türkiye cumhuriyeti tapulu arazisi içinde yaşayan "canlıların" bir kesimi travma ile karışık akıl tutulması yaşamakta ve bir kesimi barbarlaşmakta, bir kesimi iyice riyakarlaşmakta bir kesimi de bunları görüp., çözüm üretecek tarzı tutturarak direnmeye çalışmaktadır..
bilerek türkiye cumhuriyeti tapulu arazisi içindeki "canlılar" tanımını kullandım..
çünkü., yaşananları., bilince kirli biçimde kodlanmış., vatan-ülke sınrları içinde anlamak olası değildir.. öncelikle bu formattan çıkmak gerekir.. kim çıkamıyorsa., bilinçli yada ahmak olarak sistemin yedeğine düşecek hatta malzemesi olacaktır..
kobane ile suruç aynı şeydir.. barbarlar(siz bunu kapitalist egemenler ve onların çakalları anlayın)., kobane'nin yüreğini kanatırken acısını kardeşi suruç aynen yaşıyor.. kobane'de bir kişi ölürken suruçda bir kişi ölüyor.. alman kapitalistlerinin yaptığı ve ingilizlerin cetvel olarak kullandığı demiryolu iki devlet arasında sınır olabilir., meşru da olabilir ama toplum nezdinde., ne sınırdır ne de meşrudur..
bu anlamda kürdün ciğerine bıçak sokuluyorsa tüm kürtlerin haykıracağı ve tepki vereceği şaşılacak bir şey değildir.. bu bıçağın sapında ay yıldız varsa bu bıçağın imalatında 1923 cumhuriyeti ve liderleri varsa ve yıllarca bu bıçak kürtlerin ciğerleri üzerinde iş yapmış ise., kimse büst yakıldı bayrak yakıldı diye höykürmesin.. ya o ayyıldız ve cumhuriyet kürde gerektiği gibi yaklaşsın yada bu nefrete şaşırmasın..
elbette.. politik olarak bakıldığında bu aşamada işletilen sistem proğramı karşısında duygularla değil akıl ile hareket etmek gerekir.. bu anlamda bu ve benzer olaylar karşısında., hdp ve kürt siyasal önderleri akıllı mantıklı açıklamalar yapmakta., itiraz etmekte., durdurmaya çalışmaktadır..
bu ayrı bir şeydir.. bu tepkinin üzerinden ekmek çıkartmaya çalışmak ayrı bir şeydir..
ikincisi fırsatçılık., sosyal-şövenlik ve sistemin faşist linç politikalarına zemin hazırlamaktır..
kobane üzerine yapılan eylemlere devletin yaklaşımı tıpkı gezi süreci gibi kışkırtıcı., haklı öfkeye benzin sıkma şeklinde oldu.. kürt halkının serhildanını şiddet sürecinde kışkırtıp., k-kürdistanda bir iç savaş görünümü ile., batıdan da kendine toplumsal vandal desteği yaratıyordu..
böylece rojavada başlayan sosyal-toplumsal devrim k-kürdistana da sıçramakla kalmayacak batıya da yansıyacaktı..
çünkü türkiyesolu ve buraya yakın toplumun kobene sahiplenmesi halkların-toplumsal farklıların eşit-özgür-demokratik birlikte yaşama birbirinin sorunlarını anlama ve sahiplenme ve böylece asıl hedefe yönelebilme sürecine sokmuştu..
devlet kürt halkının serhildanından çok., bu serhildana batıdan gelen ve her şeyi ile insanlık kokan desteği ve ortaklaşmasını önemsedi.. gerilen ortamın iç savaşa doğru evrilmesi ilerledikçe., türkiye toplumu ve özellikle sol'u kesin net ve açık bir taraf tercihi zorunluluğu yaşadı..
işte bu gelişme karşısında devlet., işlettiği denetimli iç savaş sürecinin varacağı yerden rahatsız oldu.. hemen pozisyon değişikliğine gitti..
bu satırları yazarken haberlerde karşılıklı sağduyu çağrıları "hikayeleri" anlatılıyor.. hikaye derken olmadığı anlamında demiyorum.. devlet basınının riyakarlığını kasdediyorum.. bu yazıyı yazmayı bekletmiştim.. çünkü böylesi bir gelişmeyi bekliyordum.. tersini de bekliyordum.. yani iki ihtimalden ikisinini de bekliyordum..
buraya virgül koyup bu gelişmeye değineceğim..
bilerek türkiye cumhuriyeti tapulu arazisi içindeki "canlılar" tanımını kullandım..
