ankarada patlayan bomba ve "bomba" analizler..

#1
ankara'da adalet bakanlığı bahçesine bir ses bombası atıldı..
akp genel merkezine de lav silahı ile eylem yapıldı..

öncelikle iki eylem biçimi ve hedefi anlamında bir analiz yapmak gerekir..
hedefin bahçesine ses bombası atmak ile hedefe lav silahı ile ateş etmek çok farklıdır..

birincisi.; hedefi temsilen hedef almak ve tahribattan çok., ses getirmek amaçlı olduğu anlamı çıkartılabilinir.. yada seni askeri savaş hedefim yapabilirim anlamında uyarı ateşidir..
ikincisi.; seni askeri savaş alanım ve hedefim olarak görüyorum demektir..

adalet bakanlığı., sistemin yargılama işleyişi merkezidir.. burasının hedef alınması., sistemin hedef alınması ile bir bütünlük taşır.. yapılan eylem biçimi ile de genel mücadelenin şiddetindeki gelişecek biçim ifade edilir..
yani buranın bahçesine ses bombası atmak.; uyarı ve dikkat çekmek ses getirmek amaçlıdır.. şu nedenden dolayı., artık., devletin her kurumunu ayrımsız., askeri savaş alanı olarak görebilirim uyarısı demektir..

buraya lav silahı ile ateş etmek.; devlete., adaleti noktasında açılan şavaşın işaret fişeği anlamına gelir.. yani senin bu kurumun benim işin askeri savaş alanıdır demektir..

elbette ses bobası atmanın eylem yapabilme gücü ile de açıklaması olabilir.. ama aynı zamanda yapılan bir başka üst biçim eylem varsa bu denilemez..

bir partinin binasına lav silahı ile ateş etmek demek.. seni politik legal alanda mücadele edilecek bir parti değil., askeri savaş hedefim olarak tanımlıyorum demektir..

bu iki eyleme baktığımda., şu sonucu çıkartıyorum..
devletin bir kurumunun bahçesine ses bombası atarken., hükümet olan partiye lav silahı ile ateş ediyorsam.; sen., devletin az da olsa var olan adaletini savaş ve şiddet olarak kullanıyorsun.. bu anlamda., devletin adalet kurumunu uyarıyor., ama seni savaş hedefim olarak görüyorum.. anlamı çıkar..

yani., asıl askeri hedef noktasında bir ayrım yapmış olurum. devletin polisinin her saldırısını., akp polisi tanımı olarak ayırmak., bu anlama gelir.. asıl hedefim devlet değil akp anlamı çıkar..
akp icraatlarını hükümet olarak eleştirmek başkadır.. devletin bir kurumunu akp olarak ayrı tanımlamak başkadır.. sanki., polis teşkilatı., akp polisi akp polisinden daha iyi polis olarak ayrışmış anlamı çıkar..
aynı demagojiyi zate akp yıllardır yapmaktadır.. biz değil., derin devlet yada eski vesayet sistemi yapıyor.. devlet eski vesayetini hala işletiyor.. bazen bizi aşıyor vs.. sende bu demagojiyi haklı çıkartır gibi., devlet yapmıyor akp polisi yapıyor diyorsun..

bu yazdıklarımı.. kendi "büyük ve şaşmaz" aklınıza göre değerlendirmeyin.. sizin kadar "akıllı" olamayan., öncü güç olmayan "halkınız" var.. oralarda nasıl algılanır düşünün..

akp polisi saldırdı....
akp karşıtları.; develtime kalsa yapmaz..ama akp yapar..
akp yanlıları.; devlet ellerinden gitti diye askeri vesayetçiler rahatsız oluyor.. halkın oyları ile gelmiş bir hükümetin polisi olmak kötü mü??

...................

henüz., eylemi kim? yaptı.. neden? yaptı bir açıklama yok.. bu yüzden basında çıkan "servis edilmiş" söylentilere göre yorum yapmak anlamsızdır..

tv'lerdeki kodlama yorumları dinliyorum.. aynısını sf ortamında da okuyorum..
tv!! diyorki., eylemi dhkp yapmadı dhkc diye bir örgüt yaptı.. bu yorumu yapan., ya salak ya da amaçlı..

dhkc dediğişeyin.,dhkpörgütünün bir cephe örgütü olduğunu bilmiyor.. yada bu yorum!! bilerek yapılıyor..

bir politik çevrenin legal alanlarına yapılan politik kıyıma hizmet eden bir yorum..
dhkp operasyonları adı altında aslında örgüte değil., legal alanlardaki politik kurum ve şahsiyetlere operasyon yapılıyor..

bu tür operasyonların amaçları her zaman farklıdır..
1- 1 gram altın için., en az 2 ton toprak altüst edilir.. yani elekten geçirilir..
bu anlamda., örgüt ile elde yeterli istibarat birikimi yoksa., kitleye yapılan genel operasyonlarla., elekte kalanlar sayesinde örgüte operasyon yapılmış olur..
2- örgütile ilgili istibarati bilgi birikimi olsa dahi., bu bilgilerle birlikte ayrıca kitleye yaygın operasyon yapılır.. böylece örgütün kitlesel bağları ya da organik olmayan ama etkin bağları sarsılır.. kitle sarsılır.. açık bırakılan kanal üzerinden devletin denetiminde bir politik zemine itilir.. itilen kitleden dolayı., örgüt operasyomnlarla sarsıldığından., bu kitleye göre yeniden mevzilenmek zorunda kalır.. yani., dolaylı olarak politik zemin denetimi ağına düşer..

yada her iki nedenle yapılır..
işte bu yüzden., bilinçli olarak dhkp ile dhkc ayrıca sunuluyor.. kitle yönlendirilerek., öncü., kitlenin peşine takılmaya çalışılıyor..

sf içindeki yorumlara gelince..
bence hem hatalı ve bulanık hem de zararlı ve amaçlı(tepkisel) yorumlar yapılırken., savunmalar da aynı zeminlerde oluyor..


ayrıca değineceğim.. buna bir başka forum alanına müdahale olarak bakılmasın.. sistemin her operasyonu hepimizi ilgilendirir.. isterse eleştirdiğimiz.,beğenmediğimiz yapılara yapılsın.. amacı., doğru anlamak zorundayız.. her yorum(yanlış-doğru-hatalı- yapıcı-zararlı-amaçlı) da hepimizi ilgilendirir.. ve kaçınılmaz etkiler..





 
#2
Pariste tetiğe basanlar, bu kez Ankarada basmıştır.Bu maya ve bu ahmakça provaksiyonlar tutmaz.Bu çabalar çözülmenin ,çürümenin çırpınışlarıdır.
...
Ancak yapılan eylem ve seçilen hedefler anlamlıdır.Çok açık ki bu eylem ve hedef mavcut sürece yöneliktir. Önce Kürt Özgrülük Hareketi sindirilmeye çalışıldı, bu boşa çıkınca şimdi AKP baskılanıp kıskaca alınmaya çalışılıyor.Amaç süreci tıkaamak bu anlamda taraflar arasında kaotik bir hava yaratmaktır. Onun içindir ki hangi güç tarafından gerçekleşmiş olursa olsun bu eylemin tek bir açıklaması vardır .

Oda Provaksiyondur.

erken ve hatalı ve tepkisel bir yorum.. paris eylemini kim yaptı sorusuna verilen çeşitli yanıtlar var..
bu yanıtlardan biri de., çözüm sürecini baltalamak isteyen güçler.. bu tespit temelinde bu eylem ele alınıyor ise., haliyle ankara eylemini de devletin içindeki çözüm istemeyenler yaptı dersin.. ve., akp-küresel konsept güçlerini itham dışı bırakırsın..
oysa., özgürlük hareketi., paris eyleminde akp-küresel konsept parmağı noktasında şüpheli ve bastırıyor..çözün çözmezseniz siz suçlusunuz.. yani çözüm değil tasfiyede kararlısınız demektedir..

yani bu yorum için bence çok erken.. beklemekde yarar var.. eylemin provakasyon olup-olmadığı yarattığı sonuçlara göre söylenebilir.. ama eylemi provakasyn amaçlı yapmamış da olabilirler..yani her eylembirprovakasyon sonucu yaratabilir..her provakasyıon da sonucundan dolayı tersine eylem işlevi görebilir..

