmamayı haklı kılmıyor

dediğim zaman belirtirsin sevgili veda.. demediğim sürece konu etmen de anlamsız.. bence..!!
yine ben..; biz buradayken siz neredeydiniz de demedim.. dediklerim olması gerekenlerin olmaları gereken yerde olmamaları ile ilgilidir.. ve bunu da asla kişisel söylemedim.. işlevsel belirttim..

örneğin ortada bir savaş durumu var ve bu gelişmelere gerekli tavrı göstermeniz gerekir derken.., serzenişde bulunmam.., veryansın ederim.. ama biz vardık siz nerdesiniz türü karşılaştırma da yapmam..
ikimizin olması gereken yerde sen yoksan bu sadece senin değil seni oraya taşımak zorunda olan benimde eksikliğimdir böyle bakarım..

ve dtp nin .mf karşıtı eylemlerde olup olmadığını bilmiyorum.. ama olmamasını da çok önemsemiyorum.. nedenlerinide açıklamıştım.. imf ye bakış anlamında ama bu demek değildirki olanları neden ordasınız diye eleştireyim.. ve bunu da yapmıyorum..

Doğrudur Emperyalizm artık içsel bir olgu olmuştur ülkeler için.
Bu nedenle IMF defol,NATO defol demenin,bu ülkenin sokaklarında Emperyalizm dolaşırken kıymeti harbiyesi yoktur.
Yani dışarısı olmayan bir sistemin alt basamaklarında olan bir ülke için bu sloganların bir anlamı yoktur.
Böylede olsa,Küresel Sistemin finans kurumlarını yığınlara anlatmak anlamında bu tür eylemlilikler bir araç olmaz mı?
Marks neden praxisi sürekli vurgulamıştır.
Kitlelerin devrimci,pratik eylemlilikleriyle bilinç kazanacağı,bilinci belirliyenin maddi yaşamın kendisi olduğu gerçeğini göstermez mi?

elbette.. ve sana katılıyorum.. dediğim gibi neden imf ye karşı eylem yapıyorsunuz dediğimi anımsamıyorum.. yapılsın ama içerik olarak tam yapılsın demek ile senin söylediklerin arasında bir bağ varmı acaba...??

Asıl üzücü olan da bunu her iki taraf için bir rekabet bir yarış olarak görenler.
Öyle ya Kürtler koca sistemi "zorluyor",zavallı sol da sadece banka camını kırmakla yetiniyor.

bu noktada kürtleri arayan sensin.. anımsatayım bende kürtler zaten bu anlamda gerekenleri yapıyor diye anımsattım.. karşılaştırma yapmadım.. yani senin imalarına yanıt verdim..

kürtler direnerek imf nin bağlı olduğu sistemi-konsepti zaten zorluyor.. ya imf boykotçuları.. bence sadece banka camlarını ve bankamatikleri zorluyorlar bu işlere de bir itirazım da yok..
sözlerime bir daha bak.. sadece eleştirisi var yani asıl anlamda vurgular eksik diyorum ve bun arağmen bu sadeceye de bir itirazım olmadığını vurguluyorum.. bu sözlerimde bir rekabet yarış anlatımı var mı..?? yoksa eylemin içerik olarak eksikliğine vurgu ve senin yok diye rekabet yarış havasında sorduğun kürtler nerde sözüne bir yanıt mı.. kürtler işlerini yapıyor yanıtı mı..??
iyi incele lütfen...

Komünistler için PROLETERYANIN evrensel çıkarları, her zaman yerel ve ulusal çıkarlardan önde gelir.
Her tür yerel ve ulusal çıkar,PROLETERYANIN evrensel çıkarlarına tabidir.

