chp!de ne oluyor ve "sol"daki chp beklentileri

#1
herkes şu soruyu soruyor..; chp de neler?? oluyor.. yanıtını da biliyorlar..

chp kendine bir "yol" arayışında.. yani chp önümüzdeki sürece., bir "kılık" ile girecek.. ama bu hangisi olacak belirsiz..

kendimce., herkesimin yorumlarını söylemlerini okudum., bazı araştırmalar yaptım.. ama önce chp nedir? ve neye? "yarar" bu noktadaki netliğimi değiştirmedim..

chp bir "devlet politik savunma bakanlığı"dır.. ve görevini toplumsal yapı üzerinde ifa eder.. bu asla değişmez.. chp asla devletin bekaası dışına çıkmaz devlete karşı bir duruş içinde bulunmaz bulunanlarla birlikte hareket etmez.. ama ilişkilenir.. ilişkilenmesi asit işlevselliği ile olur.. devlete muhalif dinamiklerle ilişkilenirken onları eritir-çürütür ve mutasyona uğratır..

chp'de neler oluyor sorusuna yanıt ararken öncelikle bu özelliği temelinde analiz-tespitler yapmak gerekir..
bu temel dışındaki her çözümleme ve tespit.. elbette kendi içinde doğrular barındırsa da., sonuçlar noktasında doğru tespitlere yol açsa da., bu sonuçların işlevselliği noktasında hatalı analiz-tespitlere neden olur.. ve en vahimi., süreçte yanlış mevzilenmelere yada mevzilenmelerdeki yanlış işlevselliklere neden olur
bu öngörümü..; 1973-4 ecevit ve türkiye solu ve sonuçları olarak ispatlayabilirim.. hafızalar buna yetmez ise., sodep-shp-erdal süreçlerini örneklerim..

bu arada bir anektod düşeyim..
eskiden chp sola göre konuşlanır biçim alırdı.. ortanın solu çıkışı ile hafif bir viraj alımı ile chp!nin faşist yapısı halıdaki tozlar gibi silkelendi.. daha sonra ecevit ile eski faşist yapısı unutturuldu önce sosyal demokrat dendi sonra sol dendi..
allah için bunu dedirtecek kadar keskindi..
ne ezen ne ezilen insanca hakça bir "düzen..
kurumlaraına devrimci! gençlerin yuvalanmasına izin verme hatta argüman ve sloganları ile yer almalarına izin verme..

chp ile solun bu balayı dönemi., sürecin 12 eylüle yaklaştığı dönemlerde bitti.. ve sonrasında chp aslına döndü ama faşist yüzünü bu sefer atatürkçü-laik cumhuriyetçi devletçi-ulusalcı sol olarak gizledi.
işte bu süreçle birlikte "ilişki" tersine döndü..

o zamana kadar chp sol'a benzer gibi!! yapardı bu süreçle birlikte bu sefer sol! chp'ye benzer gibi! de değil benzemeye başladı..
çünkü., o meşhur hamasi sözdeki gibi., "yüzü sola dönük" muhalif halk tabanının yüzü sola dönük olsa da ayakları hep chp de imiş yada ipleri chp elinde imiş.. türkiye solu bunu gördü..
ve 1920 milad tarihinden beri işlettiği karakterini işletti.. önüne ne konuyor ise onu yemeye yöneldi..
yani., devletçi-ulusalcı sol! olmaya başladı.. bunun nedenleri çok açık.. sol kendisi olmaya başladığı için chp solumsu olarak virüs işlevselliğinde oluyor.. ve bu virüsü tanımlayıp çözüm üretemeyen sol zafiyet yaşayınca bu sefer., chp solu kendine benzeten virüs işlevselliğine başlıyor.. bunu da aşağıda anlatayım..

meyve ağaçları bol çiçek verir ama bu bol meyve verecek anlamına gelmez.. çiçek zamanı bittiğinde ağaçta çok az meyveye durmuş çiçek görülür..
tarım dilinde buna zaaflı döllenme yada döllenme zafiyeti denir.. veya., don yaşanmış meyveye duran çiçek tomurcukları donmuştur..

türkiye solu bu anlamda ikisini de yaşar.. kitlelere iner ve kitllerde kabül görür buna çiçeklenme diyelim.. ama iş meyveye durmaya geldiğinde., zaaflı döllenme(ideolojik-pratik duruşlar) ve don(darbeler) nedeniyle meyve hasatı az olur..
türkiye solu., kentden köye tarım yapmaya gelmiş acemi çiftçi gibi çuvallar.. çuvalladıkça deforme edilmiş kitle kuyrukçuluğunu öne çıkartır.. ve zaman içinde çürür bozulur..
chp'nin sol üzerindekietkinliği sadece geçmişte işlenmiş resmi ideoloji değildir.. asıl olarak kitle ile solu "avlar" bu tespitimi., referandumun %48lik sonuçlarından sol muhalif dinamik kitle anlamı çıkartanlara bakarak anlamak olasıdır.. bu kitlenin chp devlet sazan çiftliğindeki sazanlar olduğunu görmeyen burada sazan avlamaya giderken avlanan aynalı sazanlar olmaktadır..

bugün..!! chp'de neler oluyor.. diyeceğimize., chp sol için "neye"? dönüşecek.. yada., chp nasıl bir misyona bürünecek ki., türkiye solunu yine iğdiş edecek diye sorgulamalıyız..
çünkü chp'deki her değişim mutlaka sistemin gereksinimleri temelinde işler ve sonuç yaratır..

bu sözlerimden şu anlaşılmasın.. chp ile ilişkilenilmez., chp'deki değişimle ilgilenilmez.. aksine ilgilenmek ve gerektiğinde ilişkilenmek de gerekir..

yazımda devam ederken sunacağım eleştiriler bu anlamda olmayacaktır.. yani neden ilişkileniliyor neden ilgileniliyor.. şeklinde olmayacaktır..
chp faşisttir.. devletin kurumudur gibi hamasi söylemler yapmayacağım..

...........devam edecek...............
 
Son düzenleme:
#2
konuya ilişkin katkı amaçlı bilgiler analizler

12 eylülle birlikte "m.ö."den önce kalan tüm politik yapılar "silindi" ama bu "silinme" yanlış anlaşılmasın., "kazınmadı".., sadece dükkanlar kapatıldı ve tadilata alındı..
bildiğiniz gibi 12 eylül sonrası kurulan partiler içinde en "iddiasız" olanı anap idi.. o zamanlar ismine "takılı" kalmıştım..

neden!? anavatan..!! parti kıbrısta kurulmuş olsa anlardım.. ama türkiyede idi. söylemlerinde., tüm "türk" dünyasına seslenecek bir parti olacaksa bunu da anlardım.. türkiye tüm türklerin!! anavatan'ı oluyor!!.. mhp ye daha çok yakışırdı.. bunu siz de sorgulayın.. deyip bırakıyorum..

benim anladığım..; anavatan., ana eksen anlamındaymış.. 4 eğilimi toparlayan ve temsil eden ana eksen.. yani türkiyenin yeni sürecinin ve yeni konseptinin ana ekseni.. o zamanki aklım ile bu partinin asıl parti olduğunu iddia etmiştim..

hemen yanına ona kolaylık sağlayacak., mdp sunalp partisi kuruldu amplemi gibi mahallenin horozu olarak., yani 12 eylül darbeci partisi olarak varlık gösteremedi. bana göre amacı sağın darbeye olan tepkisini anap da konserve etmekti.. öyle de oldu..