Doğal hedeftir vurulan yerler. hangi örgüt yapmışsa eline sağlık.
bu karşı yanıt ise., politik süreci ortamı dikkate almadan., eylemlerdeki hedefleri ve eylem farklılıklarını dikkate almadan yapılan., hamasi boş bir yanıttır..

sen ne anlarsın sosyalizmden burda yapılan sivil halka yönelik bir saldırıdır, dünyanın neresinde olursa olsun her açıdan bir terör saldırısıdır ve hiç bir ideolojik unsur bu saldırıyı haklı çıkartamaz!
bunu söyleyenin derdi amacı çok belli.. ama itiraz edenlere bakıyorum.. komedi..
Faşizme karşı savaşmak meşrudur falan diyerek sana birşey anlatma derdinde değilim.
Bu ülkede yada bu halkın yaşadıklarından bihaber olduğun çok açık.


Bir hükümet partisinin binası "sivil hedef", o binaya yönelik saldırı da "sivillere yönelik saldırı" değildir.
Emperyalizmden sonra AKP'ye de övgüler düzmeye başlayanların, AKP'ye yönelik bir eylemden rahatsız olması normaldir...
bu lafları diyenlerin.. "emperyalizmin uşağı" magazalara yapılan saldırılara sivil hedefler dediklerini unutuyorlar.. eğitim bakanlığının kurum ve araçlarına(öğretmende araç) yapılan eylemlere de dediklerini unutuyorlar.. ve en önemlisiemperyalizmi ilk çağıran izmiriktisat kongresini yapanların partisine aynı saldırı yapılsa ne diyecekler acaba..
o ahmakça yazıyı yazana., AKP'ye yönelik bir eylemden rahatsız olması normaldir diyen kişi kesinlikle chp de dolaşıyordur.. ve aynı lafı chp'ye yapılan eylemden rahatsız olması normaldir diyecek mi?
diyemez.. meclise derdini anlatmaya chp eteğinde giderler.. akp faşisttir emperyalist uşağıdır..chp sol!! ve anti-emperyalist vatanseverdir..

..............
böyle kodlanmış kafalarla yürütülen yorum-tartışma haliyle geleceği zemine geldi..

Önce emperyalizme hayır demek 'Kürt düşmanlığı!' oldu! Şimdi de AKP'ye saldırmak 'Kürt düşmanlığı!' oldu...
böyle bir laf.. ahlaksızlıktır.. en hafifinden lümpen solculukl.. en ağırı ise provakatörlüktür..
bu sözlere izin vermek zaten anlaşılır şey değil..

en aklı başında yorum aşağıda.. ama daha da açıklaması ve bazı yorumlara da müdahil olması gerekir..
ne şiş yansın ne kebab., lokanta kazansınla politika yapılmaz..

Eylem henüz üstlenilmiş değil.
Bu konuda AKP vb yapılar, kendinden menkul ve şundan bundan etkilenen, bu nedenle karar değişen türden yapılar değil. Bu PKK de genel bir sıkıntı. Filanca parti yapacaktı engellendiler vb yaklaşımlar bitmiyor. Bu partilerin içinde sivil bonapart tavrı alabilen yok. Buna en çok yaklaşan Özal grubu idi. Bu durum, sanki hepsinde kendi iradesi var zannına yol açan bir durum oluşturdu.
PKK şu an halkla beraber kendini dayatmış ve hamlesini yapmış vaziyette. Sermaye de bu hareket karşısında taviz vermek mecburiyetinde. AKP olmuş XKP olmuş farketmez.
Bu bakış açısı değişmeli.
Bunlar bir yana, bu hedefler, devrimciler bakımında vurmanın meşru olduğu hedeflerdir. Bunun Sakine ve yoldaşlarıyla bir tutulması yanlış iştir.









 
#3
ankara'da adalet bakanlığı bahçesine bir ses bombası atıldı..
akp genel merkezine de lav silahı ile eylem yapıldı..


LAW silahı, basına sunulan servistir.
Akılları sıra Ergenekon'a gönderme
yapacaklar. Arınç, DHKP dedi, Ergenekon
artığı muamelesi işlendi. Bunun üzerinden
yeni operasyonlar yaptıracaklar.
LAW silahı tabirini kullananların Cephe
operasyonlarının ekmeğine yağ süreceğini
düşünüyorum. Herkes dikkat etsin.

Suat dost, analizlerine katılıyorum, teşekkür
ederim. Her eylem, içeriğiyle birlikte ele
alınmalıdır.
 
#4
dhkp'den açıklama geldi.. artık eylemi ve yapan politik çizginin eylem ile ortaya çıkan politik süreç anlayışını ele alabiliriz..

daha önce de bahsettiğim gibi.. bu eylemin politik açıklaması sakat bir anlayış temelindedir..

Halkın Da Adaleti Var!
İKİ EL BOMBASI BİR LAV
HALKIN ADALETI OLDU PATLADI
KARARGÂHLARINIZDA!

halkın adaleti silahlı mücadele ile işler hale getiriliyor ise., bu adaletin yargıladığı hedef ve neden de vardır.. ve biçim de vardır..

aynı soruları yeniden soruyorum..
halkın adaletini işletirken., neden? devlet krumuna el bombası akp parti binasına lav silahı ile yöneldiniz..

bu soruya., öylesine denk düştü.. yada müsait olan biçimler nedeniyle böyle oldu denilebilinir..
ama açıklamalar farkın nedenini de açıklamaktadır..

Halk Düşmanı AKP, halkı adaletsizlikle sindirmeye kalkışırsa; BİZİM DE DEVRİMCİ ADALETİ UYGULAMA HAKKIMIZ VARDIR!
Halka karşı aralıksız terör uygulayanlar, HALKIN ADALETİ BİRGÜN SİZİNDE KAPINIZI ÇALACAK. BUNU AKLINIZDAN ÇIKARTMAYIN.
yani akp.; halkı adaletsizlikle sindirmeye kalkmasa bu eylemler yapılmayacak.. o zaman sormak gerekir.. akp şimdi mi?., halkı adaletsizlikle sindirmeye kalktı.. 2000'ler başında iktidar olduğundan 2013 yılına kadar bunu yapmıyor mu? idi..
yada., sadece., kendilerine yönelik operasyonlar mı? halkı adaletsizlikle sindirmeye kalkmak oluyor..

ilk karakol eylemlerinde (mealen)şunu demişlerdi..
bunca zaman sustuk adalet bekledik.. vs..
aslında aynı şeyi burada da söylüyorlar..
Halkın her türlü hak ve özgürlük mücadelesini copla, gaz bombasıyla, terörle bastıran AKP iktidarıdır. Halka saldırıda hiç bir hukuk tanımamakta ve her türden hukuku ve yasayı geçersiz hale getirmektedir.
Devrimcilere saldıran, kurumlarını basan, yakan, yıkan, işkence yapan, delilsiz sorgusuz tutuklayan, katleden AKP iktidarıdır.
Devrimci mücadeleyi boğmak için her türlü teröre başvuran AKP iktidarıdır
.

buradaki vurgular., akpiktidarı ile sınırlı.. genel bir sistem tespiti değil..
akp iktidar değilken., bu gerekçeler yok mu? idi.. yada akp., bu yıl mı? iktidar oldu ve faşizmi işletiyor..

alttaki söylem., pass çizgisini savunan bir harekete de denk düşmüyor..
Adalet İstiyoruz! Hakkımız Olanı İstiyoruz! Vermezseniz Zorla Alacağız!
sistemden adalet istemek reformizmdir diyen kendileri.. adalet., sistemden., ver diye istenmez.. sistem yıkılıp., yerine kurulan ile sağlanır.. diyen de kendileri..
kürtler., devletten.;
haklarımızı İstiyoruz! Hakkımız Olanı İstiyoruz! Vermezseniz Zorla Alacağız! dediğinde.. ahkam kesiyorlar.. sistemden hak istenmez.. vermez.. iktidar olacaksın bu reformizmdir vs. derler ama kendileri., verin.. vermezseniz zorla alacağız diyorlar..