aramızdaki fark burada..
bizler sadece prolateryanın yani ssk lı ve emekli sandığına bağlı olanların çıkarları ile dünyayı daraltmıyoruz.. bu senin teorik bakışın olabilir ama kimseye bunu dayatamazsın..
işçilerin evrensel çıkarları kapitalizme kattıkları emek zamanının karşılığı ile sınırlıdır.. bizim derdimiz ise bu emek zamanı da dahil (bilerek koyu yazdım burayı tanımadımı iddia etmeyesin diyedir) tüm kadın-doğa vs. ye el koyan sistemin bu el koyuşu ile ilgilidir.. bizim dünyamız daha geniş.. evrensel değerlerimiz de.. sadece bir sınıfa bağlı olarak dünyanın değişeceğine inanmak zorunda da değiliz.. yaşam bunun böyle olmadığını yeterince ispatladı bence..
ayrıca ..; özgürlük hareketi kendini sadece ulusal çıkarlar ile sınırlasaydı barzani çizgisi gibi yapar ve öyle böyle yüksek bir "toplu-sözleşme" ile ücretini alır avrupa proletaryası gibi yan gelir yatardı.. yaşadığı tüm tasfiye süreçleri ulusal yanından değil bu mantığındandır....
öncelikle bunu taktir etmeni beklerdim..

Komünistler ENTERNASYONALİST oldukları için,Komünist olmayanların bunu anlamaları oldukça zor.
sanırım kendinden bahsediyorsun.. senin komünistliğin kapitalist "modernite-pozitivizm" altında ve etkisinde gelişmiş bir modern sanayi işcisi kuramı mantığı ile sınırlıdır..
benim komünistliğim ise tüm insanlığı ve börtü-böceği de kapsar.. kadınların ezilmişliği ile emeğin ezilmişliği el koyulmuşluğu arasındaki tarihsel bağı kurmaktan uzaksınız.. ve bu lanet 5.000 yıllık sermaye sürecine tarhsel ilerleme diyorsunuz da benim komünistliğimi mi sorguluyorsun.. sevgili veda..

komünistlik senden alınan bir sertifıkra değil bu söylemleri bırakmalısın bence..
spartaküsü-köylü isyanları olan anadolu isyanlarını - zapatayı vs. övmeye gelince .. iyi..
paris komününü 1 mayısı 8 martı övmeye gelince de iyi..
birinciler proleter olmayan isyanlar.. ikincilerde sana göre komünist olmayan anarşistler..
ama alkışlar size en hakiki komünistlik de size..


O nedenle Küresel Sisteme ve onun kurumlarına düzenlenen ewylemlilikler bizler için hep önde gelir.
tamam size önde olun biz arkadan gelelim sorun değil.. de.. küresel siteme ve onun kurumlarına karşı.., gerçekten sarsıcı eylemler yapan ve sonuç yaratanlar kimler acaba.. bana tek tek sayarmısın.. hemde tarihsel olarak sayarmısın..
lenin bile ulusal sorunlara gereken önemi vermeseydi sadece petrograd ve bir kaç rus vilayeti ile sınırlı bir iktidarla yetinmek zorunda kalırdı.. anımsatayım.. sahip çıktığınızı sandığınız değerler ne iş yapar ve yaptılar sanırım ilginiz dışında kalıyor....

Anlaşılan herkes kendi bayrağı altına söylemi pratiktede doğruluğunu kanıtlıyor.
tıpkı bu sözün gibi.. herkesin bayrağını ayırmaya pek heveslisin.. bunun da bir burjuva mülkiyetçi bireyci bir mantık olduğunu da anımsatayım.. bizler bayrak atına koşma meraklısı değiliz.. bayrakları kaldırma meraklısıyız.. tek tip bayrak tek tip komünist ..
bu yaşandı ve çok acı bitti.. sevgili veda....

