birgün gazetesi., sanırım.!! cumhuriyet ve 10 kasım "şerefine" "kemal"i tartışmaya açmış.. açmış ama., neo-sosyal faşistlerin baş imamı ile başlamış., tartışıyor mu? parlatıyor mu? belli değil!!
pekdemir., klasik kodlamalarla başlamış..
Gazeteler yakın zamana dek siyah logoyla çıkardı. Logosunu karartmayan şeriatçı gazeteler kınanırdı Atatürkçüler ve yani herkes tarafından. Sinemalar kapanır, lokantalarda içki satılmazdı ve bu yıllar boyu böyle oldu. 10 Kasım, Özal döneminde bir matem günü olmaktan çıktı.)
10 kasım., "paşa-paşa" anılırken., şeriatçılar anmazken., özal döneminde matem olmaktan çıkarılmış!! ne olmuş "allah rahmet eylesin derine gömün" günü mü? olmuş!! .. hayır.. eskiden nasıl kutlanıyor ise aynı kutlamalar halen de devam ediyor.. ama pekdemir., şeriatçı ve özal vurguları ile laiklik kodlaması yapıyor..
ben şeriatçı değildim.. ama hep kaçardım.. anti-atacı olduğumdan değil., haşarılığımdan kaçardım.. sonra anmanın benim işim olmayacağını öğrendim bu sefer bilinçli kaçtım..
68 kuşağı "solu"., bilinç temizlenmesini tam yaşamadığı için anabilir ama 78 kuşağının andığını hiç duymadım.. pekdemir.; hem yalancı., "ham" demagog..
pekdemir.; yine her zamanki gibi kendi söyleyeceklerini., önce., başkasına söyletiyor..
Zürcher şöyle yazıyor: Mustafa Kemal Atatürk için olumlu olumsuz pek çok şey söylendi, yazıldı; ama seveni de sevmeyeni de şunu kabul etmekten geri kalmadı: Mustafa Kemal, ülkenin yaşadığı bunalım koşullarında hakikaten en uygun insandı. (Kürtleri olmasa da) Türk toplumunu modernleştirmede en cüretkâr adımların atılmasını sağlamıştı ve bu anlamda kayda değer bir devrimciydi; ama aynı değerlendirmeyi, toplumun demokratikleşmesi konusunda yapmak mümkün değildi. Hatta kimilerine göre 1925’lere dek sağlanan nispi demokratik gelişmeleri dahi durdurmuştu. (Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim y., İstanbul 1995, s. 269)
E.J.Zürcher böyle., "yazar".. çünkü ısmarlama bir yazar.. nazımın kurtuluş savaşı destanını yazması gibi.. değil.. çünkü nazım idam ve af kıskacı altında idi..
(Kürtleri olmasa da) Türk toplumunu modernleştirmede en cüretkâr adımların atılmasını sağlamıştı ve bu anlamda kayda değer bir devrimciydi;
buradaki söyleme bir bakalım.. bu ülkede türkler modernleşmiş!!.. sağolsun "atamız" sayesinde olmuş.. ama gundi!! kürtler hep gundi!! kalmakta inat etmiş.. zaten onun içinde katliam yaşamış..
burasını anladık.. cumhuriyet değerleri türkleri modernleştirdi.. ama kürtler gundi kalmış!! .. ısmarlama tarihçi., eric abi.; bu ülkede türklerden başkalarının da yaşadığını bilmiyor sanırım.. yada türkiyesolunun bu sosyal-faşistleri gibi ilgilenmiyor.. en azından onların da modernleştirildiğini yada cekoslavaklaştırıldıklarını., yani türkleştirilerek modernleştirildiklerini söyleyebilirdi..
örneğin., sanat-edebiyat alanlarında., bir tane modernleşmiş., gerçek türk ismi sunabilirdi.. ama sunamaz.. çünkü., yok.. bol., bol., çekoslavaklaştırdıklarımızdan mevcut..
çakma., ısmarlama tarihçi eric'in kitaplarında bir sürü tarihsel yalan-yanlış bilgi var.. burası ayrı bir konu.. pekdemir.. giriş konulmasını., daha doğrusu hazmette konuşmasını eric tarihcisine yaptırdıktan sonra., veriyor çoşkuyu..
