orta doğuda görünene değil., görünmeyene bakacak ve işaret edileni değil., saklananı arayacaksın.. ancak bu şekilde olan bitebni anlayabilir ve sağlıklı analiz yapabilirsin..
çünkü.; orta doğuda hiç bir ittifak net değildir.. orta doğu tarihi boyunca işgal altında kalmasına rağmen yerel güçleri hiç bir zaman önemsiz aktör olmamıştır.. elbette.. küresel güçler ana belirleyici konumundadır ama buna oyun kuruculuk demek daha doğru bir tanımlama olur..
ana belirleyici olmak başkadır., oyun kurucu olmak başkadır.. yani., oyun kurucu özne küresel konseptler olsa da ana belirleyici yerel güçlerdir... bu durum orta doğuya has bir özelliktir.. örneğin.; iran devletinde işgalci selçuklular iktidar olduğu halde yani oyun kurucu olduğu halde ana belirleyici olan nizam-ı mülk idi yani yerel güçler..
orta doğunun bu özelliğinin kökeninde geçmişten beri süregelen ve kapitalist modernitenin tasfiye edemediği aşiret-kabile bağları yatar.. bu bağlara ek olarak dinsel-mezhepsel olgular da eklenmiştir..
demem o ki., orta doğu toplumsal yapısındaki güçler tarihsel ve güçlü bağlarla oluşturulmuş yapılardan oluşur..
bu anlamda.. orta doğuyu işgal eden güçler bu yapıları dikkate almadan ve hatta onlara dayanmadan ayakta kalamaz.. istediği kadar askeri ve toprak/alan hakimiyeti olsun fark etmez.. oyununu kurarken ve sistemini yaratırken bu güçlere dayanmak ve onları temel özne olarak ele almak zorundadır..
yine bu "işin" kendine has diğer yanı da şudur.; bu özneler oyun kurucusuna bağlı pozisyon alsa da içsel ve doğal olarak bağımsızdırlar.. bu yapıların egemen kesimleri/sınıfları kendi çıkarlarından çok topluluğun taleplerini dikkate almak zorundadır bu yüzden bağımlı ilişkileri dengesizdir..
bilindiği gibi orta doğuda kurulan en iyi sistem lozan sistemi idi..
tarihsel olarak baktığımızda., bölgenin bütünsel egemenlik sistemi ilk olarak asur egemenliği altında kuruldu.. ki., asurlulara işgalci demek doğru değildir., yine arap-islam egemenliği de aynıdır.. bölge halklarındandırlar..
işgalci anlamında ilk olarak roma bütünsel egemenliğinden ve sonrasında osmanlı bütünsel egemenliğinden bahsedebiliriz.. gerek roma gerek ise osmanlı egemenliği aslında bir çeşit esnek federasyon sayılırdı.. yerel güçler içte tam bağımsız ama bütünde vasal olarak var olurlardı.. lozan sistemi bu anlamda da aynı olsa da aradaki fark daha sistemli bir esnek federasyonun varlığıdır.. bunu da.. devletler şeklinde örgütlediler ama lozan sistemi birinci savaşın., bitmemiş savaşın sonucu olarak dengesizliklerin dengesi olarak kurulmuş bir sistemdi ve.... bu yüzden ikinci savaş ve soğuk savaş süreçleri yüzünden düzenlemeler yapılamadı ve geçici hali(dengesizliğin dengesi) ile günümüze kadar geldi..
haliyle.. biriken tüm sorunlar ve düzeltilemeyen olumsuzluklar dengesizliğin dengesini daha vahim bir hale getirdi.. yani.. var olan dengesizliğin dengesini bozup kalıcı ya da sistemli bir denge kurmanın da koşulları kalmadı..
yaşananların özü budur....
bölgede hangi dinamikler/güçler hangi konsepte ait., hangi ittifakların temelinde kalıcı özellikler var., hangi güçler üzerinden bölgede sistemli bir egemenlik yapılaşması yaratılabilir hep belirsizdir..
her kesim bir teori!! yazıyor.. oysa bu "yazılanlar" birer manüple ve kodlama amaçlı sunulan fotoğrafların "kendince" ama kodlanmış/güdümlenmiş okuma halleri oluyor..
emperyalizm.; kürtlere devlet kurduruyor ve bunu israil çok istiyor..
emperyalizm.; bölgedeki ulusal devletleri parçalamak istiyor.. aracı ise kürtler..