suat
 
Son düzenleme:
#10
TGuleç Arkadaş!
IMF karşıtı ortaya konan eylemlerle ilgili,pek çok haklı eleştirimiz olabilir.
Ancak bu eleştiriler eylemin biçimine ilişkindir.
Niteliksel olarak,dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de bu eylemlerin olması son derece doğaldır.
Bu tür eylemler sırasında,kitlelerin düzenle olan çelişkileri somuta bürünür.
Bu tür eylemler kitlelerin, karşı düşmanı daha iyi tanımasını sağlar.
Son eylemde bu eylemi provoke edenler,aslında Devletin kolluk kuvvetleridir.
Devlet şiddetine maruz bırakılarak,demokratik tepkisi engellenen insanların,bu şiddet karşısında kendisini bir biçimde savunmasını normal karşılamak gerekir.
O anki şiddete maruz kalışın kitlenin psikolojisine etkisi sonucu istenmeyen şeyler yaşanmış olabilir(küçük esnafa ait dükkanların da hasar görmesi).
Bankalara yönelik şiddet ise bana göre doğru bir tavırdır.
Sistemin tam kalbine yönelik bir DEVRİMCİ ŞİDDETTİR.
Küresel Sermayenin dolaşım araçları olan bu çok önemli kurumların Devrimciler tarafından hedef alınması,bence eylemin en politik mesajıdır.
Dostlukla
veda
 
#11
sevgili suat
ya senin uslubunda bir sorun var,ya da benim yazdıuklarını algılayışımda.
Algılarımda zaman zaman yanlışlıklar olabilir.
Sonuçta burası sanal bir ortam ve biz bu konuları yüz yüze konuşmuyoruz.
Bu nedenle de karşılıklı konuşmadaki vurgular ne yazık ki burada olamıyor.

"bizler sadece proleteryanın yani ssk lı ve emekli sandığına bağlı olanların çıkarları ile dünyayı daraltmıyoruz.. bu senin teorik bakışın olabilir ama kimseye bunu dayatamazsın..
işçilerin evrensel çıkarları kapitalizme kattıkları emek zamanının karşılığı ile sınırlıdır.. bizim derdimiz ise bu emek zamanı da dahil (bilerek koyu yazdım burayı tanımadımı iddia etmeyesin diyedir) tüm kadın-doğa vs. ye el koyan sistemin bu el koyuşu ile ilgilidir.. bizim dünyamız daha geniş.. evrensel değerlerimiz de.. sadece bir sınıfa bağlı olarak dünyanın değişeceğine inanmak zorunda da değiliz.. yaşam bunun böyle olmadığını yeterince ispatladı bence.."

Şimdi bu paragrafı nasıl algılamalıyım diye düşünüyorum .
Ne demek ssk li veya emekli sandığına bağlı olanların çıkarları?
Sen Proleteryayı böyle görebilirsin ama beni,m Proleterya tanımım bu değil.
Biz PROLETERYA derken,ssk veya emekli sandığı kimliği sormuyoruz!
Biz PROLETERYANIN ÇIKARLARI EZİLENLERİN ÇIKARLARINI KAPSAR diyoruz.
Sistemin varlık nedeni,onu var eden EMEK tir.
Sistem kendisini ancak böyle olumlar.
Doğanın tahribi,kadın sorunu ve diğer tüm ekolojik sorunlar aslında sistemin ürettiği sonuçlardır.
Sistemin var olmasını sağlayanda yaşamak için,hayatını sürdürebilmek için çalışmak zorunda kalan,zorunlu olarak emeğini pazarlayan EMEKÇİDİR.
İşte bu nedenle PROLTERYANIN ÇIKARLARI TÜM EZİLENLERİN ÇIKARIDIR.
Çünkü bu akla aykırı sistemi ortadan kaldıracak olan tek sınıf PROLETERYADIR.
Benim bayrağım altında insanların,cinsel,dinsel ve etnik kimklikleri sorulmaz.
Kızıl Bayrak altında insanların etnik,cinsel ve dinsel kimliklerinin önemi yoktur.
Biten bir şey yok sevgili suat
Yenilgi olabilir,ama bu yenilgi bir bitiş değildir.
YÜREĞİNDE YEŞİL BİR DAL TUTMAYI BECEREBİLİYORSAN EĞER,BİR GÜN O DAL ÜZERİNDE ŞARKI SÖYLİYECEK BİR KUŞ ÇIKA GELİR.(Çin Atasözü)

Dostlukla
veda
 
Son düzenleme:
T

tgüleç

#12
Merhaba,

Valla ben bu söz konusu ettiğim ve eleştirdiğim eylem biçimlerine Postmodern eylem biçimleri diyorum.

