Mahmut Gökhan ÖZOCAK
“Partim, özgürlüğüm ve geleceğim ve varlığımdır.”
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Mahmut Gökhan ÖZOCAK, 29 Mayıs I960 İzmir doğumlu, 41 yaşında bir devrimciydi. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Çınarlı Endüstri Meslek Lisesi’nde ikinci sınıftayken okulla ilişiği kesildi. O yıllarda Bornova Yetiştirme Yurdu’nda kalıyordu. Orada devrimci mücadeleye ilk adımlarını attı. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Parti-Cephe’nin sempatizanıydı o. Dev-Genç’liydi. Devrimci Yol tasfiyeciliğinin Parti-Cephe’yi inkar çizgisine karşı , İzmir’de ilk tavır alanlardan, Devrimci Sol’un örgütleyicilerinden biriydi. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Ayrışmanın hemen ardından Bornova ve Ödemiş’te sorumluluklar üstlendi. Batı Anadolu Dev-Genç’in yönetiminde yeraldı. Liseli Dev-Genç örgütlenmesinde yer aldı. Bir süre işçi alanı sorumluluğu yaptı. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Bıkmadan, usanmadan Parti-Cephe çizgisini anlatıyordu. Devrimci Sol’un yayınladığı “Tasfiyecilik ve devrimci Çizgi”, ardından “THKP-C ve İki Sapma” adlı kitaplar, Bütün Yazılar, dilinden düşmüyordu. Ezberindeydi zaten birçok bölümü. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
1979’da tutsak düştü. Ödemiş ve Mamak hapishanelerinde kaldı. Mamak’ın o yıllarında tutsaklıkta devrimci tavır alanlardan biriydi. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Çıktıktan sonra sonra gençlik alanında görevlendirildi. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Bir süre gençlik sorumlusu olarak görev yaptı. Gençlik alanındaki Faşist Teröre Karşı silahlı Mücadele Ekibi’nin üyesi ve yöneticisi oldu. Zaman zaman Buca, Şirinyer, Yeşilyurt’ta mahalli alanda çalışmalar yaptı. Emperyalistlere, işbirlikçi tekellere karşı gerçekleştirilen silahlı eylemlerde yeraldı. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
1980’de cuntanın gelişinden kısa süre sonra tutsak düştü ve 86’ya kadar İzmir Şirinyer Askeri Cezaevi, Buca ve Bursa hapishanelerinde kaldı. Cuntanın hapishanelerdeki terörüne karşı tüm direnişlerin içinde yeraldı. Bir dönem hareketle ilişkisi kesildi. Ama hareket, gönlünden hiç çıkmadı.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Çıktıktan bir süre sonra hareketle yeniden ilişki kurmak için girişimde bulundu. İlişki kurulduktan sonra Devrimci İşçi Hareketi içinde mücadeleye devam etti. Bu yıllarda inşaatlarda yağlı boya ustası olarak, İzmir ESHOT tamir atölyesinde ve Konak belediyesinde tamirci tesfiyeci olarak çalışırken, onun tek düşündüğü, işçileri devrimcileştirmekti. Düzenle bir bağı yoktu ve kurmayı da düşünmüyordu. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
1993’te yeniden tutsak düştü. 12 Eylül yıllarından tanıdığı Buca hapishanesindeydi yine. Yine direniş saflarındaydı. [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
14 Aralık’ta üçüncü ölüm orucu ekibi direnişçisi olarak kızıl bantını kuşandı.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
Ve büyük bir onurla, gururla, coşkuyla taktığı kızıl bantını, bu büyük direnişin şehitlerinden biri olarak ölümsüzleşinceye kadar çıkarmadı.[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]EY! YERİ YER GÖĞÜ GÖK, GÜLÜŞÜ ÜLKE OLAN AŞKIM [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]EGE’NİN ŞAHANLARINCA YÜKSELİYORUZ DORUKLARINA [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]BU DORUK ZAFER MUŞTUSU DUR! [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Gökhan Özocak[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]
[/FONT]
[/FONT]
Onlara dair...
'92 Nisan'ının son günüydü. Konak'ta eski 3 katlı bir binadaki büroda toplanmış 1 Mayıs'ı konuşuyorduk. Gökhan Abi "yarına işçiler olarak bir sürprizimiz var" dedi. Merak ettik sorduk, söylemedi. Vakit ilerledi herkes çıktı bürodan. Ben de Doğum Hastanesi'nin (Yahudi Hastanesi) arka tarafındaki sokaktan geçerken bir tabelacı dükkanının duvarındaki "Yaşasın 1 ..." yazılı yarım kalmış pankart dikkatimi çekti. Durdum. Az sonra Gökhan Abi geldi. Durur muyum girdim dükkana. Hemen "Abi, sürpriz bu mu?" diye sordum. "Evet ama kimseye söyleme" dedi. Ertesi gün Konak'ta toplanmaya başlamıştık. Benim gözlerim Gökhan Abi'yi ve birlikte geleceği Troleybüs Atölye işçilerini arıyor. Az sonra gece gördüğüm pankartla göründüler, ama içlerinde Gökhan Abi yoktu. Tekrar pankartlarına baktım. "Bu nasıl sürpriz ki, pankartın ebadı, içeriği pek çok pankart gibi.." diye düşünüyordum ki kortej yürüyüşe geçti. Sloganlarımızı coşkuyla haykırarak yürüyorduk. Mitingin yapılacağı eski balıkçı haline yaklaştıkça kulağımıza gelen Grup Yorum'un marşlarıyla coşkumuz artmıştı. Alana gelince coşkumuzla birlikte ve şaşkınlık da vardı şimdi. Gökhan Abi kürsüden haykırıyordu; "geliyorlar, şanlı DEV-GENÇ'liler geliyor!.. Haklıyız Kazanacağız şiarını dağlarda, meydanlarda, zindanda haykıranlar geliyor. Akif Dalcı'nın yoldaşları geliyor..." Daha bir coşuyoruz, sürprizi bu oldu. Gökhan Abi yalnız bizi değil, Petkim, Anbar, TEKEL, Eshot işçilerini de aynı coşkuyla selamlıyor kürsüden. Alanda 1 Mayıs'ın gerçek sahipleri, kürsüde 1 Mayıs'ın gerçek sözcüleri... Kürsü etrafında sarı sendikacılar, polisler indirmeye çalışsa da o inmiyor. Miting sonuna kadar görevini sürdürüyor.
Salt alanlarda, fabrikalarda, işçilerin büyük Ankara yürüyüşünde yollarda değildi Gökhan Abi. Kondular da tanır onu. '90 başlarında Adatepe kondularını yıkmışlardı. Biz hemen ertesi gün Müjdat ve Gökhan Abi, Yusuf ve daha birçok arkadaşımız ordaydık. Müjdat abi, paylaşmaya dayanışmaya geldiğimizi anlattı. Bizi önce çekinerek dinlediler. Sonradan ısındılar bize. Neler yapılabileceğini konuştuk ve koyulduk işe. Kimimiz enkaz kaldırıyor, kimimiz sağlam tuğla ve briketleri ayırıyor, kimimiz harç karıyoruz. Gökhan Abi bir yandan çalışırken, bir yandan tutturuveriyor o eski marşlardan. '80 öncesinden Kızıldere, Denizler, Nurhaklar... Adatepe'lilerle bağımız daha bir pekişiyor o zaman. Bir çınarın gölgesinde birleşiyoruz sanki, çınarımız Gökhan Abi. Bir çınar o, dünü bugüne getiren, bugünü yarına bağlayan...