tüm "teori"lerin özü bu iki söylemle aynıdır.. yaniasıl vurgu kürtler ve devlet kurması olayıdır ve sormak gerekir.. her yol/kapı kürtlere çıkıyor..ise.. sorun kürtler mi?..
demek ki., kürtlerin olmadığı bir orta doğu ulus devletleri doğru çözüm-müş!!.. yani.. bu "teori"nin sahipleri ibişlere göre.. lozan sistemi doğru-imiş..
türkiye bağırıyor.. kürtler(pkk/ypg) iran bağırıyor.. kürtler(pkk/ypg) ırak bağırıyor.. kürtler(pkk/ypg)
ırak barzani diyor demeyin.. kerkükde konuşlanacak pkk yi işaret etmiyor mu?.. sorunu barzani ise pkk olsa ne yazar olmasa.. ama ittifak anlamında bağırıyor deseniz de değil..
barzani ile bir şekilde anlaşır.. zaten barzani çatışmadan çekildi ama sorun bitti mi?!.. barzani boşluğunu kim?! dolduracak.. yani ırak kürtleri!! artık sadece pkk ye güvenecek..
demem o ki., gelişmeleri doğru okumak için fotoğrafta görünmeyene bakın.. saklananı arayın..
bölgedeki tek sorun.. pkk/pyd ve asıl olarak da.. yarattığı sdg yani halkların demokratik birliği..
bu sıkıntı hem küresel güçlerin hem de bölge iktidarlarının sorunu.. ama hiç birisi tek başına yada bir ittifak üzerinden bu "sıkıntı"yı yok edecek bir tasfiye süreci başlatamıyor..
tek başına hiç birisi beceremez.. ittifak ile çok zor.. çünkü tasfiye sonrası bölgede kimler ana aktör olacak çatışması kaçınılmaz..
lozan sisteminde olduğu gibi.; sunni toplumların olduğu alanda şia azınlık.. şia çoğunluğunun olduğu alanda sunni azınlık üzerinden egemenlik sistemi artık olanaksız.. ayrıca.. bölgede ulus devlet sistemi de olanaksız.. bu anlamda en önemli örnek proje olan t.c. başarısız kaldı.. diğerleri zaten asla başarılı olamadı.. baas üzerinden arap ulusculuğu denendi olmadı.. çünkü.; bölgede ulus temelinde yapılaşma da yeterli bir olgu değil., ulusu aşan yada etkileyen dinsel-mezhepsel ve dahi aşiretsel yapı içerikleri de çok önemli..
kapitalist modernite anlayışına(sağ-sol) ters gelen ve gericilik sayılan bu olgular aslında kapitalist modernite egemenliğine direnen olgulardır.. halkların eşit-özgür birlikte yaşamalarına olanaklar sağlayan olgulardır.. öbür türlüsü devlete bağlı ulusculuğa dönüşen ve toplumsal kollektivizmi öldüren bir işleyişin olgularıdır..
tarih olarak çok eskilere bakıldığında halklar ayrı inançlar altında ama birbirlerine saygılı yaşayabiliyordu.. hatta inançlarını ortaklaştırıp yeni bir sentez yapabiliyordu.. bu durum dil dahil her zeminde doğallığı ile yaşanabiliyordu.. ne zamanki.. mülkiyet/iktidar ikilisi ortaya çıktı bu doğal akış bozuldu.. modernleşme dediğimiz şey aslında mülkiyet/iktidar işin yapılan işlerdi..
pkk çizgisi bu anlamda tarihe ve tarihin akışına ve bu akış içindeki deformasyona bir yanıttır.. bir arada nasıl yaşanıra bir yanıttır.. rojava pratiği ve ortaya çıkan sdg bu anlamda pratik yanıttır..
İŞTE "SIKINTI" DA BURADADIR..
gerisi.. önümüze konan fotoğrafı işaret edilen yerden okumak ve kodlanmak amaçlı sunulan verilerdir.. yaşananlar ise bu anlamda bir çeşit toplum mühendisliği işleridir..
bu giriş yazısından sonra devam edeceğim..
not..
amerika meksika savaşları ve amerikan iç savaşı araştırılsın.. bunların içinde petrol bulacaksınız.. elbette tek başına petrol değil ama önemli bir neden sayılabilinir..
örneğin.. teksas meksikada kaldı.. yada teksas ve benzer eyaletler esnek federasyon ile devam etti.. petrolü ve tarımı düşünün.. kuzeyin/doğunun sanayisi ve avrupa bağları ne kadar etkili olabilirdi ve yerine batı/güney geçmez mi? idi..