Esasında 30 yıllık toplumsal mücadele içersinde bu konularla ilgili deneyimler çıkarılması ve bunların gözden geçirilmesi,netleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Gerktiğinde acımasızca eleştirilmesi gerektiğini unutmadan bu yapılmalıdır. Bu insanı pasifist,dönek ,korkak yapmaz. Her ne kadar alem böyle ise de bu gerçeği ifade etmemektedir.
 
Son düzenleme:
#13
Merhaba,

Valla ben bu söz konusu ettiğim ve eleştirdiğim eylem biçimlerine Postmodern eylem biçimleri diyorum.

Esasında 30 yıllık toplumsal mücadele içersinde bu konularla ilgili deneyimler çıkarılması ve bunların gözden geçirilmesi,netleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Gerktiğinde acımasızca eleştirilmesi gerektiğini unutmadan bu yapılmalıdır. Bu insanı pasifist,dönek ,korkak yapmaz. Her ne kadar alem böyle ise de bu gerçeği ifade etmemektedir.
Sn Guleç
Tabiki her eylem eleştirilecek,doğruları,yanlışları ortaya koyulacak.
Devrimci,pratik,eleştirel faaliyet derken,Eleştirel kelimesinin anlamı bu zaten.
Bir eylemin eksik ve yanlış yanlarını gösterdi diye bir kimse,korkak,pasifist,dönek diye nitelenmez.
Dostlukla
veda
 
#14
imf eylemleri ve özelleştirme karşıtı söylemler ve eylemler..

yaşam gerçeklik ister..,
gerçeklik içindeki olguların doğrularının ve yanlışlarının sağlıklı-tutarlı analizlerini yapmak zorundayız..
her bir kişi yada grup.., kendi durduğu yerden(zeminden) eleştirilerini yapar.. savunusunu da.. ve haklıdırda..!! çünkü mutlaka kendisini destekleyecek veriler bulabilir..

özelleştirme karşıtlığı...
ben bunu çok tartıştım.. geniş toplantılarda panellerde de tartıştım.. zamanında hadep'e yöneltilen bir eleştiri de buydu --siz özelleştirmeye karşı değilsiniz gereken sözleri eylemleri yapmıyor katılmıyorsunuz..--
evet değildik.. ama nasıl ve neden değildik soran yoktu tabi ki.....

aslan başer kafaoğlu bir tv söyleşinde .. -- ben özelleştirmeye karşı değilim.. önce özel-mülkiyet özelleştirilsin, devletin sırtından geçinmeyi bıraksın-- diye ironi yapmıştı...

yıllarca devlet işletmeleri(demir-çelik, seka, şekr, çimento vs.) halkın sırtından soyulan paralarla kurudu, işletildi hatta is-demiri sscb kurdu.. övündük... devletcilik adı altında savunuldu...
ve .. yıllarca buradan ucuz yarı-mamül madde ile özel-sermaye maliyetin altında rakamlarla suspansiye edildi.. bize pahalı teneke fiat(murat)-röno-ford(anadol) arabaları ve beyaz eşyalar kakalandı..

devlet bankaları bunları destekledi maaşlardan zorla kesilen fonlarla desteklendi..

burada istihdam edilen işçi sınıfı! ile türk-iş yıllarca işçi sınıfının önünde ciddi bir set oluşturdu.. vs. vs..

gerek kalmadı.. artık anlamıda kalmadı.. ve buralar kullananlara peşkeş çekilirken devredilmeye başlandı..

ve hemen muhalefet!! yükseldi.. sattırmayız.. özelleştirmeye hayır...
tamam hayır da.. nesine hayır...

şimdiye kadar özel-mülkiyet yararına, işleyişini sağlayan devlet "mülkiyetinden" çıkmasına hayır dersen aynı sömürünün devamını savunuyor olacaksın.. ve.. bu yapıldı...
bu durumu eleştirenlere neler denmedi neler..

oysa.. daha o süreç işlerken devlet işletmelerine karşı çıkacaktın ve işleyişine.. hoş bunları dillendiren yok değildi ama özelleştirme sürecinde unutuldu..
fabrika halkındır satılamaz..
nasıl halkın oluyor ki.. devletin elindeki bir şey nasıl halkın olabilir..
kısaca..
özelleştirme sürecinde.. asıl vurgulanması gerekenleri bilebilmek için.., sürecin nereye evrildiğini ve sistemin yeniden nasıl yapılandırıldığını doğru çözümlemek gerekirdi..