çünkü., yaşananları., bilince kirli biçimde kodlanmış., vatan-ülke sınrları içinde anlamak olası değildir.. öncelikle bu formattan çıkmak gerekir.. kim çıkamıyorsa., bilinçli yada ahmak olarak sistemin yedeğine düşecek hatta malzemesi olacaktır..
kobane ile suruç aynı şeydir.. barbarlar(siz bunu kapitalist egemenler ve onların çakalları anlayın)., kobane'nin yüreğini kanatırken acısını kardeşi suruç aynen yaşıyor.. kobane'de bir kişi ölürken suruçda bir kişi ölüyor.. alman kapitalistlerinin yaptığı ve ingilizlerin cetvel olarak kullandığı demiryolu iki devlet arasında sınır olabilir., meşru da olabilir ama toplum nezdinde., ne sınırdır ne de meşrudur..
bu anlamda kürdün ciğerine bıçak sokuluyorsa tüm kürtlerin haykıracağı ve tepki vereceği şaşılacak bir şey değildir.. bu bıçağın sapında ay yıldız varsa bu bıçağın imalatında 1923 cumhuriyeti ve liderleri varsa ve yıllarca bu bıçak kürtlerin ciğerleri üzerinde iş yapmış ise., kimse büst yakıldı bayrak yakıldı diye höykürmesin.. ya o ayyıldız ve cumhuriyet kürde gerektiği gibi yaklaşsın yada bu nefrete şaşırmasın..
elbette.. politik olarak bakıldığında bu aşamada işletilen sistem proğramı karşısında duygularla değil akıl ile hareket etmek gerekir.. bu anlamda bu ve benzer olaylar karşısında., hdp ve kürt siyasal önderleri akıllı mantıklı açıklamalar yapmakta., itiraz etmekte., durdurmaya çalışmaktadır..
bu ayrı bir şeydir.. bu tepkinin üzerinden ekmek çıkartmaya çalışmak ayrı bir şeydir..
ikincisi fırsatçılık., sosyal-şövenlik ve sistemin faşist linç politikalarına zemin hazırlamaktır..
kobane üzerine yapılan eylemlere devletin yaklaşımı tıpkı gezi süreci gibi kışkırtıcı., haklı öfkeye benzin sıkma şeklinde oldu.. kürt halkının serhildanını şiddet sürecinde kışkırtıp., k-kürdistanda bir iç savaş görünümü ile., batıdan da kendine toplumsal vandal desteği yaratıyordu..
böylece rojavada başlayan sosyal-toplumsal devrim k-kürdistana da sıçramakla kalmayacak batıya da yansıyacaktı..
çünkü türkiyesolu ve buraya yakın toplumun kobene sahiplenmesi halkların-toplumsal farklıların eşit-özgür-demokratik birlikte yaşama birbirinin sorunlarını anlama ve sahiplenme ve böylece asıl hedefe yönelebilme sürecine sokmuştu..
devlet kürt halkının serhildanından çok., bu serhildana batıdan gelen ve her şeyi ile insanlık kokan desteği ve ortaklaşmasını önemsedi.. gerilen ortamın iç savaşa doğru evrilmesi ilerledikçe., türkiye toplumu ve özellikle sol'u kesin net ve açık bir taraf tercihi zorunluluğu yaşadı..
işte bu gelişme karşısında devlet., işlettiği denetimli iç savaş sürecinin varacağı yerden rahatsız oldu.. hemen pozisyon değişikliğine gitti..
bu satırları yazarken haberlerde karşılıklı sağduyu çağrıları "hikayeleri" anlatılıyor.. hikaye derken olmadığı anlamında demiyorum.. devlet basınının riyakarlığını kasdediyorum.. bu yazıyı yazmayı bekletmiştim.. çünkü böylesi bir gelişmeyi bekliyordum.. tersini de bekliyordum.. yani iki ihtimalden ikisinini de bekliyordum..
buraya virgül koyup bu gelişmeye değineceğim..