Gözümüzü kapatıp bir an düşündüğümüzde, okuduğumuz ortaokulun görüntüsünü zihnimizde oluşturmamız an meselesidir. Beynimizde bir anda bir görüntü belirir. Ancak gözlerimiz kapalıdır. Manzaraya bir süre baktıktan sonra gözlerimizi kapattığımızda ve manzarayı hatırlamak istediğimizde, zihnimizde yine bu görüntüyü izleriz. Fakat yine gözlerimiz kapalıdır. Görüntüyü gören göz olmamasına, karşımızda okulumuzun görüntüsü bulunmamasına rağmen, zihnimizde bu görüntü neredeyse aynı şekli ile vardır. Görüntüyü algılayan bir göz olmamasına rağmen görüntünün zihinde var edilmesi, algılayanın gözden farklı bir şey olduğunun, maddeye bağımlı olmadığının açık delilidir. Algılayan, Yüce Rabbimizin maddeden bağımsız yaratmış olduğu ve Kendisinden insanlara bahşettiği "ruh"tur.
Rüyalar, bu konunun anlaşılması bakımından büyük önem taşırlar. Rüyada, olay, mekan, insanlar, duygular, üç boyutluluk, tam olarak dünyada yaşadığımız şekildedir. Öyle ki rüya esnasında bunların gerçek olmadığına ikna olmak adeta mümkün değildir. Rüya sırasında yaşanan yer gerçektir, kişiler gerçektir, olaylar öylesine hareketli şekilde gelişir ki, rüyada gerçekleşen şeyler yüzünden heyecanlanır, koşar nefes nefese kalırsınız. Rüya sırasında korkuya kapılabilir, bir tehlikeden kaçabilmek için tüm gücünüzü kullanır, tehlikenin sebep olduğu dehşeti tereddütsüz şekilde yaşarsınız. Saatler süren bu koşuşturmaca sırasında ise, aslında gözleriniz kapalı şekilde rahat yatağınızda yatıyorsunuzdur. Son derece güvenli bir ortam içinde, ne sizi kovalayan vardır, ne yağmur yağıyordur ne de bir tehlike ile karşı karşıyasınızdır. Üstelik saatler sürdüğünü zannettiğiniz olay yalnızca birkaç dakikalık rüya esnasında yaşanmıştır. Ve en önemlisi bu olayların tümü zihninizde yaratılmıştır.
Rüya örneğinde üzerinde durulması gereken önemli nokta şudur: Rüya sırasında dış dünyaya ait hiçbir unsur ile muhatap olmazsınız. O sırada sizin yaşamakta olduğunuz dünya, gerçek hayat olarak kabul ettiğiniz bu hayattakinden genellikle farklıdır. Bulunduğunuz ortam farklı olabilir, tanıdığınız insanlar, hatta anneniz-babanız bile farklı olabilir. Eviniz farklı, korkularınız farklı olabilir. Bir şeyleri görüyor olmanız imkansızdır, çünkü gözleriniz kapalıdır. Ama açık olsa bile bulunduğunuz ortam gördüğünüz ortam değildir. Rüya sırasında burnunuza gelen ve çok yakından tanıdığınız çimen kokusu mükemmel netliktedir. Ama aslında siz, o sırada bir binanın onuncu katında uyuyorsunuzdur. Rüyanızda yediğiniz elmanın tadını tereddütsüz hissedersiniz, hatta kimi zaman yediğiniz şey şeftalidir ama aldığınız tat elma tadıdır. Üstelik de o alemde bunda bir gariplik de yoktur. Fakat bunların ötesinde, yattığınız yatakta uyurken herhangi bir şey yemiyorsunuzdur. Bu yalnızca size rüyanızda yaratılmaktadır.
Rüyanızda canınız acır. Öyleki, çimlerin üzerinde koşarken ayağınız kayıp yere düştüğünüzde, dizinizin yaralanmış olduğunu görür, kanamayı durdurmaya çalışır ve dizinizden yayılan acıyı tüm netliğiyle hissedersiniz. Ama yattığınız yatakta böyle bir durum yoktur. Siz acıyı gerçek anlamda hissederken, aslında bedeninizde hiçbir yaralanma olmamıştır.
Peki olmayan bir yaranın acısını nasıl gerçekte olduğu gibi hissedebilirsiniz? Nasıl olur da, o sırada uyuyor olmanıza rağmen, lezzetli bir elmanın tadını alabilir, nasıl olur da uyuyor olmanıza rağmen bir tehlikeden kaçabilmek için korku, heyecan ve endişe hislerini kusursuz biçimde, normalden farksız olarak yaşayabilirsiniz? Odanızdaki yatağınızda uyuyor olmanıza rağmen, nasıl olur da, uçsuz bucaksız bir arazinin içinde saatlerce koşabilirsiniz? Bu saatler neden gerçekte yalnızca birkaç dakikadır?
Eğer siz gerçekten o ortamın içinde değilseniz, size bunu gösteren, tüm bunları gerçekmiş gibi hissettiren güç nedir?