ÇÖZÜM”müş, “BARIŞ”mış, “DEMOKRASİ”yimiş, “HUKUK”muş, “ADALET”miş
Hepsi aldatmaca… Kimi kandırıyorsunuz. Her gün halkın operasyonlarla uyandığı, “süreç bozulmasın” baskısıyla konuşmanın bile yasaklandığı ülkemizde hangi “barış”tan, hangi “çözüm”den bahsediyorsunuz?

işte burada., sf'de babil'in yorumu devreye giriyor..
dhkp eylemi neden yaptı kendisi bilmiyor!!!!!!!! mu!!?? acaba..


kendisine yapılan operasyonlara karşı sistemi uyarmak., durdurmak vs. amaçlı bu eylemlerii yapıyor olması anlaşılır bir şeydir..
Adalet İstiyoruz! Hakkımız Olanı İstiyoruz! Vermezseniz Zorla Alacağız!
bu sözler.. bu anlamda anlaşılır bir şeydir..

ama..; kürt vardır hakları vardır...ya verirsiniz yada zorla almasını biliriz diyerek., 30 yıllık bir mücadele sonucunda devleti görüşme masasına çaken kürt özgürlük mücadelesi..; kürt halkının haklarını İstiyoruz! Hakkımız Olanı İstiyoruz! Vermezseniz Zorla Alacağız!
dediğinde neler!? diyorsunuz..

ÇÖZÜM”müş, “BARIŞ”mış, “DEMOKRASİ”yimiş, “HUKUK”muş, “ADALET”miş
Hepsi aldatmaca… Kimi kandırıyorsunuz

...“süreç bozulmasın” baskısıyla konuşmanın bile yasaklandığı ülkemizde hangi “barış”tan, hangi “çözüm”den bahsediyorsunuz?
demesini biliyorsunuz.. da., sizin.; verin..vermezseniz zorla alırız dediğiniz ne oluyor..
kürtler bunu başardı.. zorla alıyorlar..
tamam sizde zorla alın.. da., bahsettiğiniz baskılar.. 2013 yılında başlamadı.. cumhuriyet kuruluşundan beri mevcut..

demekki.; dhkp'nin derdi.. çözüm süreci imiş..
kendisinin "savaştığını" "gösteriyor".. pkk'nin savaşmadığını..

barış değil.,savaş sürecinin derinleştirilmesigerektiğini iddia ediyor.. ama ancak savaş!!maya başlıyor..

dhkp'nin bu eylem zamanlaması., biçimi ve en önemlisi politik argümanları zaaflıdır.. tehlikelidir.. geçmişini ve politik çizgisini, inkardır..

Kendi hukukunu, yasa ve kurallarını dahi tanımayan bir iktidarın, katliamlarına, faşist terörüne karşı kendimizi savunmak, büyük bedellerle kazandığımız haklarımızı savunmak için, can güvenliğimizi sağlamak için silaha sarılmaktan başka yol kalmamıştır.
bu cümlenin benzeri.. devrimci yol "bildirge"(1977)sinde geçtiğinde bir sene sonra thkp inkarıdır diye yaygara koparmışlardı..

sanki silahlı mücadele(pass) stratejisi temelli kurulmuş.. hatta., gelenek olarak., 40 küsur., parti olarak da., takriben 20 yıllık bir örgüt değiller de., legal evrimci bir mücadele stratejisi temelli kurulmuş bir örgüt değil., akp iktidarın, katliamlarına, faşist terörüne karşı kendimizi savunmak, ... için, can güvenliğimizi sağlamak için silaha sarılmaktan başka yol kalmamış bir örgüt konuşuyor..

Halkın düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne saldırmaktan vazgeçin!
vazgeçerlerse silahlı mücadeleyibırakacakmısınız.. !!!

dhkp artık., ne thkp geleneğidir.. ne de ds geçmişidir.. dhkp tehlikeli bir zeminde ve kendisi değildir.. bu açık ve net ortaya çıkmaktadır..

belirteyim..
bu eylemleri., kendilerine yapılan operasyonlara karşı politik tepki olarak açıklasalar anlarım..
yine kürt halkına yönelik faşist saldırılara da aynı gerekçelerle eylem koymuş olsalar.. süreç ile ilgili açıklamalarını da anlarım..
ama.,karakol elemleri başladığında., yıllarca sustuk dediklerinde., kendilerine yapılan operasyonlarla adalet bakanlığını anımsadıklarında., ve akp ile sınırlı faşizm tespiti yaptıklarında., en önemlisi., kürt halkının kendi emekleri ile devleti getirdikleri aşamaya karşı bu eylemleri yaptıklarını iddia ettiklerinde.,
anlamam olanaksızdır..

bu başka bir "şey"dir..












 
#5
öncelikle belirteyim.. forumları., facebook., chat alanı sanan., lümpen., sorumsuz., devrimci karikatürü zibidilerin yorumlarına artık değinmeyeceğim.. çünkü., konunun asli öznesi gerekli açıklamayı yapmış.. o açıklama üzerinden devam edeceğim.. en fazla forumlardaki karakterle ortak yanlarına değineceğim..

benim için., aslolan., dhkp açıklamalarıdır.. açıklamaların içriği., mantalitesi ve sakıncalarını açıkladım.. ve devam edeceğim..

bu arada., konu üzerind bilgi-birikime sahip ve ne olduğunu bilen ama oportünistlik yapan mantııklara da değinmek isterim..
kendini politik bir kişi hatta bir forumun politik dirötörü olarak tarif ediyorsan., buna uygun davranacaksın..
ne şiş ne kebab dükkan kazansın tarzı olmaz.. demiştim..

Eylemler, DHKP-C tarafından üstlenildi. Bu eylemler profesyonel devrimcilerin yapabileceği türden eylemler yani diğer tabirle askeri kadro eylemi.
evet.. hedeflere bakıldığında genel olarak bu doğru.. ama konu olan yapılmış olan bir eylem ve bu eylemi yapan bir örgüt ve bu örgütün açıklamaları..
ve......
Bu tür eylemler, örgüt merkezince kararlaştırılır ve örgütün ihtiyacına dönüktür. yani., her eylemin sadece eylem yapma gerekçesi ile değil.. politik bir amaçla ve elde edilecek sonuç ile tasarlandığı., ifa edildiği de bir genel doğrudur.. ve bu genel doğru.. eylem yapmak gibi genel bir tanıma., polik bir anlam katar..


borga bunların bilinine olarak genel!! bir giriş yapmış.. yani şişleri yakmamış., ama ateşe tutmuş..
Örgüt bu eylemde, halkına karşı sorumludur. Hesabı varsa, halka verir. Bunun muhasebesini, devirecek olduğu ile yani devlet ile yapmaz.
bunu neden dedin????!!
bunu soracak kafada-karakterde ve ahlakta., yazılan alanda., kimse "yok" olabilir.. ama sorulmalıdır..
dhkp açıklamasını çatırmadan ateşe tuuyo.. ama yakmamaya çalışıyor.. bunu iyi niyetli bir amaçla yapsa anlarım.. ama oportünistçe yapıyor..
Adalet İstiyoruz! Hakkımız Olanı İstiyoruz! Vermezseniz Zorla Alacağız!
Kendi hukukunu, yasa ve kurallarını dahi tanımayan bir iktidarın, katliamlarına, faşist terörüne karşı kendimizi savunmak, büyük bedellerle kazandığımız haklarımızı savunmak için, can güvenliğimizi sağlamak için silaha sarılmaktan başka yol kalmamıştır
borga.; bu cümleleri bu mantığı eleştirmektedir.. ama oportünistçe yapmaktadır..
t.c. yasaları., kazanılmış hak değildir.. bu noktada kimsenin bir bedel ödemişliği de yoktur.. 12 eylül yasalarıdır.. ve silaha sarılmaktan başka yol kalmadığı için bu eylemi yapan bir örgütü konuşmuyoruz.. kime ne izah ediyor..
sen., kürt "milliyetçileri" gibi değilsin!!.. thkp den gelmiş., pass savunan bir örgütsün.. haklarımızı tanırsan silaha başvurmayız diyen reformist!!., "teslimiyetçi" değilsin..
borga bunları demeden diyor. ateşe koyduğu şişleri yakmayayım diyor.. ama bu cümlelerin içerindeki tehlikeli anlamları es geçiyor..
Devrimciler, bu sürece ellerinde ne varsa katmalı. Madem DHKP-C konsercilik işinden silahlı mücadeleye geçiş yapmak istiyor, bundan iyi ne olabilir.
demekki senin de soruların!! var.. konsercilikten(ne demekse bu sanki yanlış bir şey gibi) silahlı mücadeleye geçiş yapmak istiyor, bundan iyi ne olabilir. elbette şikayet edilmez de.. sen önce., dhkp., silahlı mücadeleden konserciliğe neden ve neyin konseri olarak geçti önce buna yanıt ara-bul.. sonra bu eylem bu konuda bir düzelme bir özeleştiri mi? bu tespiti!! yap.. hem "küfür"!! edip., hemde aslında ben övdüm denilmez..
Masada vuran da, masaya oturttuğumuza vuran da bizden. Bundan niye şikayetçi olalım ki.