toplumsal yapının politik zemininde işlevsel olacak ikinci parti olarak., halkçı parti kuruldu.. bu partinin işlevi anaeksen partisinden uzak duracak "solu" konserve etmekti.. hala "kanmayanlar" içinde sonradan sodep kuruldu.. ve bilindiği gibi "veto"larla seçime katılması engellendi.. halkçı parti hala yaklaşılamayan %30 luk oy aldı.. bu da., eski chp"sol"u ve solun halkçı partiye katılmasa bile oy verdiğini gösterir.. zaten sonrada birleşti.

süreç 1984 e kadar kendi mecrasında(stratejisinde) işledi.. 1984 gerçekten miladdır.. bu tarihte., var olan sisteme karşı ciddi bir silahlı isyan bayrağı açılmıştı.. üstelik., süreç., oldukça ciddi vurarak başlamıştı..
ilk iki yıl geçicidir ve bitiririz diye yaklaşıldı ama bitmedi..

bu yüzden 1985 sistem anlamında milad oldu..
1985 de calp-hp dışında kalan sol ve eski chp'lileri toparlayan sodep ile hp birleşti.. türkiye solunun chp ile tarihsel ikinci "ilişkilenmesi" diyebilirim..
zaten hemen 1986 da infaz indirimi ile cezaevleri boşaltıldı.. çıkanların çoğu burada konuşlandı yada buraya dolaylı-direk eklemlendi..

bu arada kürdistanda başlayan isyan bitirilememiş büyümüştü.. 12 eylül öncesi türkiye solu ise atıl konumda "ne yapmalıyız" soruları ile iştigal ediyordu.. tkp ml ve ds dışında süreçte direnen yoktu.. bunlarda türkiye solunu toparlayacak zeminleri yaratamamıştı..

1990lı yıllara kadar süreç böyle ilerledi..
1990lara gelindiğinde.; kürt politik halk hareketi kitlesel yasal alana el attı hep sürecini başlattı.. kürt halk muhalefeti ile türkiye sol muhalefetini ortaklaştıracak bir yasal politik mücadele zemini amaçlanmıştı..
türkiye solu rağmet etmedi.. ilginçtir., chp-ml daha çok ilgi gösterdi.. türkiye solu ise "kuru"çeşmede iştigal ediyor.. bir kısmı da sonradan liboş diyecekleri ile birlikte., geleceği "birlikte" kurmak amaçlı ama ayrı duruyordu..
ds ve tkp-ml gibi radikal gruplar ise süreçte var olma mücadelesi içindeyken üzerlerinde yoğunlaşacak tasfiye operasyonunu görmeden iştigal ediyordu..

bilindiği gibi..;
1991 seçimlerinde dep shp ittifakı yaşandı..
yazımdaki içerikle çok ilgili olduğundan uzunca değineceğim..

hep süreci amaçlanan kulvarı yaratamadı ve bir kürt partisi olarak kaldı.. bu süreci denetleyebiliriz amaçlı içine dalan chp-ml özneleri ayrıldı.. ama partiye yoğun kürt halk akını oldu.. türkiye solu., kuruçeşme be geleceği birlikte kurma!! işlevsellikleri ile iştigal ettiğinden zaten katılmadılar..
kısaca hep bir kürt halk partisi oldu.. ama bunun da bir toplumsal muhalif dinamik olduğu es geçildi.. etnik-milliyetçi yaftası sanırım bu temelde devletçi bir mantaliteye hizmet amaçlı sol litaratüre buradan girdi..

türkiyedeki muhalif kesimlerle ilişkilenme ve politik yasal alanda zemin bulma amaçlı girişimlerine yanıt yinde "devlet"ten geldi..
hem oy amaçlı hemde denetlerim amaçlı olarak shp dep ile ittifak yaptı..

ama kısa zamanda enetleyemeyeceğini anlayınca.; kürt varlığından rahatsız olarak bunları çeşitli oyunlarla kustu.. aslında kısmen da başarılı oldu bazıları içinde kaldı.. yinede bukalanlar kürt halkının üzerinde politik bir güç olmayı başaramadı..

bu bölüme son verirken şunu belirteyim..

1982 fkbdc girişimi dahil., hep süreci.,; kürt politik halk hareketinin türkiye solu ile ortaklaşma girişimleridir.. ama bir türlü başarı elde edilememiştir.. bunda kürt politik halk hareketinin ne kadar günahı vardır tartışılır ama., kendini başat ve "abi" gören türkiye solunun bu noktadaki günahları da dikkate alınmalıdır.. çünkü bu ortaklaşmaya asla niyetleri olmadı diyen ve bunu çok iyi görmüş yaşamış biriyim..

kürt politik halk hareketi sürekli ortaklaşma zeminleri aramıştır.. buna., en müsait ve olması gereken türkiye solu yanıt vermemiştir.. seçimlerle sınırlı olanlar dışında., politik temel-kalıcı ilkelerle oluşan bir ortaklaşma süreci hiç yaratılmamıştır.. aslında türkiye solundan böyle bir adım hiç atılmamıştır.. çünkü., varlığının başından beri kürtler bir istepnedir.. ve kendilerine katılmaları gerekir.. eşit özne olarak var olamazlar mantığı hiç değişmemiştir.. asıl politik neden budur.. buna bir de sistem manüple ve amaçlarına dolaylı-direk alet olmalarını da eklemek gerekir..

türkiye solunun tek ittifak arayışı daima chp ile olmuştur..

çünkü., chp onlar için.; küçük burjuvanın devrimci kanadını içinde taşıyan bir politik zemin..
çünkü., chp onlar için.; burjuva modernite devrimini yapan politik kesimi içinde taşıyan politik zemin

kürtler ise.; kimilerine göre sadece kitle gücü olmaktan öte işlevsellik taşımayan., bir kesim..
kimilerine göre burjuva devriminin önünde sürekli pürüz çıkartan bir kesim..

günümüze gelince.., işte bu yaşanmışlıkların realiteleri ve gerçeklikleri ve bu mantaliteler temelinde., olacaklar da bunların dışında gelişmeyecektir.. bunu çözümleyip., kıran süreci değiştirebilir.. elbette kendini de..
 
Son düzenleme:
#3
chp de neler oluyor konusuna dönersek..;

önceki yazımda aslolan chp nin bu süreçte hangi kılığa hangi amaçla girecek noktasıdır demiştim..

1950lerden sonra., "yüzünü" sola dönen!! chp., sol içindeki kabül ve bu anlamda kitle yakalama gücünün en üst noktasını ecevit üzerinden., 1973-77 süreci ile yakaladı.. ve bu süreçte sola dönük yüzü ve argümanları sol kadar keskindi.. aynı ecevit 1999 da tersi olarak sosyal-faşist duruş ile birinci parti olmuştu.. bu dr jeykl ve mr hyde hallerini anlamak için döneme ve özelliklerine bakmak gerekir..

1973-77 yılları solun yükseldiği ve kürt politik hareketlerin de solun peşine takılı olduğu yıllardı.. devlet politika banalığı chp bu temelde sol argümanları öne çıkartarak kitleleri ve solu kendi eteği altına aldı..
1990 sonrası ise., kürt politik halk hareketinin kitlesel politize olduğu ve türkiye solu ile ittifak aradığı çetin yıllardı.. bu seferde devletin bu politika partisi çeşitli varyanslar denedi..

sodep-shp sürecinde içinden ecevit dsp yi ulusalcı-faşist zemin olarak ayırdı.. yine sıkışan sisteme destek amaçlı 93-96 sürecine müdahil olduğunda., baykalı sol muhalefet(chp) olarak., "sol" kulvarda bıraktı..