*sosyal hizmetler(sağlık-eğitim-barınma vs.) konusunda devletin işleyişlerini yerel insiyatiflere bırakmayı yani en azından yerel belediyelere devretmesini zorlamak gerekirdi..
* valilik ve özel idare işleyişini seçimle ve kent meclisi gibi işleyişle değiştirilmesini zorlamalıydın.. (uzatmama gerek yok)

bu gibi işleri emperyalizmin oyunu gören bir tkp ile ben ne iş yaparım.. devleti kutsal sayıp savunanlarla ne iş yapılır..

her eylemi olay çıkartma ve rekabet olarak görenlerle ne iş yaparım..

ben diyemedim turan söyledi..
çoluk-çocuk katılan bir eylemde işleyişin farklıdır militanca yapılacak eylemde işleyişin farklıdır.. bunları ayırt etmekten yoksun olanlarla nasıl yürünür..

kısaca imf eylemlerine karşı olmak gibi bir tartışma anlamsızdır..

özellikle belirttim.. imf defol nato defol sloganları geçmiş(masumuyeti olan) bir dönemin argümanlarıdır.. şimdi ise.. orduyu, devlet kurumlarını, sistemin bütününü ayırıp imf üzerinde yoğunlaşmayı anlamsız buluyorum..
tahkim yasası çoktan çıktı.. ab kriterlerinin ekonomik ve ekonomik(sosyal-siyasal) yanları çoktan imzalandı... toplumsal demokratik yanları sürüncemede veya işletilmiyor..
kurulduğundan beri sigortacılık ve aracı finans kurumlarının tümü..., adı ne kadar "milli" olsa dahi küresel sermayenin bir acentasıdır ve sözleşmelerin teminatı bu küresel işletmelerdir.. bir inceleyin.. isterseniz..

tekrar edersem imf veya benzer bir olgu gerekçe edilerek elbette eylem yapılır ve söylemler olur ama bunların altını doldurup alternatifini de sunacaksın..

okuyun özelleştirme karşıtı "furyasındaki" söylemleri göreceksiniz tamamen devletçilik kokar.. sonrada bu halkı devlete karşı yürütün bakalım.. çok yürürler..


suat

not..;sevgili suat
ya senin uslubunda bir sorun var,ya da benim yazdıuklarını algılayışımda.
Algılarımda zaman zaman yanlışlıklar olabilir.
Sonuçta burası sanal bir ortam ve biz bu konuları yüz yüze konuşmuyoruz.
Bu nedenle de karşılıklı konuşmadaki vurgular ne yazık ki burada olamıyor. (veda)

haklısın bunlar karşılıklı olabiliyor..
işimiz ne...:) sabırla tekrar tekrar birbirimize anlatırız.. yeterki birbirimizi kendimizce değil karşımızdakinin anlattığı biçimde anlamak için çaba gösterelim..
sözlerine katılıyor destekliyorum..
 