hayır.. önce bizen olup-olmadığında emin olacaksın.. dhkp sizdenim.. size de yararı olacak vuruşlar yapıyorum demiyor ki.. aksine masaya oturtana karşı olduğunu söylüyor.. üstelik devlete de vurmuyor.. akp'ye vuruyor.. devleti ele geçirmiş.. akp'ye karşı., devletteki kazanılmış değerleri(bunlar aslında cumhuriyet değerleridir).. savunmak amaçlı bunu yapıyor..
Bundan niye şikayetçi olalım ki.
niye mi? .. bildiriyi işine gelenyerlerden okuyorsun o yüzden şikayetin yok.. ama bildirinin ne olduğunun farkındasın..

Yalnız, DHKP-C, bu çizgiyi sürdürmeli. Sürdürmeli ki, zurnanın zırt diyeceği zaman ortaya çıkıp öylece de kalarak, kafalarda soru işareti olarak şekillenmesin.
şikayet nedeni de bu zaten..

borga..
yapman gereken doğruyu işletmelisin.. amacım.. bir yerden yakalayıp. eleştirmek değil.. sürecin özelliğini gören kişilerin., görmenin dışında., yapması gerekenler var.. bunlar sadece bir halka karşı olan insanlık borcu da değildir.. tüm halklara sınıflara bir borçtur..

bir yeri eleştirdim.. öbür tarafa da bir şeyler söyleyeyim.. mantığı olmaz..
dhkp bir tarihsel geçmişi olan bir örgüttür.. durduğu zemin., ve vardığı karakter önemlidir.. olsa ne olur olmasa.. battığı yere batsın gitsin denilemez.. ama hangi bataklık içinde., hamaset adına bu da es geçilemez..
Silahlı eylemin yanlışı bile işe yarar. Üstelik bu eylemin kendi de hedefi de doğrudur. Tasfiyeciliğin legalizmin cirit attığı ortamlarda patlayan silahlar, her zaman için devrimcilere yarar.
hayır.. her zaman yaramaz.. yaramadığını., yaşam., daha., kaç defa ispatlayacak.. tasfiyecilik neden kürdistanda cirit atamıyor.. tak varken de atamıyor.. yokken de atamıyor..
ayrıca.; konu silah patlatmak ve bu eylem değil.. konu bu eylemi yapanın yani silah patlatanın., ne amaçla ve ne mantıkla patlattığıdır.. politik amacı-içeriği ve sonuçlarıdır..

Halbuki, devlet şu anda dahi, Kürdistanda gerillaya dönük bombalamalara devam ediyor. Buna bakarak, devletin içinde süreci provake etmeye çalışan pilotlar mı var diyeceğiz.
bu demagojidir.. sende farkındasın.. hem "pilotlar" vardır hemde devletin doğal refleksi vardır.. zaten devlet zorunlu olmasa masaya oturmaz.. ve fırsatını bulursa ısırır..
"pilot" imalı sözün de hoş değil..

tekrar ediyorum.. dhkp bildirisinden yola çıkılmalıdır.. eylemden ve hedeflerden değil.. kimse kim eylem yapmalı ne zaman yapmalı karışamaz.. ama eylemleri ve politik açıklamaları ve sonuçları dikkate alır..

dhkp bildirisi çok tehlikeli zeminler içeriyor..
 
#6
yıl 2012 haziran ayı.. kürdistanda şiddetli bir savaş sürüyor.. pkk alan hakimiyetini başlatmış., tsk zorlanmakta.. ama aynı zamanda., barış çağrıları da var..

bu ayda dhkp bir eylem yapıyor..
Frankfurt merkezli Yeni Özgür Politika gazetesini arayan bir kişi eylemi DHKP-C adına üstlendiklerini açıkladı. Sözkonusu kişi eylemin Engin Çeber için yapıldığını bildirildi. Yaşamını yitiren militanın ise 1966 Çorum doğumlu Erdal Dalkılıç olduğu bildirildi.

Çeber, Sarıyer’de, 28 Eylül 2008’de bir basın açıklamasından sonra üç arkadaşıyla gözaltına alınmış, işkence sonucu katledilmişti.
http://www.firatnews.eu/index.php?rupel=nuce &nuceID=64107

2008 de yaşanan bir devlet katliamına 4 sene sonra yanıt veriliyor..
bu şunu ifade edebilir.. eder demiyorum.. edebilir..
olayın olduğu 2008 yılında örgütün., bu tür bir eylem yapabilecek gücü yoktu.. 2009-10-11'de de yoktu.. 2012'de bu güce erişti..

ama açıklaması böyle değil..
Kimse terör demagojisi yapmasın. Yıllarca sustuk. Tek bir eylem yapmadık. İşkenceler, katliamlar, adaletsizlik daha da büyüdü.
....
AKP iktidarı işkencecilerini hep koruyor. İşkenceciler hap cezasız kalıyor.
DHKC, Açıklama: 389 TÜRKİYE’DE ADALET YOKTUR! BİZ SAĞLAYACAĞIZ!
http://www.google.com.tr/url?sa=t&rc...4FPWWnxyKWqBZA

bu bildiri ile ilgili eleştirilerim..alttaki linktedir..
http://www.enternasyonalforum.net/makaleler/8297-bir-eylem-ve-uzerinden-yapilan-quotpolitikquot-soylemler.html?highlight=karakol+eylemi

o zaman sormuştum..
Kimse terör demagojisi yapmasın. Yıllarca sustuk. Tek bir eylem yapmadık. İşkenceler, katliamlar, adaletsizlik daha da büyüdü.
burası çok ilginç.. yıllarca susuyorlar ve tek bir eylem yapmıyorlar.. NEDEN? ACABA
ateşkes mi? ilan etmişlerdi..

dikkat edin..yıllarca diyor..yani bir değil., iki değil.. en az 5(2003) en fazla 10 yıl.. (1998)..
bu yıllarcayı bilebilmek için., bu örgütün yıllarca!! önce en son yaptığı eylem tarihine bakmak gerekir..
benim bilebildiğim kadarıyla., 2001 de taksim polis noktasına feda(canlı bomba) eylemi yapmıştı.. biri yabancı turist olmak üzere 16 vatandaş da yaralanmıştı..

yanılma payım ihtimali baki kalarak.. bu bildiri tarihini baz alırsam., 7 yıl eylem yapmamışlar.. ama 2001'den beri de bir çok operasyon yaşamışlar.. buna karşın., nedense.: Kimse terör demagojisi yapmasın. Yıllarca sustuk. Tek bir eylem yapmadık. diyorlar.. yani bilinçli bir örgüt kararı almışlar..
borga'nın söylemi ile., Madem DHKP-C konsercilik işinden silahlı mücadeleye geçiş yapmak istiyor, bundan iyi ne olabilir.
dersek.. 2012 haziran ayında bu kararlarını bozmuşlar ve silahlı eylem kararı almışlar..


aradan 9 ay geçmiş..aynı örgüt şimdi bir başka eylem yapıyor.. ama gerekçesine ekleme de yapıyor..
o zamanki gerekçe ile şimdiki gerekçe yine aynı..
AKP iktidarı işkencecilerini hep koruyor. İşkenceciler hap cezasız kalıyor.
tamam.. bu gerekçeyi kabül ettik.. ama akp yeni iktidar değil.. 2003 yılında hükümet oluyor.. o zamandan 2012 yılına kadar da iktidar..
yani bu zaman dilimi içinde., dhkp akp'den pek şikayetçi değil ki.,
Yıllarca sustuk. Tek bir eylem yapmadık diyebiliyor..

dhkp gerekçelerine göre konuşuyorum.. buna dikkat edilsin..

elbette bu arada soruyorum.. en ağır operasyonların olduğu yıllarda ve özellikle"hayata dönüş" katliamını yapan partiye yönelik tek bir saldırı olmadı.. demekki o zamanda "susma"larının bi gerekçesi vardı..