93-96 sürecini yenik ve darmadağınık olarak bitiren!! sistem., 53. hükümet olan erbakan-çiller hükümetini postmodern darbe ile yıktıktan sonra 56. hükümete kadar dikiş tutturamadı.. 56. hükümetde., ne ilginçtirki % 14.6 lık bir oya sahip 4. parti olan ecevit-dsp ye düştü..
ve yine ilginçtir ki., uluslarrası güçler tarafından., bu azınlığın azınlığı ecevit hükümetine ve t.c.ye destek amaçlı 15 şubat komplosu ile kürt halkının önderi teslim edildi..
bu hızla seçimlere giden ecevit yine umduğunu bulamadı.. çünkü sistem ciddi olarak sarsılmıştı..
99 seçimleri türkiyenin toplumsal olarak., faşizme ciddi olarak kaydığı bir dönemdi.. sosyal-faşist argümanlarla dsp-ecevit., faşist argümanlarla da mhp ilk iki parti olurken., diğerleri ciddi derecede oy kaybetmişlerdi..

57. hükümet bu anlamda son adımdı.. ve yine bu anlamda ., devlet politika bakanlığının iki temel partisi ecevit-bahçeli koalisyonunu yaptı. yanlarına yeterli sayıyı tamamlasın diye de., avrupacı mesut yılmaz eklendi.

Milletimiz, bu tercihi ile, siyasi hayatımıza istikrarsızlık, çatışma ve kutuplaşma yerine, hoşgörü, uzlaşma ve işbirliği ortamının hakim olarak ülke sorunlarına istikrar içinde çözüm üretilmesini arzuladığını göstermiştir. Bu anlayıştan yola çıkan Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi, 57. Cumhuriyet Hükümeti’ni oluşturmak suretiyle, ülke sorunlarına çözüm üretme görev ve sorumluluğunu birlikte üstlenerek bir ‘uzlaşma ve atılım hükümeti’ olarak çalışmaya karar vermişlerdir (koalisyon protokolünden alıntı)

bilindiği gibi yine olmadı.. ben bu uzun anlatımı aslında başka bir zemin için yapmıştım.. ama bu anlattıklarımın içinde osmanlıdan süregelen iç erksel güçlerin çatışmaları da mevcuttur ama ayrı bir konudur..

bu süreçlerde., chp, yüzü sola dönük!! toplumsal tabanın ve de türkiye solunun büyük kısmının sosyal-şöven ve sosyal-faşist zeminlere yerleştiğini gördüğünden., artık. sola dönük argümanlar yerine., devletçi-ulusalcı faşist argümanları öne çıkarttı.. ve bu sefer., türkiye solu "yüzünü" şövenizme dönmeye başladı...

12 eylül ile geçmiş tüm süreci düzleyip., yeni sürece uygun politik düzenleme yapamayan sistem., bu fırsatı akp süreci ile yakalamaya çalıştı.. çünkü., artık., "ne mutlu türk"lük işlemez haldeydi.. kitlesel faşizmi zorladıkça direnen kürt özgürleşmesi karşısında ortaya çıkacak bölünmüş toplumsal yapı iç savaş tehlikesini ne bu sistem ne de bölge küresel konsepti omuzlayabilirdi..
her derde deva aspirin olabilecek ılımlı islam politik toplumsal taban gücü devreye sokuldu..
ama süreç içinde bu da yetmedi., akp giderek., geçmiş faşist partilere benzemeye başladı.. bu kaçınılmazdı.. bir dönem elinde tuttuğu kürdistan halk tabanının kalanlarını da kaybetmişti.. kısaca., sistem tüm muharebeleri kaybetmişti..

ister akp ile ister başkaları ile bu işleyiş daha fazla gidemez.. süreç hızla toplumsal iç savaş zemininde bölünmeye ilerler.. böyle bir ortamda ne kadar zaaflı olsa da sol kendini bulur.. yada kendi içinde bir netleşme yaşar., ve türkiye solu ilk defa sol olarak ortaya çıkabilir.. işin birde bölgesel dengelerin sarsılması riski de vardır..

kısaca., chp'deki değişimler., bu anlamda bir yön kazanacaktır.. elbette bunun yanısıra., osmanlıdan beri süregelen iç erksel çatışmaların ve işletilen tasfiyelere direnişlerin de buna etkisi olacaktır..
chp'de neler oluyor derken işin bu yanını da hesaba katmak gerekğir.. ama ben yinde bunu başat olarak görmüyor., asıl nedenin türkiye solunu ve bazı kürtleri de içine alacak bir politik zemin yaratılması süreci olarak görüyorum..

yazıma bunu açımlayarak devam edeceğim..
 
#4
yazı başlığından sürekli "sapan" noktalara değiniyorum gibi izlenim olabilir.ki., aslında izlenimde değil. aleni oluyor.. ama bunları yapmak zorunda olduğumu düşünüyorum.. çünkü., gerek tarihsel bilgi ve tanımlamalar-tespitler noktasında gerek ise., konu olan chp ve sol noktasında türkiye solundan çok farklı yerden baktığımın farkındayım.. bu yüzden araya bazı açıklamaları sokuyorum.. bu tarza şimdilik kaydı ile ara vereceğim., sorular ve polemikler üzerinden gerekirse değineceğim..

herkesin mutabık olduğu bir realite var.. kürt "sorunu".. çözümsüzlük değil., öyle böyle bir "çözüm" zorunluluğu aşamasına geldi.. yani çözümsüzlüğü daha fazla uzatabilmenin olanağı kalmadı.. bu "kış" bitimi ile birlikte ciddi çatışmaların yaşanacağı bir gerçek.. diğer bir gerçeklik ise., bu çatışmaların kaçınılmaz olarak kent merkezlerine yansıyacağı ve toplumsal çatışmalara yol açabileceğidir..
işte burada bir denetim mekanizması gereklidir.. sistem bu denetim mekanizması noktasında netlik kazanmadan böylesi bir sürece dalamaz.. daha doğrusu sonuçlarının nereye kayacağı belli olmayan süreçlerin başlamasını istemez..

kürt "sorunu".. türkiyenin sorunu değil., bölgenin ve dolayısı ile küresel bir sorun halindedir.. ve bu "sorun"un en önemli denetim araçlarında biri de t.c. sistemidir.. bu sistem kendi iç düzenlemesinde rahat olmalı ki., süreci bir iç savaş süreci tehlikesine rağmen çatışmalı zemine sokabilsin..

konumuz olan chp de yaşananlar da bu düzenlemenin gereklikleri noktasındaki sıkıntılar ile bağlantılıdır..

