...
Sana son bir laf ediyim.Sen ve senin gibi devlet ağızından "barış-kardeşlik çözüm" diyenlerin kavramlar üzerindeki İLLEGALLEŞTİRME anlayışına karşı mücadele etmemiz bizim birincil görevimizdirOrada genci kadını emekçi halkı KCK ilan etmek ve ÖZ SAVUNMA yapacağım dendiğinde de "kendi devletlerini kuruyorlar"" kendi asayişlerini kuruyorlar" diye halk örgütlenmesini açık bir şekilde aşağılayan ve bunun üzerinden KATLİAMLARI MEŞRULAŞTIRAN zihniyet sizin zihniyetinizdir.
Ne diyor öcalan ÖZ SAVUNMA VAROLUŞSALDIR.Siz ise benim gözümde varlığınızı kaybetmişsiniz ne kendini savunacak örgütlülüğünüz var sadece devletin paralı askerleri oluvermişsiniz.Annenin çocuğunu koruması gibi bu halk da kendi değerlerini korumasını bilir hiç bağırıp-çağırayım deme "cizir halkı dimdik ayakta"
biri git diyor, öbürü "son bir laf" deyip bana cevap hakkı doğuran sözler ediyor. ben ne yapayım, ne edeyim? suat gibi ikiye bölünüp, bir yanımla kalayım, öbür yanımla gideyim mi? "alevliyıldız-2" diye yeni bir üyelik alıp öyle mi hareket edeyim? a komşular, a dostlar, söyleyin, ben ne edeyim?
kaâle almasam, genç bir insana ayıp olacak. özel mesajla cevap verebilirim, ama o da bana karşı haksızlık olacak. çünki ağır ithamlar var. "halk örgütlenmesini aşağılamak", "katliamları meşrulaştırmak" gibi... e, ben de insanım canım, benim de bir sabretme katsayım var. gerçi bu ve buna benzer ithamlar, bu forumda sürüsüne bereket, gırla gidiyor ve ithamı destekleyen veri, delil, ispat da sunma gereği duyulmadan bu ithamlar yapılıyor. o nedenle aslında ithamlar ağır sayılmaz. ilk defa giren birinin gözünde ağır izlenimi verebilir ancak. biraz kalınca alışır o kişi de bu tür ithamların aslında ağır olmayan, boş ve sığ olan ağırlığına.
bak marina, özsavunma kurmak istiyorsan, git bunu seçilmiş belediye başkanınla, meclis üyelerinle, elindeki belediyenle yap. o belediyenin zabıtası, memuru, işçisi, o beldenin polisi, kolluk gücü ol. özsavunma deyince aklına neden ille de yollara hendek kazıp, tüpgazları barikatların üzerine yerleştirip, devletin güçleriyle barikat savaşlarına girişmek geliyor? hangi devletin böyle bir şeye izin vereceğini sanıyorsun? hangi devletin böylesi çocuksu ve romantik barikat savaşlarıyla yenileceğini ve geri çekileceğini sanıyorsun?
18 yaş altındaki çocukların ellerine "keleş"leri, ellerinde patlayan bombaları verip, onlara yol kestirmek, yol kontrolü yaptırmak, adam öldürtmek ne zamandır özsavunma oldu? diyelim ki oldu, bu tür bir "özsavunma" ne zamandır "varoluşsal" oldu? insan doğasına aykırı bir yaklaşımın "varoluşsal" diye nitelenmesinde ironik bir durum var. öcalan bunları görse sizlere iyi bir kalay çekerdi.
buyur git sen özsavun o zaman, neden çocuk yaşdaki insanları ziyan ediyorsunuz?
bak marina, sana hayatının en değerli öğütlerinden birini vereceğim şimdi. bunu iyi oku, iyi anla ve üzerinde düşün. önemli bir laftır çünki.
demokrasi, çoğunluğun söz söyleme, fikrini açıklama ve var olma hürriyeti demek değildir. demokrasi, bundan çok daha önemli olarak, azınlığın söz söyleme, fikrini ifade etme ve var olma hakkının güvencede olduğu bir rejim demektir.
eğer sen oralardaki fiilî çoğunluğu her türlü eylemi yapma hürriyeti, azınlığı da bu her türlü eyleme ve karara kayıtsız şartsız itaat etme mecburiyeti gibi görürsen hata edersin. bunun adı demokrasi olmaz, çoğunluğun azınlık üzerindeki despotik tahakkümü olur.
katliamları meşrulaştırmak ithamın da benim için geçerli değil. ben tam tersine, katliamlar yaşanması diye bu tür girişimlere karşı çıkıyorum. bak, işte cizre'de yaşananalar. sen kendi eylemcilerinin haklılığını savunursun, öbürü de "ben devletim, yapmak zorunda olduğum işi yapıyorum" der ve katliamları, cinayetleri birbirlerinin üzerine atıp durarak, bazılarının "mecburiyet" veya "hata" olduğunu söyleyip geçiştirerek, aynen devam ederler. olan da sıradan, mazlum, masum insanlara olur.
bu böyle devam eder ve giderek yoğunlaşır. sonucu da işte yakınımızda, suriye'de varılan yer olur. taş taş üstünde kalmamış, harabeye dönmüş şehirler, yağma, katliam, başıboşluk, kıtlık, açlık, sefalet, göçler, cesedi denizden çıkan yeni alân bebekler... böyle bir sonuç iyi mi? böyle bir sonuca yol açacak olan bir "özsavunma" anlayışı sence sağlıklı mı?
sırf sen romantizmin zirvelerine tırmanacaksın diye, sırf sen uçuk-kaçık teorik zırvalıklarını test edeceksin diye, onbinlerce, yüzbinlerce insanın hayatlarının altüst edilmesini vicdanen ve ahlaken kabul edebilir misin?
hoşçakalın ve iyi düşünün.