şimdi tekrar "konuşuyorlar".. ama "gerekçe"lerine ek yapmışlar..

gerek 2012 haziran gerek ise bu son açıklamalarına gerekçelerine eleştiri ayrıdır.. ama yapılan ek anlamlıdır..
ÇÖZÜM”müş, “BARIŞ”mış, “DEMOKRASİ”yimi ş, “HUKUK”muş, “ADALET”miş
Hepsi aldatmaca… Kimi kandırıyorsunuz. Her gün halkın operasyonlarla uyandığı, “süreç bozulmasın” baskısıyla konuşmanın bile yasaklandığı ülkemizde hangi “barış”tan, hangi “çözüm”den bahsediyorsunuz?

gerekçesi ile.., biz eylem yaparız diyorlar.. elbette bu çözüm süreci onları bağlamayabilir.. bu işler., 30 yıldır devletle savaşan kürtlerin "derdi" olabilir.. onlar akp ile barışsın.. biz savaşırız da diyebilirler.. bu anlamda.. kimse itiraz edemez.. etse de provakasyon diyemez..en fazla politik mücadele biçimlerine ilişkin., eleştiri yapabilir..


ama.. dhkp gerekçeleri bu anlamda tutarsız.. bunun görülmesigerekir..

kürtler.; 30 yıldır savaşıyor..ve 2012 baharı ilebirlikte alan hakimiyeti savaşını geliştirdiler.. bu aşamada., dhkp susmakla meşkuldü.. kürtler savaşırken., onların susma gerekçeside çok ilginç..
Kimse terör demagojisi yapmasın. Yıllarca sustuk. Tek bir eylem yapmadık. İşkenceler, katliamlar, adaletsizlik daha da büyüdü.
.... AKP iktidarı işkencecilerini hep koruyor. İşkenceciler hap cezasız kalıyor.

Kimse terör demagojisi yapmasın. diye susmuşlar.. pkk savaşırken Kimse terör demagojisi yapılıyordu ya..bunlar bu yüzden tek bir eylem yapmadılar.. Yıllarca sustular.. akp iktidarı işkencileri yargılamayınca., suskunluklarrı bitti.. yani kürtlere yaşatılanlar onların "derdi" değildi.. savaş onların savaşı da değildi.. vatan!!larında "halkı" onlara terörist desin istemediler..sabrettiler ama akp de görevini yapmadı.. mecbur kalıp eylem yaptılar..
demiyorlar mı?.. silaha sarılmaktan başka yol kalmamıştır
yani., bunca operasyona bunca katliama karşın.. dhkp.; Kimse terör demagojisi yapmasın. Yıllarca sustuk. Tek bir eylem yapmadık dedi.. sabırla akp işkencileri yargılasın diye bekledi.. ama artık..
silaha sarılmaktan başka yol kalmamış ...!!!


kürtler savaşırken., silaha sarılmaktan başka yol kalmamıştır demediler.. kürtler devleti barışa zorlayınca., silaha sarılmaktan başka yol kalmamıştır diyorlar..

sizlere.,lenin'den marks ve engelsden.. silahlı eylemlerle ilgili en ağır ithamları içeren eleştiriler sunabilirim.. yani.. her silahlı eyleme içinde silah geçti diye türkü barın sarhoş hamaseti yapmanın anlamı yoktur..

eylem..silahlı yada silahsız her nasıl olursa olsun..zamanı-hedefi-biçimi-amaçları ve en önemlisiyarattığı sonuçlar ile analiz edilir.. hakkında tespitler yapılır..

dhkp'nin kendi açıklamaları "arızalı" iken bu kabak gibi ortada iken.. bu eylemlere provakasyon demenin akp savunuculuğu olarak ifade edilmesi.. çakallıktır..

elbette provakasyon tespiti ciddi bir ithamdır.. ciddi veriler ister..
örneğin ben.; sürecin konumundan dolayı tek başına bu gerekçeye dayanmayı doğru bulmuyorum.. herşeyden önce sürecin taraflarından biri olan devletin "niyetinin" samimiyeti tartışılır vaziyette.. üstelik..özgürlük hareketiher an silahlı mücadeleyi başlatabilirde.. yada bazı operasyonlara yanıt da verebilir..bu tarz..; uyarı anlamında., geçmiş tek taraflı ateşkeslerde işletildi.. tokat-reşadiye gibi..

ben.; bizzat dhkp açıklamalarını baz alarak bu eylemlerin provakasyondan da vahim bir durum olduğunu iddia ediyorum.. süreci provake etme özelliği fazlaca yok.. çünkü., sürecin bir tarafı değil., yada tarafı olma iddiası yok..

silahlı mücadele kararı olan ve işleten bir örgüt..bu sürecin kürt "sorunu" konusundakiçözümüne itiraz etmeden silahlı mücadelesini sürdürebilir..hatta kürtlerin de silahlı mücadeleye devam etmesini talep edebilir.. hatta bu süreciteslimiyet olarak tarif de edebilir..

ANCAK.: kendisinin bizzat savaşıyor olması gerekir..
kürtler çatır çatır savaşırken., hem terör demagojisi yapılmasın diye yıllarca susacak tek bir eylem yapmayacaksın.. hemde., silaha sarılmak zorunda kalmayı sadece akp iktidarının işkencecileri yargılamamasına bağlayacaksın.. kürtlerin barışma sürecine bağlayacaksın.. bu olmaz.. bu gerekçeler.,aleni,oportünizmdir.. demekki bu eylemin zamanlama-hedef ve amaçları yazılanların dışında ve "derin" anlamı var..

bir politik çizginin legal alanlarına yapılan operasyon ile bu eylemler ilişkilidir.. süreci provake etmenin üstünde "derin" işlerdir.. tsk üst düzey-elit mensupları hakkında.. verilen mahkumiyetlerle bağlantılıdır.. bu zeminlerden doğru gelen bir biçimde süreçilebağlantılıdır.. asıl olarak sürece yönelik değildir..

tekrar ediyorum.. ben dhkp bildirilerini baz aldım.. onlar üzerinden hareket ettim.. varsa yanlışım buralarda bulunsun gözüme sokulsun.. yoksa.. yıllarca susup tek bir eylem yapmadığınız gibi susun ve oturup düşünün.. bir devrimci gelenek nereye kanalize ediliyor görün..

bu uğursuz "yürüyüş"ün varacağı yer netleştiğinde., sonuç., beni mutlu etmez.. kına da yakmam.. ciğerim yanar ağıt yakarım.. kahrederim.. benim de kaybımdır.. benim de hatamdır..eksikliğimdir.. çaresiz izleme duruşumdur..
ama bu duruma hamaset ile bakıp da es geçemem.. şerbetçilik de yapamam..

kürtözgürlük hareketinin bu süreciişletmesine de itiraz ederken.,başarmaları için elimden gelen desteğiyaparken.. eğer teslimiyet olarak görüyorsam.. en önde savaşıyorsam konuşurum.. bunu yapmıyorsam..barışın en az zaiyatla bitmesiiçin çabalarım..