1- cumhuriyetle birlikte işletilen bir paradıgma terk ediliyor.. ama bu köklü bir terk ediş değil., bir revizyon şeklindedir.. daha doğrusu bu paradıgmanın yarattığı güçlerin erksel alandaki varlığının düzenlenmesi sorunudur.. işte bu nedenle., chp.; erksel alanın politik yapılanışı olarak bir düzenleme-değişim sancısı yaşıyor..
* eski erksel güçler chp üzerinden var olmaya çalışıyor.. mhp tabanı sağ anlayıştan., ulusalcı sol anlayışa kadar her alana el atmaları bu nedenledir..
* yeni sürece adapte olacak olanlar ise kendilerine bir toplumsal taban yaratmak zorundadır.. ama daha önce., chp üzerindeki hakimiyetlerini de netleştirmek zorundadırlar.. toplumsal politik alan abakıldığında taban olabilecek dinamikler veya zeminler çoktan kapılmış ve mevzilenmeler yaşanmış., liberaller uygun değil., kürtler uygun ama onlar kendi politik mevzilerinde üzerine oturulacak bir dinamik değil.. ayrıca., chp deki bu değişimin., bir amacı da., bu dinamiği sınırlamak., ve türkiye solu ile buluşmasını sınırlamak..

benim izlenimlerime göre.; önder-sav ekibi., eski erksel yapının uzantıları ve kesin kaybedecek olanlardır.. ama kaybedersek., herşeyi yakar gideriz diyorlar.. baykal ekibi ise.; prağmatistlerdir.. onlara yer ve güvence verildiğinde kazanacak tarafa eğilirler.. kılıçtaroğlu üzerinden yeni chp şekillendirilmek isteniyor.. ve destek güç olarak da türkiye solundan malzeme bekleniyor..

sonuç olarak., öngörülerim.;

1- sav ekibi bir şekilde tasfiye olacak ama bu tasfiyeden az hasarla nasıl çıkılır hesapları yapılıyor.. bunu da baykal üzerinden yapmak isterler ama baykal ile yürümek buzda "sakat" birine dayanıp yürümek gibidir. her an seni "yuvarlayacak" hamleler yapabilir.. baykalı gürsel tekin ile dengelemek isteseler de gürsel tekin baykalın bir başka şeklidir..
bu iki kurltay sonrası bu durumlar netleşecektir..

2- chp değişim sürecine kendini türkiye soluna açarak yola çıkabilirdi çünkü yeni süreçte özellikle türkiye solunun ana gövdesiyle ilişkilenmelidir.. yoksa kürt politik hareketi ile ilişkilenmeleri engelleyemez.. değişimin bir amacı da buydu.. bu noktada da., buna karşın neden sola açılıp(yüzünü sola dönüp) yola çıkmadı., sorusunun yanıtlanması gerekir..
yazımın amaçlarından biri de buydu ama., buna yanıt aramadan önce öngörümü sunayım..
iki kurultay sonrası., kılıçtaroğlu partiyi bütün olarak tutabilir ise., yani., ayrılmaların tabana yaygın yansımasını engelleyebilirse ve ortaya ayakta kalabilecek bir parti çıkmasını da engelleyebilirse., tasfiyeyi başlatmasa da özellikle sav ekibinin yani eski erksel yapının ulusalcılarının yaşam olanaklarını yok ederek ayrılmalarını sağlayabilir..
kurultay sonrası bu ışık görülmez ise., (buraya virgül koyup., bunu da ayrıca açıklayacağım)

geleyim soruma ve yanıtına..

kılıçtaroğlu(kişiyi değil ekibi ve amacı kasdediyorum) chp başına geçtiğinde., sürecinin bir bölümünü tamamlayıp da lider olamadı.. kendisine emanetçi olarak bakıldı.. baykal tasfiyesi olarak görüldü ama bunu yapan sav-gürsel ekibi aslında daha derin bir sürecin başlatıldığını sonradan fark ettiler.. ve bu anlamda gard aldılar.. kılıçtaroğlu üzerinden yaratılmak istenen bir politik ekip oluşmasını tabandan ve parti aristokrasisi içinden engellediler..
süreç de uzadı karmaşıklaştı..

referandum ve seçimler aslında türkiye solu ile ilişkilenmenin aralık kapıları idi.. ama bu kapının eşiğinde bekleyen türkiye solunun bazı kesimleri., öncelikle içerdeki "aile!! kavgası" arasında helak olacaklarını gördüler ve çekince koydular.. zaten., chp içindeki bunları kabül!! edecek ekip de iç çatışma ile iştigal ederken bu sol ile ilişkilenemezdi..
ortalık temizlendikten sonra işletilecek süreci o aşamada başlatamazlardı..
hem içersi allak bullak olurdu hem de gelecek olan "sol"., böylesi bir ortama abdestsiz daldığı için sol alanda dışlanır ve hatta kendi tabanından da tepki görürlerdi..
bu karmaşa içersinde yine de "görevlerini" yaptılar.. referandumda hayır çizgisine daldılar ve bunu boykot eleştirisi üzerinden yaptılar.. yetmez ama evetçileri eleştirirken de cumhuriyetçi-ulusalcı-devletçi argümanlara sarıldılar.. seçimlerde ise., ödp., bizzat kendi "teknik hatası" ile giremeyince oylarımız chp ye demeden dediler.. tkp ise., 500.00 kişi ararken evdeki bulgurdan da olmadı zaten kendisi cumhuriyetçi-laik söylemlerle bulgurunu paketleyip chp ye sundu.. birde utanmadan biz kendimizi eleştirmeyi biliriz ayakları yaptılar.. kendi üyelerinin bile oy vermediği bir seçim süreci anlamlıdır.. oysa aynı üyeler yine tkp üyesi demekki "satış"lar bilinçli yapılmış.. hata falan değil..
radikal sol zaten taban olarak chp de konuşlanmadan rahatsız değil., 1 mayıslarda ve ulusalcı kampanyalarda ve bedava ulusalcı konserlerde bu taban gelsin yeter modundalar..

bunları şunun içinde anlattım.. aslında türkiye solu da chp değişimine eklemlenmeye tam hazırlanmış değildir.. halen taban kodlamaları bitmiş değildir..
chp deki değişimbitip de "yüzünü" sola döndüğünde karaoğlan gibi bir süreç içersinde bunu yapabilirler..

bir sonraki yazımda.,
chp deki bu değişim sürecinin yönü belli.. bu yöne yol alma süreci dolaylı desteklenmeli mi? yada bu süreçte chp zorlanıp olumlu bir mevzi elde edilebilinir mi? bu anlamda türkiye solunun belirli kesimlerinin chp ile ilişkilenmesine ketum ve katı karşı çıkmak-yada çıkmamak noktasında ne? denilebilinir.. benzeri sorulara yanıtlar arayacağım..
 
#5
chp deki bu değişim sürecinin yönü belli.. bu yöne yol alma süreci dolaylı desteklenmeli mi? yada bu süreçte chp zorlanıp olumlu bir mevzi elde edilebilinir mi? bu anlamda türkiye solunun belirli kesimlerinin chp ile ilişkilenmesine ketum ve katı karşı çıkmak-yada çıkmamak noktasında ne? denilebilinir..

chp deki bu değişim sürecinin yönü ve içeriği belli.
öncelikle bu tespitimi açıklamalı ve ispatlamalıyım.. çünkü diğer sorular bu temelde yanıt bulabilecektir.

müdafai hukuk oluşumları üzerine oturulup ama içeriği boşaltılıp yaratılan chp başından beri bir devlet ve partisi idi. 1950lere kadar bu tarzda ilerleyen parti, aynı zamanda devlet idi.. il-ilçelerdeki mülki amirler., yani devlet temsilcileri aynı zamanda parti il-ilçe başkanları idi.. yani halka karşı devleti vali olarak temsil ederken., devlete karşı da halkı il-ilçe başkanı olarak temsil ediyordu..
böylesi bir misyon ve karakterde "büyümüş-yetişmiş" bir politik yapıyı düşünün ve bunu içselleştirmiş bir tabanı düşünün..