#15
IMF protesto eylemleri farklı kesimlerde,farklı yankılar yarattı!
Düzen medyası,bu olayları,sivil toplum kuruluşlarının aralarına karışmış,marjinal gurupların çıkardığını kanıtlama çabası içersine girdi!
Bu medyaya göre Bankalar mağdur,Bankaların camını çerçevesini indirenler ise gözü dönmüş teröristlerdi.
Bunların en tepesinde yer alanlardan biri olan,paranın tanrılarının has adamı,maaşı dolar olarak hesabına geçilen Mehmet Ali Birand,bu çabasını daha da ileriye taşıdı.
Oysa uluslararası sermayenin dolaşım araçlarından biri olan,sistemin en temel ayağını oluşturan ,sömürü mekanizmasının işleyişini sağlıyan Bankalar,aslında en doğru hedefti!
Eksik olan IMF ye karşı girişilen bu eylemin,neden Banlkaları hedef aldığının kitlelere yeterince açıklanamamasıydı.
Şiddet içeren propoganda ve ajitasyonun asıl amacı,şiddetin yöneldiği kurumların iç yüzünü,gerek eylem sırasında,gerekse eylem sonunda kitlelere açıklamaktır.
Yoksa bu eylemin bir önemi kalmaz.
Eğer siz bunları yığınlara anlatmazsanız,birileri sizden doğan bu boşluğu doldurur.
Onların yanlış yönde bilinçlenmesine,olayları yanlış algılamasına neden olur.
Bunun dışında bu eylemlere katılan herkesi kutluyorum.
Bu tür eylemlerle,yani devrimci,pratik,eleştirel eylemlilikle yığınları ayağa kaldırabiliriz.
Sakın yanlış anlaşılmasın,belkide benim bilgim yoktur.
Öylesyse özür dilerim.
Ben kürt arkadaşlarında örgütsel olarak bu eylemlerde etkin biçimde var olmalarını beklerdim.
Dostlukla
veda
Merhaba veda abi
Ben kürt arkadaşlarında örgütsel olarak bu eylemlerde etkin biçimde var olmalarını beklerdim.
ımf eylemlerinde..kürt arkadaşlar vardı..vardı ama dağınık ve kabile halinde..
hepsi farklı yerlerde farklı mahalle veya sokaklarda eylemlerini sürdürüyorlardı,herşey dağıtıldı,kırıldı,parçalandı vs..
ama neye yaradı bu..sadece hiç..(bende ordaydım)
ha elbette bu güzel bir tepkiydi.ve bu cesur bir eylemdi hepimiz için,peki devamı gelemezmiydi???gelebilirdi..tıpkı,demirci kawanın Newrozu alevlendirip,ve 21 yy kadar taşıdığı gibi..belki bu newrozu bizler sadece baharın gelişi olarak algılardık..(ki tc hükümetinde bu şekilde tanımlanıyor..ve kutlamalar bu yönde işliyor)
ama kürt halkı bu filitrenen alevi devam ettirdi,newrozun ateşi hiç dinmedi..
zulum,baskı,ve şiddet bile bu alevin söndürülmesine güçleri yetmedi..
peki bu nasıl 21 yy kadar sürdü???tabiki büyük bir kararlılık ve inançla..mücadele ile..
yani demek oluyorki ımf karşı yapılan bu eylemlerin devamı gelmiş olsaydı..vallahi ''Devrim''olurdu..yoksa yanılıyormuyum???
olabilirmiydi..belki..yada ses yankı yapardı..kimilerinin kulaklarını parçalardı bu ses..
ama devamı malesef gelemedi...peki gelseydi ''kürt arkadaşlar''yanlarında olurmuydu bu mücadelenin olurdu,belkide olmazdı...ama büyük ihtimalle olurdu..çünkü analizler orda olduklarını gösteriyordu..ama kabile ve dağınık yığınlar halinde...
bu eylemler 3 veya 4 gün sürdü..iyi yankı yaptı...medya,tv.radyo vs..herkesin 'gözü,kulağı bu haberlerle ilgiliydi..yani artık iş çığrından çıkmış,ve eline mikrofonu alan,sosyalistleri sözleri ile tahrik edip,kötülemeye çalışıyordu..ee bunlar oldu zaten..zaten ''kötü çocuklar''olduk halkın gözünde..o zaman bunu devam ettirelim..''diyebilir..ve devrimci veya sosyalist hareket sürebilirdi...mücadele kadın-genç-çocuk yaşlı vs..ile zaten kolektif biçimde yürütülüyordu..peki neden durdu???
türkiyedeki sosyalistler,solcular,komünistler(sözüm ona kendine devrimciyim diyenler)..
bu hareketten neden uzak bir pozisyonda kalmayı düşündüler..türkiyede yığınlarca sosyalist veya solcu varken,neden bu şekilde az bir kitle ile karşı karşıya kaldık..
ee azda çuvaldızı kendimize batıralım...kırdık,döktük,yaktık,yıktık peki devamı nerde??
işte bunlar akılda kalan soru işaretleridir(?)..bir işe başlarken,neden sonunu getiremiyor bu sosyalist demek geliyor içimden...ama neye yarar..aynı tas aynı hamam misali..