 
#7
Dostum eskaza 2003'teki bir feda
eylemi ardından DHKC adına yapılan
302 Nolu açıklamaya rastladım:

“Şimdiye kadar, ölmeyin diyenler, silahlı eylem yapmayın, demokratik mücadele edin diyenler susuyordu. Susuyor ve hiçbir şey yapmıyorlardı. İktidar öldürmeye devam ediyordu.
Sustuk... Uzun süre sustuk... Sadece yaşamlarımızı ortaya koyarak sürdürdük direnme savaşımızı... Düşmanlarımız suskunluğumuzu zayıflık, güçsüzlük olarak yorumladılar. Ahlaki ve siyasi hiçbir değeri kalmayanlar ise suskunluğumuzu, sadece yaşamlarımızı ortaya koyarak susuşumuzu anlamak istemediler. Ve bu tavırlarıyla bizi şiddete karşı şiddet uygulamaya mecbur ettiler. Nasıl ki iktidar katliamı devam ettirdiyse, insanlarımızın ölmesine göz yumduysa suskunluğumuzun da böyle süreceğini düşündüler. Şiddete karşı şiddet kullanmayı biz tercih etmedik. Bunu bugüne kadarki tavrıyla AKP iktidarı tercih etmiştir... İşte bu nedenlerden dolayı artık misilleme hakkımızı kullanıyoruz. Şiddete şiddetle cevap vereceğiz.
Can verirken can da alacağım...”


Kaynak:
ntihar Eylemi, Canl Bomba, Feda Savas ve Devrimci Mcadele
 
#8
Demek ki Cephe, silahlı ve şiddet
eylemlerinin işlevini, politik mücadele
stratejilerine değil, şiddete mecbur
edilmeye ve öç alma gibi saiklere
indirgiyor. İşte direnç noktası burasıdır.
 
#9
Demek ki Cephe, silahlı ve şiddet
eylemlerinin işlevini, politik mücadele
stratejilerine değil, şiddete mecbur
edilmeye ve öç alma gibi saiklere
indirgiyor. İşte direnç noktası burasıdır.


sanmıyorum.. bu söylemler demagojik-oportünizm oluyor.. cephe., silahlı eylemlerini kürt özgürlük mücadelesine göre konumlandırıyor.. işin zaaflı yada tehlikeli yanı budur..

şiddete mecbur edildikleri!!! en önemli aşama ölüm oruçları ve "hayata dönüş" katliamı idi.. ama yapmadılar..
sende iyi bir alıntı yakalamışsın..
“Şimdiye kadar, ölmeyin diyenler, silahlı eylem yapmayın, demokratik mücadele edin diyenler susuyordu. Susuyor ve hiçbir şey yapmıyorlardı. İktidar öldürmeye devam ediyordu.
Sustuk... Uzun süre sustuk... Sadece yaşamlarımızı ortaya koyarak sürdürdük direnme savaşımızı... Düşmanlarımız suskunluğumuzu zayıflık, güçsüzlük olarak yorumladılar. Ahlaki ve siyasi hiçbir değeri kalmayanlar ise suskunluğumuzu, sadece yaşamlarımızı ortaya koyarak susuşumuzu anlamak istemediler. Ve bu tavırlarıyla bizi şiddete karşı şiddet uygulamaya mecbur ettiler.


bu sözlerden ne anlaşılır....

silahlı eylem yapmayın, demokratik mücadele edin diyenler susuyordu. Susuyor ve hiçbir şey yapmıyorlardı.
bu cümle pass stratejisini savunan bir hareketin sözleri!!!
zaten susan., hiç bir şey yapmayan kitleleri öncü savaşı ile bu suni denge konumundan çıkartmayacak mı? sın.. onlar susarken., sen., Sustuk... Uzun süre sustuk... Sadece yaşamlarımızı ortaya koyarak sürdürdük direnme savaşımızı mı? diyeceksin.. öncü savaşı bu mu? ölüm oruçları mı? .. tam tersi savaşarak bu suskunluğu(suni denge) kırmayacak mı? sın..
78 de hareket olmuş., 94 de parti olmuşsun.. Ve bu tavırlarıyla bizi şiddete karşı şiddet uygulamaya mecbur ettiler diyorsun..
sanki., thkp çizgisini savunan bir savaşçı hareket değil., gandhi'nin ölüme yatan versiyonu..
baktık bu pasif direniş(ölüm oruçları pasif direnişe girer ama son çare olarak tanımlanır..) fayda etmedi.. silahlı eylemlere başladık diyorlar ama ortada bu da yok..

bunların tümü kontra bir dilin yazdıklarıdır.. politik de değildir.. demagojik-deformasyondur.. hedef-amaç bellidir.. ve oraya "yürüyüş" yapılmıştır..

şimdi.... dhkp kitlesi nasyonalist., hamasetçi., politik toplumsal mücadele dışında bir "taraftar" konumundadır.. "örgüt"., bir kaç feda eylemi yapar.. ama işlev olarak politik zeminde farklı hedeflere yönelinir.. böylece nasyonalizm zeminlerinde kitle kilitlenir..
 
#10
Anladım, sanırım haklısın, ama eylemlerini
misillemeye, intikama indirgemeleri de zaten
bununla ilgili ..

şimdi.... dhkp kitlesi nasyonalist., hamasetçi., politik toplumsal mücadele dışında bir "taraftar" konumundadır.. "örgüt"., bir kaç feda eylemi yapar.. ama işlev olarak politik zeminde farklı hedeflere yönelinir.. böylece nasyonalizm zeminlerinde kitle kilitlenir..

Niye suat dost, böyle işleri daha kolay mı
yürütüyor? Kitleyi nasyonalizm ile kazanmak
ile başka yollardan kazanmak arasında bu
seçimi neye göre yapmıştır sence?
 
#11
Anladım, sanırım haklısın, ama eylemlerini
misillemeye, intikama indirgemeleri de zaten
bununla ilgili ..

şimdi.... dhkp kitlesi nasyonalist., hamasetçi., politik toplumsal mücadele dışında bir "taraftar" konumundadır.. "örgüt"., bir kaç feda eylemi yapar.. ama işlev olarak politik zeminde farklı hedeflere yönelinir.. böylece nasyonalizm zeminlerinde kitle kilitlenir..

Niye suat dost, böyle işleri daha kolay mı
yürütüyor? Kitleyi nasyonalizm ile kazanmak
ile başka yollardan kazanmak arasında bu
seçimi neye göre yapmıştır sence?
eylemleri misilleme ve intikam ile açıklamaları gerçeklik değil demagojidir.. çünkü iddia ettikleri çiizgide bir mücadele pratikleri ve örgütlenmeleri yok.. kitlelerini bu tarz ile ajite edip., çizgi dışında duruşlarının üstünü örtüyorlar..

nasyonalist söylemlerle kitle kazanmak gibi bir amaçları yok.. özgürlük hareketi dışında kazanabilecekleri var olan kitle sol nasyonalisttir.. bu anlamda bu söylemlere kaymaları doğal ama dhkp'nin bu zemine kaymasının nedeni BENCE bu değil.. öyle olsa., 68-78 süreçlerinin söylemleri ve mücadele biçimleri üzerinden 86 süreci gibi bir mücadele ile bu işi işletebilirlerdi..
dhkp., bilinçli bir yönelimle nasyonalizme kaydı.. ben bunu kontralaşmak olarak tanımlıyorum.. gerek kürt özgürlük mücadelesi gerek ise suriye söylemleri bu anlamda ANLAMLIDIR..