1966ya gelindiğinde., partide köklü değişiklikler olduğu chp nin "halkçı"laştığı söylendi.. osmanlı aristokrasisi alt ricaline dahil bir aileden gelen ecevit ile "halklaş"tığı düşünüldü.. buna ek olarak "sol"laştığı da düşünüldü.. tüm bunlar düşüncede kalmadı bilinçlere kodlandı., ve türkiye solunun tkp den gelen kanadının dışında bu zeminden gelen bir de solu oldu..

tkp kanalı ve chp ortanın solundan gelen kanal melezi radikal bir sol kanal da bu arada oluştu.. ama kökleri her zaman chp., devletçi formasyonunda kalırken., ideolojileri de tkp nin bozuk ml çizgisinden oluştu..
kısaca., türkiye solu başlangıcı nasıl i.terakki içinden çıkma ve bolşevik soslu ise., türkiye solu da bu geleneğin bir devamı olarak chp içinden çıkma ve tkp sosludur.. ama radikal kanadı buna evrensel başkaca soslar eklemiştir..

bunları şunun için açıkladım.. chp bu süreçte nereye evrilir ise evrilsin daima devletin bekaası temelinde bir değişim yaşayacaktır.. bu.., totaliter bir tarzı seçmek yada demokratik bir tarzı seçmek şeklinde "ihtimal" anlamında bizi düşündürebilir ama bunun tercih yönü yine devletin bekası temelinde chp ye biçilen misyon anlamında olacaktır.. "birilerininin" yada "bizlerin" ve ya sizlerin beklentileri hatta chp içindeki "birilerinin" de beklentileri ve istemleri değil.. öncelikle bunda net olmak gerekir..

sistemin., toplum üzerindeki denetimi halen akp eli ile sürdürülebiliniyor ise., chp ye bu anlamda bir misyon biçen de yok demektir. chp de devletin konsepti dışına çıkmayacağına göre., bu "değişim" yönünü belirleyen ne olabiliri bir başka zeminde aramalıyız diyorum..

önümüzdeki sürecin asli unsurlarından biri kürt "sorunu" doğru ifade ile kürt politik halk özgürleşme mücadelesi ve yapılanışı.. türkiyenin bölgedeki konumlanışı anlamında köklü bir değişikliğin olacağını sanmıyorum.. yani iddia edildiği gibi., türkiye bölgede vurucu güç olarak oraya-buraya askeri müdahalede bulunsun diyen yok.. ama tehdit unsuru olarak zaten hep var..
bunu da şununla ispatlıyorum.. türkiyenin herhangi bir askeri operasyonunda., bölge dengeleri değişir ve bu değişimin içinden kürt özgürlük hareketi güçlenip çıkar.. iki körfez savaşı ve ırak müdahalesi bunu ispatlamıştır..

kısaca.;
chp'de yaşatılacak değişimin nedenleri bence türkiye solu üzerinden kürt "sorunu"na müdahale için olacaktır..
aynı zamanda., chp de konuşlanmış eski erksel yapılanışların(devletçi-ulusalcı) politik en güçlü zemini temizlenecektir.

son zamanlarda chp kurmayları., avrupa devlet sosyalist!!leri ve sosyal demokratları ile münasebet içindeler.. buda gösteriyor ki., chp sosyal-demokrat bir karakteri türkiyedeki üzerine oturacağı dinamiklere göre şekillendirirken içindeki katı ulusalcı-devletçi zeminleri de temizleyecektir..
bu olumlu bir gelişme!! olarak görülebilinir.. görülmelidir de., ama içeriğindeki devlet de görülmelidir..

chp.; bu şekilsel değişimi yaparken nerelere dayanabilir nerelerden nasıl bir tarz ile güç alabilir ve ilişkilenebilir.. ve en önemlisi nerelere muhalif olabilir..
bu sorular da yanıtlanmalıdır..
 
#6
chp sosyal-demokrat bir karakteri türkiyedeki üzerine oturacağı dinamiklere göre şekillendirirken içindeki katı ulusalcı-devletçi zeminleri de temizleyecektir..
.......

chp.; bu şekilsel değişimi yaparken nerelere? dayanabilir nerelerden? nasıl? bir tarz ile güç alabilir ve ilişkilenebilir.. ve en önemlisi nerelere? muhalif olabilir..


türkiyeyi değişime zorlayan.., kendi içsel nesnel koşulları ve dinamikleri ve bunun üzerinden türkiyeye bir konsept çizen uluslararası güçlerdir.
yine iddia edildiği gibi., emperyalizm!! türkiye ham yapacak gibi bir şey yoktur.. hiç bir güç elinin altındaki malı bozmaz-deforme etmez.. bu iddianın absürtlüğü türkiyeyi küresel sistem dışında kalan yada kalmaya çabalayan bir formatta görmektir.
bu anlamda., küresel güçler., konseptini emperyalist konsept olarak görmek doğrudur ama bunu türkiyeden ayırıp sunmak ahmaklıktır..

emperyalist konsept., devlet(türkiye) üzerinde işletilmiyor., bu devlet denetimindeki toplum-lar üzerinde işletiliyor.. devlet burada emperyalizmin temsilcisi., hatta ta kendisidir.. bu anlamda., değişimler devlet üzerinde görünse de aslında devlet ile karşıt olan toplumsal yapı ve dinamiklerine karşıdır..
emperyalizme karşı olmak amaçlı bu devleti savunmak absürt bir mantıktır..
ırak.; ırak-devleti küresel konsepte karşı bir nitelikte olduğu için işgal edilmedi., sistemsel değişimi becerme niteliği ve isteği olmayan bir iktidar var olduğu ve inatla kalmak istediği için müdahale edildi..
ve böylece başkaca devletlerdeki iktidarlara da örnek teşkil etti..

emperyalizme direnmeye niyeti olsa idi saddam ırak devleti!! öncelikle., kürtleri ve şiaları yanına almaya çalışırdı.. ezmeye değil..
humeyni iktidarı "devrimi"ni kitleler yapmadı.. onlar., sadece teşebbüs ediyordu.. ama işi tamamlayan iran ordusunun humeyninin arkasında durmasıdır.. bu gerçekliği atlamak iran ile ilgili tüm analiz-tespitleri boşa çıkartır.. ordu humeyni arkasında durmasaydı., askeri olarak en güçlü olan halkın mücahitleri ve halkın fedaileri etkin olurdu..
yine., bunları chp değişim içeriğine katkı amaçlı anlatıyorum..

sonuç olarak., chp'de bir değişim olacaksa., ki., mutlaka olacak.. bunu belirleyecek olan küresel konseptin içeriği ve chp ye yükleyeceği misyondur..
işte bu misyonun bir ayağı türkiye soluna şekil vermektir.

chp değişim sürecinin., türkiye solu üzerindeki işlevselliği noktasında., ikili bir ayağı olduğunu düşünüyorum..

1- türkiye solundaki devletçi-ulusalcı karakteri bozmadan ama eski erksel yapıya destek olacak tarzda(perinçek çizgisi gibi) işlevselliğe girmesini de engelleyerek., devletçi-ulusalcı ama türkiyenin denetimli değişimine engel olmayacak bir tarzda kalmasını sağlamak..