bu yapılan eylemler-mitingler-yürüyüşlerin sonu final ile bitse,tıpkı 1 mayıs gibi..taksimi zapt ettiğimiz gibi..ortalığı zapt etsek,ve bunun için ölümü veya hapsi göze alsak,eminimki bir kat daha ilerleyecek ''sosyalist(devrimci) hareket''...ama yok..geri çekilme var..
sosyalistler eylemlerde yapılacak olan devrimi veya protestoları kırma-yakma-taşlamadan vs..ibaret saymasınlar..kendilerine yeni stratejik yollar bulmaları gerekiyor..
düşmana nasıl vurabilirim??düşmanı nasıl etksiz hale sokabilirim??nasıl bir stratejik yol aranmalı??bu eylemlerde soğuk kanlılığımız korumak için,veya yoldaşlarımızı nasıl ikna edebilir ve soğuk kanlı olmalarını sağlayabiliriz...
bunlar konuşulmalı,bir araya gelmeli ve okulda,derste sırada,vs..anlatılmalı...örgütsel hareketler edilmeli..ve çalışmalar yürütülmeli..ama yok...sonuç hep sıfır??
sıfır elde sıfır..karşımızdaki düşmanın kafasına vurmak için,çekiç'i değil,yeri geldiğinde balyozu kullanmak gerekir...haksızmıyım??

şimdi benim bir sorum olacak veda abi..
Ceylan ve Uğur Kaymaz,olayı..ikisinin olayıda birbirinden farksız ikiside,ezilen halkın çocukları ve ikiside devletin eli ile katledilmiş çocuklar..
*bu katlimalar yapıldıktan sonra,ımf karşıtları bu olayın neresindeydi??
*bu katliam yapıldıktan sonra,ımf karşıtları,ezilen halk meydanlarda bas bas bağırırken''fahiller bulunsun diye''onlar nerelerdeydi...???
haa biri çıkar derki,yaw başka bankayı yakmakla uğraşıyorlardı...
ımf ve türkiye arasındaki uyumlar zaten birbirine zıt olarak görülmüyor..yani iktidar devam diyor..güzel geçiyor anlaşmalar deyip duruyor...yani bunlara 4 günlük protestolar vız gelir..
daha büyük yankılar lazım..daha büyük sesler...daha güçlü sesler.

kürt emekçlerin kafalarında şuanda kimlik sorunu var..
kimlik sorunu ortadan kalktığında,proleterya enternasyonalizmi geçiş yaparak,proleterya diktatörlüğü için birlikte mücadele verecekler...ama bunun için,kimlik sorunu kürt halkı için önde gelecektir..(bu sözü sen hatırlıyosun değilmi abi):)ama bu yanlız dil,eğitim,özgürlük vs..ile çözülemez..vs.. vs.. ile..
saygılarımla
İŞÇİ
 
#16
sevgili suat
IMF karşıtlığı ile Özelleştirme karşıtlığı bir ve aynı değildir.
Böylesi bir kıyaslama ile bir yere varabilmek olası değil.
Bu sisteme karşı olan biri,küresel sermayenin parasal kurumlarına da karşıdır.
IMF karşıtlığı,Anti-Kapitalist bir karşıtlıktır.
Oysa özelleştirme karşıtlığı çok farklı.
Komünistler özelleştirmeye,"halkın"malı satılıyor,elden çıkarılıyor diye karşı çıkmazlar.
Onlar bilirler ki,Burjuva iktidar altında halkın malı olmaz.
Burjuva Devlet altında Devletin işletmeleri,aslında Devletin sahibi olan burjuvazinin işletmeleridir.
Çünkü Devlet,Burjuva Devlettir.
Yurtsever Partinin kamu malının satılması anlamında özelleştirmetye karşı çıkması beni bağlamaz.
Bu, yurtsever partinin,aslında kamuyu,sınıflardan bağımsız görme yanlışlığının bir sonucudur.
veda
 