Kemalist değilim... Ne düşündüğümü BirGün’deki köşe yazılarımda, “Kemalistler Ülkesinde Cumhuriyet ve Diktatörlük” kitabımda yazdım;
burasını dikkate almayın.. çarpılmamak için besmele kısmı.. asıl itiraf altta..
ama bütün teorik tahlillerin ve ideolojik tercihlerin gerisindeki Mustafa Kemal, devrimci Mustafa Kemal; benim gözümde de sarışın bir kurda benzer... Gözlerinin çakır ya da gri olduğu söylense bile “mavi gözleri” hep çakmak çakmaktır ve bu memleketin bir evladı olarak, “burjuva paşasıydı işte” diye kestirip atmama imkân yoktur...
haklı.. bir kere burjuva paşası değil., osmanlı paşası.. cumhuriyetten önce paşa olduğuna göre., burjuva paşası denilemez.. sonrası için de denilemez çünkü.. bir devrimci.. üstelik., şarışın bir kurt olduğuna göre., başbuğ demek daha yerinde olur..
pekdemire para verseler bu kadar övemezdi.. en azından., 70'li, yıllarda böyle diyemezdi.. deseydi., pekdemiri dy değil., chp kurmayı yaparlardı..
Yukarıdaki değerlendirme yeni değil, sözünü ettiğim kitabımdan aldım. Kemalizm’in güncel halini ise birkaç yıl önce 15 Kasım 2009 tarihli BirGün Pazar Eki’nde “Kemalizm, anti-Kemalizm ve hatta anti-anti-Kemalizm…” başlığıyla çözümlemeye çalışmıştım. Yani aslında “yeni” bir sözüm yok. Bu yüzden burada yine bu kitabımdan kısa bir bölümü tekrarlamakla yetineceğim:
öncelikle bahsettiği yazısını mutlaka okuyun derim.. oradan asıl alıntıları yapmamış.. ben o yazı üzerinden devame deceğim..
Kemalizm, anti-Kemalizm ve hatta anti-anti-Kemalizm… - BirGn Pazar - BirGn Ekler
bu şahsiyet-sizin geçmiş ideolojisini özeleştiri vermeden hokkabazca kıvırtarak., gibi nasıl red ettiğini göreceksiniz..
kemalizmi bir ideolojik versiyon olarak koymakla kalmıyor., 1923 sürecini.; tepeden işletilen bir burjuva devrimi olarak tanımlıyor.. 68 ve70'li yılların temel tartışmalarından biri bu idi.. burjuva devrimi mi? yoksa değil mi? değil diyenler yeni-sömürge diyordu.. hoş., aynı zamanda bir devrim olduğunu da söylüyordu.. bu çelişki ayrı ama burjuva devrimi demedikleri kesindi..
Marksist teorideki adı da, tepeden burjuva devrimi sürecidir.
Kurtuluş savaşı, işte bu süreci (yeniden) başlatan ve işgale karşı koyan bir “milli devrim” idi; kongreler süreci, yerel inisiyatiflere (tüccarlar, eşraf vb.) dayalı iktidarlaşma süreciydi. Bu süreç uzun sürmedi. Hemen sonra, saltanatın ve ardından hilafetin kaldırılması başlı başına tepeden bir “politik devrim” niteliği taşıdı. Sonraki inkılâplar da bu süreci pekiştirdi. Rejim, yani Cumhuriyet böyle şekillendi. Cumhuriyet’in inşasına, tarihte örnekleri görülen burjuva devrimi formatında, ama kesinlikle tepeden başlanmıştı. Sürecin ilk aşamasında tabiri caizse “devrim eliyle devlet” kurulmuştu.
pekdemir., 1923 sürecine açık ve net olarak burjuva devrimi diyor., ama., sonra nasıl emperyalizmin eline düştü!! konusunu açıklarken kodlamaları anlamlı..
burjuva devrimi burjuva ile yapılır., burjuva iktidarı için yapılır.. buradaki jakobenler vs. hikayedir.. hangi burjuva eline silah yada politik varaka alıp da ihtilal yapacak.. elbette yaptıracaktır.. fransada barikatlarda ve iktidar yürütmesinde., burjuva şahıs varmıydı..
1923 burjuva devrimi ise., burjuvasız yapılamaz.. hiç bir erksel güç., ben pişirdim gel sen ye., gel sen burjuva ol demez.. ankarada., paraları "leyla"ya basanlar., sabancı-koç-karamehmet-has-bezmen eczacıbaşı vs. vs. idi.. kenarda bekleyip., kemalistler.; burjuvaziye., hadi iyisiniz., devriminizi biz yaptık., sermaye sizin olsun mu? dedi.. böyle bir tarih "okuması-yazması" ya ahmaklık yada misyonerliktir..
bu anlamda., pekdemir., bir burjuva devriminden bahsederken., araya bir dengeci-abi güç koyuyor.. işte kemalizm de bu oluyor.. neden böyle yapıyor.. anlayalım.