2- türkiye solunda., sol olmasından kaynaklı var olan değerlerinden dolayı kürt politik halk direnişi ile eklemlenmesini engellemek.. ve bu eklemlenme eğilimlerinden dolayıda., türkiyede gerçekten bir sol dinamik yaratacak teorik-pratik köklü değişimleri yaratma gücünü örselemek..

her toplumsal politik hareket illaki bir toplumsal tabana sahip olmak zorundadır. politik güçlerin üzerinde yükseleceği toplumsal taban ne kadar azaltılır ise., ne kadar çürütülür ise., toplumsal politik hareketler de o kadar örselenir..

chp değişimin türkiye solu üzerine biçilen misyonu budur.. aslında yeni bir şey de değildir.. yıllarca işletilenin revizyondan geçirilip., sürece uygun yenidenişletilmesidir.
chp eskiden bu sürecini tkp ve varyansı üzerinde işletirken., radikal kesimleri ise dayandıkları toplumsal taban üzerinden örseliyordu..
12 eylül sonrasında çok şey değişti.. çok farklı "özel" dönemler yaşandı.. klasik işleyen tarz da örselendi.. türkiye solu da değişti.. klasik "ilişkiler"in politik belirli ilke ve zeminlerde olması gerekiyor., chp de bu formata uygun bir pozisyon almak zorundadır..

bu gelişmelere türkiye solu'ndan nasıl? bakılıyor..
 
#7
bu bölümde., türkiye solundan örgütler ve örnekler üzerinde bir açıklama yapmayacağım.. genel zeminler olarak ele alacağım.. daha öncede belirtmiştim.. "sorun" olarak gördüğüm "şey" türkiye solunun chp ile ilişkilenmeleri değildir.. hatta oy vermeleri de değildir.. bunlar sonuçlardır.. ben nedenler üzerinde yoğunlaşmayı doğru buluyorum.. asıl "sorun" olan "şey"ler burada saklıdır.. politik sürece ve toplumsal tabana nasıl yansıdığı önemlidir..

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na "Demokrat olmadığı için, solcu olmadığı için, sosyal demokrat görmediğim için" karşı olduğunu söyledi.
http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1328532228&day=06&month=02&year=2012
örneğin bu bir tespittir.. hemde chp içinden bir tespittir.. olabilir ama bunu söyleyen ne kadar solcu ona bakmak gerekir yada bu "solcu şahsın" solculuğu ne menem bir şeydir buna bakmak gerekir..

"Ben Kılıçdaroğlu'na karşı mücadele ediyorum, edeceğim. Bu parti sol oluncaya, Atatürk'e, altı oka sahip çıkıncıya kadar, gerçek CHP'ye dönüştürülünceye kadar mücadelemi sürdüreceğim.
demekki solculuk.; atatürkçü olmak ve altı oka sahip çıkmak imiş.. gerçek chp dediği de merak konusu.. hangi chp gerçek..!!!
1923-50 arasındaki totaliter tek tipçi ve faşizm hayranı chp mi?
1950- sonrası ortanın solundan sola doğru "kıvrılan" ecevit chp'si mi?
1980 sonrası bir sağa bir sola dalga bayrağım yapan chp mi?

hangisi olursa olsun.. atatürkcülük ve altıok meselesi sol ile ne? kadar kan bağına sahip???
ama ne yazık ki sahip..
işte türkiye solu da bu chp'lerden birini "seçiyor"., seçtiğini de., kendine göre "algılayıp" bağ kuruyor ama bazı bağlar özsel olarak hep var..

bazı sol!! çevrelerin., cumhuriyet değerleri laiklik söylemlerine ve de 10 kasım anmalarına bakarsak., hangi chp ile ilişkilenecekleri "malum"
bazı sol! çevrelerin., vatanseverliğine bakılınca da "malum"..

başta belirtiğim gibi., chp ile ilişkilenme "sorun" değil., chp de işlenen ve sistem konseptine de uyan hangi zeminlerde ilişkileniliyor bu önemlidir..

aslında.; önder sav çizgisi ile isa gök çizgisi farklı değildir.. kılıçtaroğlu gürsel tekin çizgisi de farklı değildir.. çatışma ve ayrışma çok farklı nedenlere bağlıdır.. ayrışmalar ideolojik değil., önümüzdeki sürecin konseptine uyma-uymama noktasındadır..

önder sav çizgisine bakıldığında., sistemin eski tarzı tasfiyesine karşı bir duruşu olduğu kesin..
kılıçtaroğlu üzerinden oluşacak olan ekip ise., bu tasfiyeye karşı değil
diğerleri ise kişisel var olma-olmama noktasında duruş belirleyenlerdir..

bu anlamda önder sav çizgisi kaybedecek olandır.. kılıçtaroğlu çizgisi ise kazanacak olan.. ama bu zafer bir pirus zaferi de olabilir..

Bu mücadelenin asla başka kimlikle alakası yoktur. Hiç kimse başka kimlikler üzerinden Kılıçdaroğlu'nu korumaya kalkmasın. Kendi örgütlerini bu türden siyasi işlere alet etmesinler. CHP kırılmaya götürülüyor. Bense CHP'yi toparlamaya, cephe partisi yapmaya, gücünü artırmaya çalışıyorum."
bu vatandaş yaşanan ortamdan kendine ekmek arayanlardan., parti dağılacak ama ben olabildiğince bütün tutabilirim diyor başkan olamasam da önemli bir yer arıyor.. bu kişisel bir tarz.. ama bir realite üzerinde işletiliyor.. chp parçalanabilir.. türkiye solunun bazı çevreleri de bu parçalanma üzerinden ekmek yeme ile parçalanmaz ise nasıl bir ilişkilenme üzerinden arayış içinde. ama genelde kılıçtaroğlu ekibine yakın duruyorlar..

çünkü ortak olacakları bazı misyonlar var..

öncelikle.,
yükselen ve etki gücü her alanda artan kürt politik halk hareketi ile ortaklaşmaların önüne geçmek.. için bir çekim alanı oluşturmak

önümüzdeki süreçlerde kaybettikleri ve halen kan kaybı yaşadıkları kitle bazında ve sürecin politik bir öznesi olabilme noktalarında chp ye gereksinimleri var..

tıpkı geçmiş "güzel" günlerde olduğu gibi., kitleleri "teorik"kendi dükkanlarında tutarken chp'nin oy tabanı olmaları formatı devam etmelidir.. bu "tür" ilişki iki anlamda yararlıdır.. devlet-vatan-cumhuriyet şövenizmini chp üzerinden işletirken., sınıf-sosyalizm hamasetini de dükkanlarından işletebilirler..

süreç çok farklı da sonuçlanabilir.. chp ciddi yarılma-lar yaşayabilir.., bu seferde., bir "çatı" partisi gündeme gelebilir.. chp ml kesimi ile ortak bir "çatı" partisi oluşabilir.. adı sosyalist merkez ve %48 lik sol potansiyel olabilir..

böylesi "belirli ama belirsiz" bir süreç türkiye solunun bu kesimlerinin de işine gelmektedir.. kendi tabanlarına yönelik kodlamaları işleyebilecek ve var olan., halkların demokratik toplumsal muhalefet oluşumuna katılmayı erteleyebilecekler ve hamasi arayı açıcı eleştiriler yapmak zorunda da kalmayacaklardır..

bunlar benim algılarım ve olasılıklar üzerinden öngörülerimdir..

türkiye solunun bu kesimi kesin olarak şu noktalarda nettir..
kürtlerden olabildiğince uzak durulacak "hakları" savunulacak! ama ortaklaşılmayacak.. kendi ulusal kulvarlarında., kendileri ile kalsınlar formatı işletilecek..
demokratikleşme!! savunulacak ama cumhuriyetin temel değerleri yani ulus-devlet değerleri de savunulacak korunacak.. bu yapılırken chp formatı dolaylı desteklenirken., soldan argümanlarla açık destek yapılacak..

kürt özgürlük mücadelesinin türkiye vatanının temel yapısını ve değerlerini bozduğu., dolaylı ve fırsat yakalandıkça açık işlenecek..