#17
sevgili suat
IMF karşıtlığı ile Özelleştirme karşıtlığı bir ve aynı değildir.
Böylesi bir kıyaslama ile bir yere varabilmek olası değil.

sevgili veda ..
sanırım bir şey anlatırken ya dip not eklemek yada sürekli ek açıklama yapmak zorunda kalacağım..
yada anlatımımı düzelteceğim...

kısaca imf eylemlerine karşı olmak gibi bir tartışma anlamsızdır..

özellikle belirttim.. imf defol nato defol sloganları geçmiş(masumuyeti olan) bir dönemin argümanlarıdır.. şimdi ise.. orduyu, devlet kurumlarını, sistemin bütününü ayırıp imf üzerinde yoğunlaşmayı anlamsız buluyorum..
yazdıklarım bunlar..
yani..;
imf eylemlerine karşımısın destekliyormusun tartışmalarını gerekli görmediğimi..,
imf nato defol argümanlarının yetersiz olduğunu ve içi doldurulmaz ise ulusalcılık koktuğunu belirtip...,
tekrar edersem imf veya benzer bir olgu gerekçe edilerek elbette eylem yapılır ve söylemler olur ama bunların altını doldurup alternatifini de sunacaksın..
diyorum........
diyorum çünkü eyleme katılanların argümanlarını ve siyasal duruşlarını da biliyorum.. tümü için demesem de bu eksik yanlarını yanını belirtme gereği duyuyorum..
yani imf yi ülke mali sistemi ve tüm siyasal konseptleri(örneğin kürt sorunu örneğin sosyal haklar demokrasi..vs.) ile birleştirip, karşı çıkacaksın diyorum..

özelleştirme imf den bağımsız değildir.. yani devletcilik de bağımsız değildi.. yöntem değişikliğidir.. tüm bu işlevler küresel güçlerin o ülkeye biçtiği misyondur ve denetimini imf ile yapar..
özalizm(12 eylülün kadife eli!!) yerleşsin diye imf.., muslukları açar ve siyasal sonuçlar tamamlandığında gerekeni yapar..

sanırım şimdi anlatabildim..


dostlukla

suat
 
#18
Bence düzeltmelisin sevgili suat.
Belkide özellikle iki arada bir derede yazarak,kolayca kendine manevra alanı yaratıyorsun.
Neyse bu yorum çok abartılı oldu.
Ben senin böylesi bir niyet taşıdığına inanmak istemiyorum.
Önceki mesajının yarısı özelleştirme ile ilgiliydi.
Oysa konumuz,ımf karşıtı eylemlerdi.
IMF eylemlerini tartışırken,gereği varmı özelleştirmeye kimlerin karşı olduğu ve bunun doğruluğu,yanlışlığı üzerinde durmanın.

"özelleştirme imf den bağımsız değildir.. yani devletcilik de bağımsız değildi.. yöntem değişikliğidir.. tüm bu işlevler küresel güçlerin o ülkeye biçtiği misyondur ve denetimini imf ile yapar..
özalizm(12 eylülün kadife eli!!) yerleşsin diye imf.., muslukları açar ve siyasal sonuçlar tamamlandığında gerekeni yapar.. "
IMF ,özelleştirmeden bağımsızdır demedim.
Dediğim her iki karşıtlığın biribirinden farklı olması.
Karşıtlık gerekçelerinin aynı olmaması.
ımf,nato defol sloganının yanlış bir slogan olduğunu,Emperyalizmi,onun askeri ve finans kurumlarını dıuşarda aramanın,yanlış bir emperyalizm tanımının sonucu olduğunu en baştaki yazımda yazdım.
Bir önceki mesajımda da,özelleştirme karşıtşığımın gerekçelerinin,yurt sever parti ile olan farklılığını belirttim.
Sanırım bende anlatabildim.
veda
 
Üst