Elektrik sinyalleri. Gerçekte gördüğünüzü sandığınız şeyler de elektrik sinyalleri kaynaklıdır, rüyadakiler de. Her ikisinin de kaynağı aynı olmasına ve her ikisi de zihninizde yaratılıyor olmasına rağmen, rüyanın gerçek olmadığını, bu dünyanın ise gerçek olduğunu düşünürsünüz. Oysa aslında her ikisi de aynıdır, her ikisi de hayaldir.
Rüyalar, bu konunun anlaşılması bakımından büyük önem taşırlar. Rüyada, olay, mekan, insanlar, duygular, üç boyutluluk, tam olarak dünyada yaşadığımız şekildedir. Öyle ki rüya esnasında bunların gerçek olmadığına ikna olmak adeta mümkün değildir. Rüya sırasında yaşanan yer gerçektir, kişiler gerçektir, olaylar öylesine hareketli şekilde gelişir ki, rüyada gerçekleşen şeyler yüzünden heyecanlanır, koşar nefes nefese kalırsınız. Rüya sırasında korkuya kapılabilir, bir tehlikeden kaçabilmek için tüm gücünüzü kullanır, tehlikenin sebep olduğu dehşeti tereddütsüz şekilde yaşarsınız. Saatler süren bu koşuşturmaca sırasında ise, aslında gözleriniz kapalı şekilde rahat yatağınızda yatıyorsunuzdur. Son derece güvenli bir ortam içinde, ne sizi kovalayan vardır, ne yağmur yağıyordur ne de bir tehlike ile karşı karşıyasınızdır. Üstelik saatler sürdüğünü zannettiğiniz olay yalnızca birkaç dakikalık rüya esnasında yaşanmıştır. Ve en önemlisi bu olayların tümü zihninizde yaratılmıştır.
Rüya örneğinde üzerinde durulması gereken önemli nokta şudur: Rüya sırasında dış dünyaya ait hiçbir unsur ile muhatap olmazsınız. O sırada sizin yaşamakta olduğunuz dünya, gerçek hayat olarak kabul ettiğiniz bu hayattakinden genellikle farklıdır. Bulunduğunuz ortam farklı olabilir, tanıdığınız insanlar, hatta anneniz-babanız bile farklı olabilir. Eviniz farklı, korkularınız farklı olabilir. Bir şeyleri görüyor olmanız imkansızdır, çünkü gözleriniz kapalıdır. Ama açık olsa bile bulunduğunuz ortam gördüğünüz ortam değildir. Rüya sırasında burnunuza gelen ve çok yakından tanıdığınız çimen kokusu mükemmel netliktedir. Ama aslında siz, o sırada bir binanın onuncu katında uyuyorsunuzdur. Rüyanızda yediğiniz elmanın tadını tereddütsüz hissedersiniz, hatta kimi zaman yediğiniz şey şeftalidir ama aldığınız tat elma tadıdır. Üstelik de o alemde bunda bir gariplik de yoktur. Fakat bunların ötesinde, yattığınız yatakta uyurken herhangi bir şey yemiyorsunuzdur. Bu yalnızca size rüyanızda yaratılmaktadır.
Rüyanızda canınız acır. Öyleki, çimlerin üzerinde koşarken ayağınız kayıp yere düştüğünüzde, dizinizin yaralanmış olduğunu görür, kanamayı durdurmaya çalışır ve dizinizden yayılan acıyı tüm netliğiyle hissedersiniz. Ama yattığınız yatakta böyle bir durum yoktur. Siz acıyı gerçek anlamda hissederken, aslında bedeninizde hiçbir yaralanma olmamıştır.
Peki olmayan bir yaranın acısını nasıl gerçekte olduğu gibi hissedebilirsiniz? Nasıl olur da, o sırada uyuyor olmanıza rağmen, lezzetli bir elmanın tadını alabilir, nasıl olur da uyuyor olmanıza rağmen bir tehlikeden kaçabilmek için korku, heyecan ve endişe hislerini kusursuz biçimde, normalden farksız olarak yaşayabilirsiniz? Odanızdaki yatağınızda uyuyor olmanıza rağmen, nasıl olur da, uçsuz bucaksız bir arazinin içinde saatlerce koşabilirsiniz? Bu saatler neden gerçekte yalnızca birkaç dakikadır?
Eğer siz gerçekten o ortamın içinde değilseniz, size bunu gösteren, tüm bunları gerçekmiş gibi hissettiren güç nedir?
Elektrik sinyalleri. Gerçekte gördüğünüzü sandığınız şeyler de elektrik sinyalleri kaynaklıdır, rüyadakiler de. Her ikisinin de kaynağı aynı olmasına ve her ikisi de zihninizde yaratılıyor olmasına rağmen, rüyanın gerçek olmadığını, bu dünyanın ise gerçek olduğunu düşünürsünüz. Oysa aslında her ikisi de aynıdır, her ikisi de hayaldir.