çok değil.., bir-iki ay sonra bu süreç netleşme aşamasına girecektir.. ama perşembeyi çarşambadan görmek olasıdır.. akp karşısındaki bu yoğun!! şiddetli muhalefet içinde aynı yoğun şiddette bir barış zorlaması var mı?? varsa belirtin bende türkiye solunun., özellikle bu kesimleri ile ilgili ithamlarımı gözden geçireyim..

öünümüzdeki sürecin şiddetli bir savaşa gebe olduğunu sağır sultan bile dilsizlere bağırttırıyorken.., bu noktada sosyalist bir duruş., sosyalist bir sorumluluk hak getire..

yarın.., şiddetin ortalığı sardığı koşullarda o eylem olur mu bu yapılırmı diyecek olanların yüzüne şimdiden tüküreyim.. ve bu demeden önce görevlerini yaptın mı? da konuşuyorsun sözlerimi şimdiden ekleyeyim..
 
#8
"birgün" den., umudumuz chp kodlamaları

birgün çizgisi., sistemli bir şekilde., devletçi ulusalcılık kanalında ilerlerken kitlesini de chp ye yönlendirmeye devam diyor..

türkiye solu içinden geniş bir çatı oluşturarak., umud yaratan ve bu yapılaşmayı da., kürt özgürlük mücadelesi ile ortaklaştırma sürecine sokmaya başlayan bsp sürecine hançer gibi dalıp dağıtan tasfiyeci dy kurmayları., ödp ile devletçi ulusalcı bir çizgi yaratıp., kürt özgürlük mücadelesinden uzak duran bir sol "mevzi" yaratmaya çalıştı..

kendi karakterindeki diğerlerini mülkiyetine geçirme isteği ve aynı şekilde kendi dükkanlarının başında olarak bu "mevzide" bulunma hastalığı ve toplumsal mücadele sürecinin kaçınılamaz çözümleme gücü bir araya gelince., ödp operasyonu da çöktü..

ödp hızla daraldı ve en azından elinde kalan ile bir "mevzi" yaratmak istedi.. aslının olduğu yerde "çakma"larının iş yapmayacağı gerçekliği ödp kurmaylarını yeni arayışlar içine soktu.. bunlardan biri de., "sosyalistlerin merkezini" yaratma idi.. ortada bu kadar "merkez" varken bununda olanaksız olduğu görüldü..

sonunda., ödp kurmayları., klasik türkiye solu formatına uygun olarak kendilerine sistem içinde bir sol!! liman aradılar.. bu liman da her zamanki gibi., chp "marinası"dır.. enver aysever transferi ile., şu anda chp içinde temsili bir koltuk peşindeler.. bir yanda., ödp kurum olarak var olacak ama bu kurumun patenti altındaki kitlesi chp ye çalışacak..

bu "yöntem"., yıllardan beri klasik tkp tarzıdır.. sonunda tkp yi eritmiştir.. bunları bilmez değiller ama "çaresizliğin çaresi" olarak bu klasik tarza girmeyi gerekli görmüşler diyeyim..

enver aysever. birgün de bir yazı dizisi sunuyor..
Kurultay sürecinde CHP(1 ve 2)

http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1239182825&news_code=1329991839&year=2012&month=02&day=23

http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1239182825&news_code=1330084126&year=2012&month=02&day=24

okumanızı tavsiye ederim.. ve birgün okuyucularına da soruyorum.. bu yazılara ne diyorsunuz!!!

Beğenelim beğenmeyelim CHP önemli bir siyasal kurum. Tarihi eskilere dayanıyor

chp nin önemli olduğu zamanında tartışılmazdı ama şimdi tartışılır.. yine tarihi olduğu ve devletin kurucu partisi olduğu da bilinen bir şey.. ama bu durumları onu beğenip-beğenmeme tartışmalarında etkili değildir..
neden beğendiğin yada neden beğenmediğin önemlidir..

gerekçelere bakıp da neden beğenmemiz gerektiği kodlamalarını görelim..
1-Türkiye’nin meclise yansımış en büyük örgütlü muhalefeti CHP
bu ya ahmak birinin tespiti yada., siyaseten çıkarcı birinin tespitidir..
chp nin muhalefet partisi olması tartışılır.. ayrıca neye muhalefet bu da tartışılır..

dp ortaya çıktığında da bu deniliyordu.. ama dp kurucuları içinden bir grup çıktı ve dp., muavazana(anlaşmalı muhalefet yani dolaylı destek) partisi dedi..
örgütlülük ise vardı.. kitle-kadro vardı.. ama yinede bu tespitten kaçamadı..

Siyasal İslam korkusu, laiklik kaygısı, yaşam biçimine yönelik tehditler, öteden beri kaba bir ayrım doğuruyor. Bu yüzden CHP geniş bir kitlenin sığınağı olarak algılanıyor.
buna algılama denilmez., algılatma denir.. ve bunun en büyük peçete tutucusu da türkiye soludur..

başka arayışlara giren sosyal demokrat kişiler, CHP varken o partilerin başarılı olamadığını gördüler ve geri döndüler. CHP’nin solculaşması dışında bir seçenek olmadığına inanıyorlar.
chp de sosyal demokratların olduğu zaten tartışmaya açıktır.. buna enver aysever de dahildir(hoş kendini fasulyadan sosyalist sanan biri)

burada şu cümle çok önemli..
CHP varken o partilerin başarılı olamadığını gördüler ve geri döndüler
kim hangi partiye yöneldi de o partinin başarılı olmadığını gördü ve geri chp ye döndü..
chp varken(başında sol muhalefet!! baykal vardı) shp daha etkindi hatta bir ara "destek" ile dsp başat oldu.. enver aysever ya siyasi ahmak yada yüzsüz bir yalancı..

CHP’nin solculaşması dışında bir seçenek olmadığına inanıyorlar.
işte buna gülünmez.. küfredilir..
süte yoğurt ol demekle yoğurt olmaz.. öncelikle süt tozu olmaması gerekir.. uygun ısıda olması gerekir.. içine katılan mayanında uygun olması gerekir ki yoğurt olsun.. oksa., ya bulamaç gibi bir şey olur ya ekşi olur yada daha süt kaynatılırken kesilir ekşimik olur..
öncelikle chp de sol bir damar var mı? bunu netkleştirmek gerekir..
aysever var diye yutturmaya çalışıyor.. süte değil suya maya çalalım diyor..

CHP kurucu parti olduğu için, tarihsel olarak türlü gruplarla çatışmış bir geçmişe sahip. Gündem değiştirmek isteyen iktidar, her fırsatta CHP’ye yüklenerek hem kutuplaşma yaratıyor, hem de hesabı görülmemiş bir sorun üzerinden güç tazeliyor.
ha şunu bileydin... kurucu parti diyen kurulanın da ne olduğunu bilerek konuşur., önerir.. yok sonradan değişti diyorsan., bu kuruculuk artık tarih olmuş demektir ki.. acaba böyle mi?


12 Eylül’ün en ağır yarasını alan kitle partisi CHP olmasına karşın, toplumsal bellek bunu anımsamıyor. Kürt sorununda ilerici adımlar atma çabası, darbe sonrası kadrolarının veto yemiş olması kitlelerce bilinmiyor.
8-Türlü yapısal sorunlara, ideolojik savrulmalara/zaaflara karşın okur, yazar oranı, entelektüel arayışı en yüksek olan parti CHP.

buradaki reklam anlatımlarının yalan yanları ayrıdır ben bu reklamın amacına yöneleceğim..