.....araya şimdiki yazısından bir alıntı getirip, devam edeceğim....
pekdemir., klasik kodlamalarla başlamış..
Gazeteler yakın zamana dek siyah logoyla çıkardı. Logosunu karartmayan şeriatçı gazeteler kınanırdı Atatürkçüler ve yani herkes tarafından. Sinemalar kapanır, lokantalarda içki satılmazdı ve bu yıllar boyu böyle oldu. 10 Kasım, Özal döneminde bir matem günü olmaktan çıktı.)
10 kasım., "paşa-paşa" anılırken., şeriatçılar anmazken., özal döneminde matem olmaktan çıkarılmış!! ne olmuş "allah rahmet eylesin derine gömün" günü mü? olmuş!! .. hayır.. eskiden nasıl kutlanıyor ise aynı kutlamalar halen de devam ediyor.. ama pekdemir., şeriatçı ve özal vurguları ile laiklik kodlaması yapıyor..
ben şeriatçı değildim.. ama hep kaçardım.. anti-atacı olduğumdan değil., haşarılığımdan kaçardım.. sonra anmanın benim işim olmayacağını öğrendim bu sefer bilinçli kaçtım..
68 kuşağı "solu"., bilinç temizlenmesini tam yaşamadığı için anabilir ama 78 kuşağının andığını hiç duymadım.. pekdemir.; hem yalancı., "ham" demagog..
pekdemir.; yine her zamanki gibi kendi söyleyeceklerini., önce., başkasına söyletiyor..
Zürcher şöyle yazıyor: Mustafa Kemal Atatürk için olumlu olumsuz pek çok şey söylendi, yazıldı; ama seveni de sevmeyeni de şunu kabul etmekten geri kalmadı: Mustafa Kemal, ülkenin yaşadığı bunalım koşullarında hakikaten en uygun insandı. (Kürtleri olmasa da) Türk toplumunu modernleştirmede en cüretkâr adımların atılmasını sağlamıştı ve bu anlamda kayda değer bir devrimciydi; ama aynı değerlendirmeyi, toplumun demokratikleşmesi konusunda yapmak mümkün değildi. Hatta kimilerine göre 1925’lere dek sağlanan nispi demokratik gelişmeleri dahi durdurmuştu. (Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim y., İstanbul 1995, s. 269)
E.J.Zürcher böyle., "yazar".. çünkü ısmarlama bir yazar.. nazımın kurtuluş savaşı destanını yazması gibi.. değil.. çünkü nazım idam ve af kıskacı altında idi..
(Kürtleri olmasa da) Türk toplumunu modernleştirmede en cüretkâr adımların atılmasını sağlamıştı ve bu anlamda kayda değer bir devrimciydi;
buradaki söyleme bir bakalım.. bu ülkede türkler modernleşmiş!!.. sağolsun "atamız" sayesinde olmuş.. ama gundi!! kürtler hep gundi!! kalmakta inat etmiş.. zaten onun içinde katliam yaşamış..
burasını anladık.. cumhuriyet değerleri türkleri modernleştirdi.. ama kürtler gundi kalmış!! .. ısmarlama tarihçi., eric abi.; bu ülkede türklerden başkalarının da yaşadığını bilmiyor sanırım.. yada türkiyesolunun bu sosyal-faşistleri gibi ilgilenmiyor.. en azından onların da modernleştirildiğini yada cekoslavaklaştırıldıklarını., yani türkleştirilerek modernleştirildiklerini söyleyebilirdi..
örneğin., sanat-edebiyat alanlarında., bir tane modernleşmiş., gerçek türk ismi sunabilirdi.. ama sunamaz.. çünkü., yok.. bol., bol., çekoslavaklaştırdıklarımızdan mevcut..
çakma., ısmarlama tarihçi eric'in kitaplarında bir sürü tarihsel yalan-yanlış bilgi var.. burası ayrı bir konu.. pekdemir.. giriş konulmasını., daha doğrusu hazmette konuşmasını eric tarihcisine yaptırdıktan sonra., veriyor çoşkuyu..