çünkü.; orta doğuda hiç bir ittifak net değildir.. orta doğu tarihi boyunca işgal altında kalmasına rağmen yerel güçleri hiç bir zaman önemsiz aktör olmamıştır.. elbette.. küresel güçler ana belirleyici konumundadır ama buna oyun kuruculuk demek daha doğru bir tanımlama olur..
ana belirleyici olmak başkadır., oyun kurucu olmak başkadır.. yani., oyun kurucu özne küresel konseptler olsa da ana belirleyici yerel güçlerdir... bu durum orta doğuya has bir özelliktir.. örneğin.; iran devletinde işgalci selçuklular iktidar olduğu halde yani oyun kurucu olduğu halde ana belirleyici olan nizam-ı mülk idi yani yerel güçler..
orta doğunun bu özelliğinin kökeninde geçmişten beri süregelen ve kapitalist modernitenin tasfiye edemediği aşiret-kabile bağları yatar.. bu bağlara ek olarak dinsel-mezhepsel olgular da eklenmiştir..
demem o ki., orta doğu toplumsal yapısındaki güçler tarihsel ve güçlü bağlarla oluşturulmuş yapılardan oluşur..
bu anlamda.. orta doğuyu işgal eden güçler bu yapıları dikkate almadan ve hatta onlara dayanmadan ayakta kalamaz.. istediği kadar askeri ve toprak/alan hakimiyeti olsun fark etmez.. oyununu kurarken ve sistemini yaratırken bu güçlere dayanmak ve onları temel özne olarak ele almak zorundadır..
yine bu "işin" kendine has diğer yanı da şudur.; bu özneler oyun kurucusuna bağlı pozisyon alsa da içsel ve doğal olarak bağımsızdırlar.. bu yapıların egemen kesimleri/sınıfları kendi çıkarlarından çok topluluğun taleplerini dikkate almak zorundadır bu yüzden bağımlı ilişkileri dengesizdir..
bilindiği gibi orta doğuda kurulan en iyi sistem lozan sistemi idi..
tarihsel olarak baktığımızda., bölgenin bütünsel egemenlik sistemi ilk olarak asur egemenliği altında kuruldu.. ki., asurlulara işgalci demek doğru değildir., yine arap-islam egemenliği de aynıdır.. bölge halklarındandırlar..
işgalci anlamında ilk olarak roma bütünsel egemenliğinden ve sonrasında osmanlı bütünsel egemenliğinden bahsedebiliriz.. gerek roma gerek ise osmanlı egemenliği aslında bir çeşit esnek federasyon sayılırdı.. yerel güçler içte tam bağımsız ama bütünde vasal olarak var olurlardı.. lozan sistemi bu anlamda da aynı olsa da aradaki fark daha sistemli bir esnek federasyonun varlığıdır.. bunu da.. devletler şeklinde örgütlediler ama lozan sistemi birinci savaşın., bitmemiş savaşın sonucu olarak dengesizliklerin dengesi olarak kurulmuş bir sistemdi ve.... bu yüzden ikinci savaş ve soğuk savaş süreçleri yüzünden düzenlemeler yapılamadı ve geçici hali(dengesizliğin dengesi) ile günümüze kadar geldi..
haliyle.. biriken tüm sorunlar ve düzeltilemeyen olumsuzluklar dengesizliğin dengesini daha vahim bir hale getirdi.. yani.. var olan dengesizliğin dengesini bozup kalıcı ya da sistemli bir denge kurmanın da koşulları kalmadı..
yaşananların özü budur....
bölgede hangi dinamikler/güçler hangi konsepte ait., hangi ittifakların temelinde kalıcı özellikler var., hangi güçler üzerinden bölgede sistemli bir egemenlik yapılaşması yaratılabilir hep belirsizdir..
her kesim bir teori!! yazıyor.. oysa bu "yazılanlar" birer manüple ve kodlama amaçlı sunulan fotoğrafların "kendince" ama kodlanmış/güdümlenmiş okuma halleri oluyor..
emperyalizm.; kürtlere devlet kurduruyor ve bunu israil çok istiyor..
emperyalizm.; bölgedeki ulusal devletleri parçalamak istiyor.. aracı ise kürtler..
tüm "teori"lerin özü bu iki söylemle aynıdır.. yaniasıl vurgu kürtler ve devlet kurması olayıdır ve sormak gerekir.. her yol/kapı kürtlere çıkıyor..ise.. sorun kürtler mi?..