21.yy içinde yaşanlar ve ortaya çıkanlar dikkate alınırsa., hiç bir örgüt., popülist-pragmatist bir anlayışla nasyonalizme yönelmez.. her yönelimin., iradi-bilinçli bir tercih olduğu ortadadır.. yada yönlendirme olduğu ortadadır..

türkiye solunun büyük bir kısmı derin devlet yönlendirmesi yada zımmi anlaşması içindedir.. geriye kalanı da teorik ve sosyal karakterinden dolayı nasyonalisttir..

kıvılcımlı çizgisinin bir yanı devrimci karargah diğer yanı hkp olacak iş mi?
devrimci karargah yanı da hkp yanı da "fili tuttuğu yerden tarif ediyor".. işlerine gelen yanını alıyor.. ama hkp bu anlamda kıvılcımlı çizgisine daha yakın.. marksa en yakın olan da dsip dir..

bir örgütü., tarihsel sürecinden koparıp., geldiği aşama ile yada sürecindeki bir aşama ile ele alamazsın.. tanımlayamazsın.. son tahlildeki tespitin doğru olsa dahi., örgütün hareket yanı bu anlamda tam uygun düşmez.. yani mk yapısı devlet çizgisinde olabilse de hareket(kadro/kitle) yanı olmayabilir.. bu sözlerim "ip" içinde geçerlidir..
üzerinde yükseldiği zeminler onu sisteme yaklaştırmış da olabilir.. sistem bu zeminlerin üzerinden örgüt içine sızmış da olabilir.. bunlar.; öyle kolay tespit edilecek şeyler değildir..

rusyada azev olayı vardır ve hikayesi çok ilginçtir.. incelemeni tavsiye ederim..

stalin döneminde "ortaya çıkarılan"!! "hainler" gibi değildir..

kısaca.. ne sorduğunu ve hangi yanıtı beklediğini anladım.. ama açık net bir yanıt veremem.. şunu söyleyebilirim.. dhkp'nin 1990' ve özellikle 1994 den itibaren işleyen ve giderek bir zeminde netleşen bir politik yürüyüşü var..

geçmişin., dev-sol çizgisi kullanılarak kontralık yapılıyor.. bunu bu çizginin aktivistleri-kadroları ve takipcileri sorgulamaz ise "benzeşirler" yani mutasyona uğrarlar..

kendini dürüst bir devrimci sanan bir kişi bir forumda bir yazı asarak müdahil olduğunu sanıyor ama hangi çizgiyi hangi anlayışla savunduğunun.. aslında red ettiğinin farkında değil.. yani eline aldığı sopa aslında geçmişini sopalıyor..

Sürecin esas yanı Kürt ulusunun bağımlılık konumunun pekiştirilmesi ve Kürt ulusal hareketin düzen içine çekilerek eritilmesidir.”
“ Ortaya konulan bu resim, esasen reformizm ve tasfiyeciliğin paraf edilmiş tablosudur. ”

“Tek devlet, tek vatan, tek bayrak tezine dokunulmayacaktır.”

bu hamasi eleştiriye bakarsan.. pkk., bağımsız ulus-devlet kürdistan hadefinden vazgeçmekle kürt halkına ihanet ediyor.. bu zerzevat örgüt de bu anlamda kürt halkını uyarıyor.. "uyandırıyor"..

ama aynı örgüt.. güney federe devletine ve özellikle rojavadaki gelişmeye., var olan tekçi ulus-devletlere karşı emperyalist bölücü gelişme diyor..
sorsan.. sosyalist olmadığı için diyoruz diyecek.. ama sosyalist olmayıp da işgalcilere karşı direniyor dedikleri esad destekleniyor.. sanki kürdistan parçalanmamış ve ilhak-işgal edilmemiş bir VATAN..

buna teorik ahmaklık denilemez.. bu çağda bu aşamada denilemez.. denilmesi gerekilen kişiler sempatizan olabilir ama onlara da nasyonalizmin etkisinden kutulamamışlar denilir..

yani dostum.. sorun teorik değil.. ahlakidir..




 
#12
dhkp., bilinçli bir yönelimle nasyonalizme kaydı.. ben bunu kontralaşmak olarak tanımlıyorum.. gerek kürt özgürlük mücadelesi gerek ise suriye söylemleri bu anlamda ANLAMLIDIR

Bunu söylemen için en başından beri
kontrgerilla için çalıştığını söylemen
lazım ama?.. Sen eksik söylüyorsun,
sanki önceden radikal devrimci bir
kadro vardı da sonra fikirlerini değiştirip
nasyonalizme kaymış gibi anlatıyorsun.
Ya da en azından bir tasfiye portresi
çizmelisin.
Benim eksik gördüğüm noktalar burada.

21.yy içinde yaşanlar ve ortaya çıkanlar dikkate alınırsa., hiç bir örgüt., popülist-pragmatist bir anlayışla nasyonalizme yönelmez.. her yönelimin., iradi-bilinçli bir tercih olduğu ortadadır.. yada yönlendirme olduğu ortadadır..

Eğer amaç baştan beri kontralıksa,
1990'larda gerillacılık ve PKK ile yoldaşlık
yaparak ajanlaşma-sızdırma faaliyeti
yapmış, bu stratejiden verim alamayınca
zaten elde tuttuğu kitleyi de beraberinde
nasyonalizme kaydırmış olması lazım.
Senin anlattığın hikayeye göre böyle gözüküyor.

dhkp'nin 1990' ve özellikle 1994 den itibaren işleyen ve giderek bir zeminde netleşen bir politik yürüyüşü var..

Benim sorduğum soru burada başlıyor dostum
zaten. Baştan beri samimi olduklarını düşünelim;
1994'te PKK'yi ve kitlesini görüp onları da
örnek alabilirlerdi, böylece bazı alanları kontrol
edip bugün bölgesel güce sahip olabilirlerdi.
Çünkü PKK'nin strateji ve taktiklerinin sonuçları
görüldü.
Hülasâ, bilinçli yönlendirme olsaydı önce güçlenip
kitle edinip sonra o kitleyi ulusalcı faylara
yönlendirirlerdi gibi geliyor..
 
#13
dhkp., bilinçli bir yönelimle nasyonalizme kaydı.. ben bunu kontralaşmak olarak tanımlıyorum.. gerek kürt özgürlük mücadelesi gerek ise suriye söylemleri bu anlamda ANLAMLIDIR (suat)

dostum.. öncelikle bir şeyi belirteyim.. bazı hassas konularda alıntı dikkatli yapılmalıdır.. yani., kendi algını ispatlayacak cümleler alıp bırakmak., zaaflı sonuç yaratır..
alıntıladığım cümle bu sayfadaki konudan değil.. nasyonalizme bilinçli kayma ve kontralaşma tespiti zamanı ve zeminleri ise o yazıda ve bu sayfada belirtilmiş.. iken., en başından beri kontrgerilla için çalıştığını gibi bir sonuç çıkartmak zaaflıdır..
oysa yazılarımda., dev-sol dönemini bırak., dev-yol içinden beri ele alınıp., aşamalara bölünüp., kendi söylemleri üzerinden yapılmış uzun analizler ve tespitler var..

bir hareketin içindeki nasyonalist zeminler ve bu zeminlerin etkisi analiz-tespitleri ayrıdır.. o hareketin radikal mi? reformist mi? vs. olup-olmadığı ve en önemlisi kuruluşundan itibaren kontra olduğu iddiası çok ayrıdır..

şaşkınlıkla okudum..
Bunu söylemen için en başından beri kontrgerilla için çalıştığını söylemen lazım ama?.. Sen eksik söylüyorsun, sanki önceden radikal devrimci bir kadro vardı da sonra fikirlerini değiştirip nasyonalizme kaymış gibi anlatıyorsun. Ya da en azından bir tasfiye portresi çizmelisin. Benim eksik gördüğüm noktalar burada
bunların hepsi yazılarımda mevcut.. aşama aşama ve her aşamadaki kendi söylem ve pratikleri üzerinden mevcut..

kırılma noktasını 1990-94 arasında ele alıyorum.. ve bu arada dev-sol çok ciddi bir tasfiye süreci yaşadı..
tüm birikmiş en iyi kadroları tasfiye edildi.. yetmedi içerden çatlatıldı.. ayrılık olayı çok garip ve karmaşık yaşandı.. bilindiğği gibi.. hain ilan edilenler önce zaaflı ama bizim devrim şehidimiz olarak tanımlandı.. sonra hain ilan edildi..
bu arada neler oldu neler yaşandı.. kim ne yaptı.. kim objektif kim subjektif duruşla tasfiyeye hizmet etti.. yada neden süreç aşılamadı vs. bunlar ciddi verilerle yapılması gerekilen analiz-tespitlerdir.. ben sadece bir tasfiye yaşandığını ve bir radikal örgüte kırılma yaşatıldığını ve sonrasında kendini toparlayamayıp., geriye düştüğünü ve akabinde de nasyonalizm zeminleri üzerinden kontra bir duruşa evrildiğini tespit ediyorum..

nasyonalizmin teorik zeminleri zaten tarihseldir.. ama öne çıkması ise süreç içinde olan bir şeydir.. tersi de olabilirdi.. nasyonalist teorik zeminlerden dolayı bu hareket ip tarzı nasyonalist olarak itham edilemez.. evrilmenin netleşmesi sonrası edilebilinir ve verilerle yapılmalıdır..

kontralaşması ile ilgili daha ciddi veriler gerekir.. veriler yetmez(arayan her örgüt için illaki bulur!!) asıl olarak politik duruş ve süreçteki işlevselliği üzerinden bu yapılabilinir.. dikkat edilirse benim kontra tespitim de örgüt üzerinden değil., politik duruş-argümanlar ve işlevler üzerindendir.. bu durum.; objektif(bilinçsiz) subjektif(bilinçli) kadrolar üzerinden içiçe işleyebilir.. işin bu yanı her örgütde bir dönem yada sürekli olabilir.. politik süreç duruşu ne ise bunun içinde subjektif olanlar ortaya çıkar.. yada çıkmadığı gibi., objektif duruşları politik yönelim üzerinden kemikleştirip., örgütsel subjektif konuma sokabilir..

kısaca.;
lütfen yazılarımı bütünlüğü içinde ele al.. cümleler üzerinden değil..