Ecevit 1977’de sosyal demokrat olma noktasında radikal ve ilerici adımlar atmış, sonucunda %40’ların üstüne çıkan bir parti doğurmuştu. Sürekli bu örnek üzerinden, avunarak çözümlemelerde bulunmak gerçekçi olmaz. Dünya değişti, denklem bozuldu ve saflar artık başka türlü oluşuyor. Ancak o örneğin anlamlı bir yanı var; sol değerler içselleşip, sahicileşirse ve günün koşullarıyla yeniden biçimlenirse, en azında saldırgan liberalizme karşı anlamlı bir direnç noktası oluşur.
görüldüğü gibi aleni gelin chp ye katılalım diyor..

üstelik katılalım dediği chp başındakinin hakkında var olan şu gerçekliği bilmesine karşın bunu diyor..

Neresinden baksanız sorunlu olan derin devlet, karanlık güçler, toplum mühendisleri birlikteliği, gün geldi bir infazla CHP başkanını koltuğundan indirdi.
iyi de., bu karanlık güçler indirdiği kişinin yerine kimi getirdi.. bu sözlerin anlamı şu an chp karanlık güçlerin elinde anlamına gelmez mi?
üstelik bu "operasyonu" .., Yepyeni bir süreç doğmuş, belki iktidar olma olanağı gelmişti. diye selamlamayı da biliyorsun.. ve utanmadan türkiye solunu sazan avcısı gibi chp ye çaırıyorsun..
sen karanlık güçlerin adamımısın..

birgün gazetesi uzun süredir bu.., derin devlet, karanlık güçler, toplum mühendisleri birlikteliği ile oluşan kılıçtaroğlu chp sinin reklamını yapmaktadır.. sözlerim gazeteye ve çizgisine değildir.. çünkü oblar karakterlerini oynuyor.. ya birgün okuyucuları.. hangi rolü kapmışlar.. yoksa figüranmıdırlar..










 
#9
L.doğan tılıç!dan chp "analizi" ve beklentisi

Arayış heyecan verir, ama…

http://www.birgun.net/politics_index.php?news_code=1330176057&year=2012&month=02&day=25

Solun bu ülkede nasıl serpilip gelişebileceğine dair bu köşede sık tekrarladığım bir düşüncem var. Solun bir kesimi bir diğerini yiyip bitirerek büyüyemez. Enerjiyi ve önceliği buna veren, yüzünü solun dışına dönmeyen çabalardan sol adına bir toplumsallaşma çıkmaz. Öncelikle, solun bütününün içinde soluk alıp gelişebileceği bir siyasal atmosferin yaratılması gerek. Bu nedenle, ben, yüzünü sola dönmüş ve gerçek anlamda sosyal demokrat bir çizgiye oturmuş CHP’nin gelişiminin, sosyalist sola da yarar sağlayacağını düşünürüm.
birgün kurmayı ve "eski" dy!li L.doğan tılıç.; arayış heyecan verir ama.. demiş.. buradaki heyecan chp den beklenti olsa gerek., arayış ise., chp nin "sol"da arayışı oluyor.. diğer bir değiş ile.; chp!nin solda arayışa girmesi doğan tılıç da heyecen yaratıyor..

klasik., dy opornist aruz vezni anlatımı..
önce kodlama yapıyor.. Öncelikle, solun bütününün içinde soluk alıp gelişebileceği bir siyasal atmosferin yaratılması gerek. içinde soluk alıp verebileceğin bir atmosfer nedir!! belli değil.. bir cephe mi? yoksa demokratik ortam mı? normalde.ü bu sözlerden demokratik ortam anlaşılır.. çünkü soluk alıp verme olanakları deniliyor.. birleşme değil., yine de cephe yada ortak parti olabilir diyelim.. ama adres neresi!!!! .. "kazara".., başka şey kodlanmasın diye.. hemen devam ediyor.. adres veriyor..
Bu nedenle, ben, yüzünü sola dönmüş ve gerçek anlamda sosyal demokrat bir çizgiye oturmuş CHP’nin gelişiminin, sosyalist sola da yarar sağlayacağını düşünürüm.
sen siyasi ahmaksın yada başka bir şeysin bu yüzden sen düşünürsün de bu düşünce ve sunuş tarzının mantalitesinin bir de adı vardır..

solun bütünü chp de nasıl soluk alıp gelişecek.. kendin pespaye biri olabilirsin ama geçmişe saygın olsun da sus bari.. 1974-77 arasında umudumuz ecevit ahmaklığından., solun chp den ağzı yandı aynı eşekliği bir daha yapmaz derdik ama bu ülkede eşek çok..!! olunca sırtına semer vuracak hevesli de çok oluyor..

bu semerciyi bir yana bırakalım.. şu.., "ama" üzerinde duralım..

şimdi bu ama üzerine duralım..
Çevremde ömrü boyunca CHP’den başka bir partiye oy vermemiş insanlar var. (bak buna inanırım çevresini de iyi bilirim :D )Bundan sonra da vermeyecekleri kesin. Onlara bakıyorum; ne Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa gelişiyle yaşadıkları heyecandan bir eser kalmış geriye, ne de kurultay, tüzük tartışmasına dair en ufak bir ilgileri var.
"ama"nın açılımı!! belli oldu.. "solun" chp den umudu kalmamış.. yazık.. çok da kahrolmuş.. demekki kendisi dahil "çevresindekiler" artık chp ye oy vermeyecekler.. bu "vatan-daş" ödp!li değilmiydi ona ne chp!den düşen umutlardan., altına ağ koysun dökülenleri avlasın bari..
birde., umutsuzluk dağları büyüyor demiyor mu!!! ne desem ki!! herkesi kendi sanıyor.. herkesi ve solu., açmış ağzını chp ye bakıyor sanıyor.. hoş haksız değil., sol için diyemem ama türkiye solu geneli için bu çok doğru..
Yeter ki, ne aradığınızı, nerede aradığınızı bilin. CHP, Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı sonrası doğan heyecana ilk darbeyi, milletvekili adayı tercihleriyle vurdu. Şoven milliyetçiliğin sularında kulaç atanlar, ulusalcılar, doğma büyüme sağcılar, yeminli piyasacılar, sol Kemalistler, Batı tipi sosyal demokratlar, sosyalizme sıcak bakanlar… Hepsine gel diyen bir CHP görüntüsü çıktı ortaya.
Keşke bu kurultay(lar) rotası belli bir arayışın işareti olsa artık! CHP sürekli kendisiyle didişen görüntüsünden kurtulsa. Yeni tüzükte “sol vurgusu” olacakmış! Vurgu tüzüklerde, salonlarda kalmasa! Hayatta karşılık bulsa; vatandaşın karşısına çıkarılan adaylar o vurguyla uyumlu olsa… Böylesi, CHP için de hayırlı olacaktır, memleket için de!
bu bölüme yorum yapmayacağım.. aşağıdaki cümlem yeter sanırım..
teyzemin bıyıkları olsa idi dayı derdim.. :D





Kötü olan bu işte… CHP gibi köklü bir parti, kurultay topluyor ve partiye yapışarak yaşayan bir kesim dışındakilerde en küçük bir heyecan uyandırmıyorsa, umutsuzluk dağları büyüyor demektir.
 
Üst