Kemalist değilim... Ne düşündüğümü BirGün’deki köşe yazılarımda, “Kemalistler Ülkesinde Cumhuriyet ve Diktatörlük” kitabımda yazdım;
burasını dikkate almayın.. çarpılmamak için besmele kısmı.. asıl itiraf altta..
ama bütün teorik tahlillerin ve ideolojik tercihlerin gerisindeki Mustafa Kemal, devrimci Mustafa Kemal; benim gözümde de sarışın bir kurda benzer... Gözlerinin çakır ya da gri olduğu söylense bile “mavi gözleri” hep çakmak çakmaktır ve bu memleketin bir evladı olarak, “burjuva paşasıydı işte” diye kestirip atmama imkân yoktur...
haklı.. bir kere burjuva paşası değil., osmanlı paşası.. cumhuriyetten önce paşa olduğuna göre., burjuva paşası denilemez.. sonrası için de denilemez çünkü.. bir devrimci.. üstelik., şarışın bir kurt olduğuna göre., başbuğ demek daha yerinde olur..
pekdemire para verseler bu kadar övemezdi.. en azından., 70'li, yıllarda böyle diyemezdi.. deseydi., pekdemiri dy değil., chp kurmayı yaparlardı..
Yukarıdaki değerlendirme yeni değil, sözünü ettiğim kitabımdan aldım. Kemalizm’in güncel halini ise birkaç yıl önce 15 Kasım 2009 tarihli BirGün Pazar Eki’nde “Kemalizm, anti-Kemalizm ve hatta anti-anti-Kemalizm…” başlığıyla çözümlemeye çalışmıştım. Yani aslında “yeni” bir sözüm yok. Bu yüzden burada yine bu kitabımdan kısa bir bölümü tekrarlamakla yetineceğim:
öncelikle bahsettiği yazısını mutlaka okuyun derim.. oradan asıl alıntıları yapmamış.. ben o yazı üzerinden devame deceğim..
Kemalizm, anti-Kemalizm ve hatta anti-anti-Kemalizm… - BirGn Pazar - BirGn Ekler
bu şahsiyet-sizin geçmiş ideolojisini özeleştiri vermeden hokkabazca kıvırtarak., gibi nasıl red ettiğini göreceksiniz..
kemalizmi bir ideolojik versiyon olarak koymakla kalmıyor., 1923 sürecini.; tepeden işletilen bir burjuva devrimi olarak tanımlıyor.. 68 ve70'li yılların temel tartışmalarından biri bu idi.. burjuva devrimi mi? yoksa değil mi? değil diyenler yeni-sömürge diyordu.. hoş., aynı zamanda bir devrim olduğunu da söylüyordu.. bu çelişki ayrı ama burjuva devrimi demedikleri kesindi..
Marksist teorideki adı da, tepeden burjuva devrimi sürecidir.
Kurtuluş savaşı, işte bu süreci (yeniden) başlatan ve işgale karşı koyan bir “milli devrim” idi; kongreler süreci, yerel inisiyatiflere (tüccarlar, eşraf vb.) dayalı iktidarlaşma süreciydi. Bu süreç uzun sürmedi. Hemen sonra, saltanatın ve ardından hilafetin kaldırılması başlı başına tepeden bir “politik devrim” niteliği taşıdı. Sonraki inkılâplar da bu süreci pekiştirdi. Rejim, yani Cumhuriyet böyle şekillendi. Cumhuriyet’in inşasına, tarihte örnekleri görülen burjuva devrimi formatında, ama kesinlikle tepeden başlanmıştı. Sürecin ilk aşamasında tabiri caizse “devrim eliyle devlet” kurulmuştu.
pekdemir., 1923 sürecine açık ve net olarak burjuva devrimi diyor., ama., sonra nasıl emperyalizmin eline düştü!! konusunu açıklarken kodlamaları anlamlı..
burjuva devrimi burjuva ile yapılır., burjuva iktidarı için yapılır.. buradaki jakobenler vs. hikayedir.. hangi burjuva eline silah yada politik varaka alıp da ihtilal yapacak.. elbette yaptıracaktır.. fransada barikatlarda ve iktidar yürütmesinde., burjuva şahıs varmıydı..
1923 burjuva devrimi ise., burjuvasız yapılamaz.. hiç bir erksel güç., ben pişirdim gel sen ye., gel sen burjuva ol demez.. ankarada., paraları "leyla"ya basanlar., sabancı-koç-karamehmet-has-bezmen eczacıbaşı vs. vs. idi.. kenarda bekleyip., kemalistler.; burjuvaziye., hadi iyisiniz., devriminizi biz yaptık., sermaye sizin olsun mu? dedi.. böyle bir tarih "okuması-yazması" ya ahmaklık yada misyonerliktir..
bu anlamda., pekdemir., bir burjuva devriminden bahsederken., araya bir dengeci-abi güç koyuyor.. işte kemalizm de bu oluyor.. neden böyle yapıyor.. anlayalım.
.....araya şimdiki yazısından bir alıntı getirip, devam edeceğim....