21.yy içinde yaşanlar ve ortaya çıkanlar dikkate alınırsa., hiç bir örgüt., popülist-pragmatist bir anlayışla nasyonalizme yönelmez.. her yönelimin., iradi-bilinçli bir tercih olduğu ortadadır.. yada yönlendirme olduğu ortadadır..

Eğer amaç baştan beri kontralıksa, 1990'larda gerillacılık ve PKK ile yoldaşlık yaparak ajanlaşma-sızdırma faaliyeti yapmış, bu stratejiden verim alamayınca zaten elde tuttuğu kitleyi de beraberinde
nasyonalizme kaydırmış olması lazım. Senin anlattığın hikayeye göre böyle gözüküyor.
senin ne gördüğün senin algılarının sonuçlarıdır.. benim yazılarımda.. bir tane bile pkk ile ilişkilendiği ve bunu kontra sızma amaçlı yaptığı gibi iddialar var mı? .. hatta ds ve dhkp olarak pkk ile ortak tek bir eylemi- yada cepheleşmesi var mı? YOK.. olmayan bir ilişkiden sızma algısı çıkartmak., sinekten yağ çıkartmaktan bile müthiş!! olmuş.. :D


.......... devam edecek.........
 
#14
başlamadan önce bir başka örnek ile konuya açıklık getireyim..
o. müftüoğlu kitabında.. bir dönem geldi dy yazı kurulu(mk sayılır) ile yaşamdaki militanları-örgütlenmeleri arasında farklılıklar çıktı der(bu mealde gerekirse alıntı yaparım)
bildirge ile başlayan süreç içinde yer alanların bildirgenin mantalitesinden farklı olmayan dy dergi yazılarını ayrılık gerekçesi olarak sunması oportünizmdir.. ve bu gerekçeye sarılıp savunma yapmak(dy) ise katmerli oportünizmdir.. 78 ile birlikte merkezden yerellere atamalar yapılmış.,yerelde ortaya çıkan önderler hırpalanmaya çalışılmıştı.. bir çeşit., merkezin darbesi olan bu olayla birlikte isyan başladı.. kimileri bunu partileşme-merkezileşme sandı.. aynı zamanda dergi yazı kurulu da değişmişti.. şimdi ödp ve birgün ve ortalıkta arzı endam eden "yumuşakçalar" bu yazar!! takımıdır..
işte bu süreç., birikim(laçiner-belge) ile başlayan ilişkiler sonrasına denk düşer..
buna ben sistemin sızması ve dy radikalizminin tasfiyesi desem iddiadır.. ispatı zordur.. ama yaşam şimdi bunu ispatlıyor..
buradaki sistemi ajan-vs. gibi algılamayın.. ajan sızmaları bu ekiplere yapılmaz.. militan zeminlere yapılır.. ama süreç öyle işlerki., üst yapının teorik kaymalarla bir zemine oturtulduğu görülür.. yapı buna müsaitse kolay olur.. değil ise direnmelerle olur ayrışma yaşanır..
dy sürecinde bu iş tereyağından kıl çeker gibi yapıldı.. ds ayrılığı ile radikal kesim ayrıştırıldı.. kalan radikallere alternatif bir yapı çıktı.. dy içinde her tepki koyan radikalizm adına ds'ye tersi olarak da ds'den dy'ye geçişler yaşandı..

ds yapısı gerçekten radikal bir yapı oldu.. dy ise üst yapı oportünist alt yapı ise., reformist-revizyonist ve radikal karışımı kaldı..
kısaca., thkp devamı olarak görülen iki kitlesel yapı kumda oynamakla kaldılar..

thkp devamı asıl radikaller ise şiddet ile tasfiye edildi.. mlspb-eylem birliği-hdö/acilciler.. vs. onlarca kızıldere yaşadı tasfiye oldu.. kimileri ise iç çatışma ile "hal" edildi.. dikkat edin.. aynı süreci tkp/ml de yaşadı.. önce nokta atışları ile en iyi kadroları tasfiye edildi.. sonra içerden çartlatıldı..

1980.. bir milad oldu.. ve sonrasında yürümeye başlayanlar., haliyle 80 öncesi yaşadıklarından ne aldılar ise ona göre 80 sonrasına devam ettiler..

tkp/ml ve ds dışındakilerin tümü., legalleşmeye koyuldu.. bazıları ise lafta radikal ama avrupa muhaciri kaldı..

şimdi geleyim.. aşağıdaki alıntı ve açıklamalarına..

dhkp'nin 1990' ve özellikle 1994 den itibaren işleyen ve giderek bir zeminde netleşen bir politik yürüyüşü var..

Benim sorduğum soru burada başlıyor dostum zaten. Baştan beri samimi olduklarını düşünelim; 1994'te PKK'yi ve kitlesini görüp onları da örnek alabilirlerdi, böylece bazı alanları kontrol edip bugün bölgesel güce sahip olabilirlerdi. Çünkü PKK'nin strateji ve taktiklerinin sonuçları görüldü. Hülasâ, bilinçli yönlendirme olsaydı önce güçlenip kitle edinip sonra o kitleyi ulusalcı faylara yönlendirirlerdi gibi geliyor..


dikkat edilirse., 1980 öncesi ve 1980 sonrası olarak açıklamalar yaptım.. özellikle 1980 ve 1990 arası türkiye solunda önemli bir dönemdir.. yani kendini yeniden tanımlama ve biçimlendirme ve bu noktada mevzilenme dönemidir..
evet.. karşılarına bir örnek çıktı.. türkiyesolu içinden çıkmış ama asla ts içinde sayılmayan pkk ortaya çıktı..
darbeden 4 sene sonra ciddi askeri eylemler yaptı.. ve bu atılımdan 6 yıl sonra da kitleselleşti..

türkiye soluna bakalım..
darbeden sonra var olan askeri yapılaşmaların tasfiyesi yaşandı.. legalitenin koşulları arandı.. aranırken., şeflerin dışarıya çıkması yada dışarısı ile rahat ilişki kurma koşullarının oluşması beklendi kitle-kadro oyalandı..
radikaller de oyalandı.. gerillayı başlattık diyenler bile parti olmadan bu işlere yarım-yamalak daldı.. göstermelik daldı.. yada lokal kaldı..

1990 ikinci milad oldu..
legalleşmeler hızlandı.. kuruçeşme vs. oysa kitleselleşmiş bir türkiye "vatandaşı" topluluğu vardı.. onlarla birlik yapılabilinirdi.. bu yapılmadı.. hep yerine kuru-muş-çeşmede oyalanıldı..

kürtler ile "türkler" ayrıştı.. toplumsal mücadele anlamında ayrıştı.. radikal mücadele olarak da ayrıştı..

ayrıştı da ne oldu..
kürdistanda kürtler kitlesel politik bir güç oldular.. örgütleri de askeri-politik ana güç oldu..
batıda türk-iye solu aynı şeyi yarattı mı?.. HAYIR..

neden? olmadı.. işte bu soruyu yanıtlamaya başlandığımızda.. elli soru ortaya çıkar.. ve ellisini de yanıtlarken.. ortaya analiz-tespitler çıkar.. bende bunu yapıyorum..





 
Üst