demek ki., kürtlerin olmadığı bir orta doğu ulus devletleri doğru çözüm-müş!!.. yani.. bu "teori"nin sahipleri ibişlere göre.. lozan sistemi doğru-imiş..
türkiye bağırıyor.. kürtler(pkk/ypg) iran bağırıyor.. kürtler(pkk/ypg) ırak bağırıyor.. kürtler(pkk/ypg)
ırak barzani diyor demeyin.. kerkükde konuşlanacak pkk yi işaret etmiyor mu?.. sorunu barzani ise pkk olsa ne yazar olmasa.. ama ittifak anlamında bağırıyor deseniz de değil..
barzani ile bir şekilde anlaşır.. zaten barzani çatışmadan çekildi ama sorun bitti mi?!.. barzani boşluğunu kim?! dolduracak.. yani ırak kürtleri!! artık sadece pkk ye güvenecek..
demem o ki., gelişmeleri doğru okumak için fotoğrafta görünmeyene bakın.. saklananı arayın..
bölgedeki tek sorun.. pkk/pyd ve asıl olarak da.. yarattığı sdg yani halkların demokratik birliği..
bu sıkıntı hem küresel güçlerin hem de bölge iktidarlarının sorunu.. ama hiç birisi tek başına yada bir ittifak üzerinden bu "sıkıntı"yı yok edecek bir tasfiye süreci başlatamıyor..
tek başına hiç birisi beceremez.. ittifak ile çok zor.. çünkü tasfiye sonrası bölgede kimler ana aktör olacak çatışması kaçınılmaz..
lozan sisteminde olduğu gibi.; sunni toplumların olduğu alanda şia azınlık.. şia çoğunluğunun olduğu alanda sunni azınlık üzerinden egemenlik sistemi artık olanaksız.. ayrıca.. bölgede ulus devlet sistemi de olanaksız.. bu anlamda en önemli örnek proje olan t.c. başarısız kaldı.. diğerleri zaten asla başarılı olamadı.. baas üzerinden arap ulusculuğu denendi olmadı.. çünkü.; bölgede ulus temelinde yapılaşma da yeterli bir olgu değil., ulusu aşan yada etkileyen dinsel-mezhepsel ve dahi aşiretsel yapı içerikleri de çok önemli..
kapitalist modernite anlayışına(sağ-sol) ters gelen ve gericilik sayılan bu olgular aslında kapitalist modernite egemenliğine direnen olgulardır.. halkların eşit-özgür birlikte yaşamalarına olanaklar sağlayan olgulardır.. öbür türlüsü devlete bağlı ulusculuğa dönüşen ve toplumsal kollektivizmi öldüren bir işleyişin olgularıdır..
tarih olarak çok eskilere bakıldığında halklar ayrı inançlar altında ama birbirlerine saygılı yaşayabiliyordu.. hatta inançlarını ortaklaştırıp yeni bir sentez yapabiliyordu.. bu durum dil dahil her zeminde doğallığı ile yaşanabiliyordu.. ne zamanki.. mülkiyet/iktidar ikilisi ortaya çıktı bu doğal akış bozuldu.. modernleşme dediğimiz şey aslında mülkiyet/iktidar işin yapılan işlerdi..
pkk çizgisi bu anlamda tarihe ve tarihin akışına ve bu akış içindeki deformasyona bir yanıttır.. bir arada nasıl yaşanıra bir yanıttır.. rojava pratiği ve ortaya çıkan sdg bu anlamda pratik yanıttır..
İŞTE "SIKINTI" DA BURADADIR..
gerisi.. önümüze konan fotoğrafı işaret edilen yerden okumak ve kodlanmak amaçlı sunulan verilerdir.. yaşananlar ise bu anlamda bir çeşit toplum mühendisliği işleridir..
bu giriş yazısından sonra devam edeceğim..
not..
amerika meksika savaşları ve amerikan iç savaşı araştırılsın.. bunların içinde petrol bulacaksınız.. elbette tek başına petrol değil ama önemli bir neden sayılabilinir..
örneğin.. teksas meksikada kaldı.. yada teksas ve benzer eyaletler esnek federasyon ile devam etti.. petrolü ve tarımı düşünün.. kuzeyin/doğunun sanayisi ve avrupa bağları ne kadar etkili olabilirdi ve yerine batı/güney geçmez mi? idi..