"marksist-leninist" paradokslar

#1
ulusal sorun işçi sınıfı mücadelesinin üzerini örter .., önünde engeldir.., işçi sınıfının ezen ulus şövenizmine yönelmesine neden olur.. vs. vs.. bu nedenle ulusal sorunun belirli oranda çözülmesi gerekir..

bu tespit..; ilk bakışta doğru bir tespit olmaktadır ama bu doğruluk kendi içinde bir paradoks taşımaktadır.. çünkü basit bir nokta atlanıyor.. yani "neden(sonuç" ilişkisi atlanıyor..

burada neden olarak görülen ulusal sorundur.. sonuç ise.. işçi sınıfının mücadelesinin önünde engel olmasıdır..

oysa bunun bir basamak altı vardır.. yani bir öncesi.. ulusal sorunun kendisi bir sonuçtur.. ve asıl neden kapitalizmin yarattığı ulus-devlet formatı ve sermaye sistemlerinin tarihsel sömürgecilik formatıdır..

ortada bir devlet varsa.., ve bu devleti bir ulusal format içinde yada bir siyasi-coğrafi format içinde onaylamakla diğerlerini gerek toplum olarak gerek ise toplumsal yapıları olarak işgal-ilhak ve "iç etme" hakkı!! gerekliliği ortaya çıkmaktadır..
marks bunu irlanda noktasında belirtmiş..

İrlanda tarihi, bize, bir ulusun başka bir ulusu boyunduruk altına almasının ne büyük bir felaket olduğunu gösterir. İngilizlerin bütün kötülüklerinin kökeni İrlanda'ya varır. Henüz Cromwell dönemini inceleyemedim, ama şu kadarı benim için kesindir, eğer İrlanda'da askeri yönetim kurma ve orada yeni bir aristokrasi yaratma zorunluluğu olmasaydı, İngiltere'de tarihsel gelişme başka türlü olurdu. "
sanırım bu sözleri 1869larda söylüyor.. ama ne söylediğinin kendisi de farkında değil olaya aslında lokal ve ingiliz devleti ve işçi sınıfı "çıkarı" çerçevesinde bakıyor.. yani reel çıplak gerçeklik olan irlanda ulusal direnişi yüzünden ingilterenin demokratikleşmesi ve toplumsal anlamda sosyal-şövenizmden kopamaması olarak görüyor.. haliyle de bunun işçi sınıfını olumsuz etkilediğini vurguluyor..
bu anlattıkları bir sonuçtur.. ama neden olarak öne sürdüğü şey ise çok ilginçtir ve aslında doğrudur.. bir ulusun başka bir ulusu boyunduruk altına almasının ne büyük bir felaket olduğunu gösterir. marksı doğru kavrayanlar bu sözlerden şunu anlamaz.. ingiliz ulusu irlanda ulusunu boyunduruk altına alıyor.. marksın bahsettiği burjuva ulus-devlettir.. irlandayı gören marks iskoçyayı yada galleri atlamaktadır.. ne iskoçlar ne de galler ingiliz ulusuna dahil değildir.. ayrı ulusturlar ve irlandalılarla kardeştirler.. yani kelt kökenlidirler.. iskoçların ulusal mücadelesini de bilmeyecek biri değildir.. ama marksa göre iskoçya artık ingiliz ulusal topluluğu yani ulusal devleti içinedir.. absorde edilmiştir.. ama günümüzdeki gelişmelere bakıldığında bunun böyle olmadığı görülür..

marksın bu derecede paradoks taşıyan sözlerine devam edersek..;
eğer İrlanda'da askeri yönetim kurma ve orada yeni bir aristokrasi yaratma zorunluluğu olmasaydı, İngiltere'de tarihsel gelişme başka türlü olurdu. " diye bir öngörüde bulunmaktadır.. eğer ingilterenin sömürgeler elde etme istemi! olmasaydı ne olurdu bu ayrı bir konudur.. en azından kapitalist bir ülke olurmuydu yada bu derecede etkin sömürgeci-kapitalist bir ülke olurmuydu.. bilemeyiz.. ne olurdu!!??

aynı marks bu sözlerden çok önce.., hindistan üzerine söylediği sözler daha bir anlamlıdır.. İngiltere'nin, Hindistan'da bir toplumsal devrimi yaratırken, ancak en iğrenç çıkarlara göre hareket ettiği ve bunları kabul ettirmede aptalca davrandığı doğrudur. Ama sorun bu değildir. Sorun, insanoğlunun, Asya'nın toplumsal durumunda köklü bir devrim olmaksızın yazgısını tamamlayıp tamamlayamayacağıdır . Eğer tamamlayamayacaksa suçu ne olursa olsun, bu devrimi getirmekle İngiltere, tarihin bilinçsiz aleti olmuştur.10 Haziran 1853'te Marx tarafından yazılmıştır
New-York Daily Tribune, 25 Haziran 1853, n° 3804'te yayınlanmıştır

marks hindistanda ingilterenin.., askeri bir yönetim kurmasını ve yeni bir aristokrasi yaratmasını onaylamaktadır.. bunu üretici güçlerin gelişmesi temelinde onaylamaktadır.. bu konuda bir özeleştirisi de bulunmamaktadır.. keza balkan ülkeleri içinde yoktur.. abd nin meksika(teksas-california) üzerindeki sömürgeciliği ile de yoktur..

kısaca marksa göre ulusal sorun bir sonuç değil nedendir.. ingiltere de böylesi yıkıcı etkisini gördüğü için bağımsızlığını savunuyor ama bu burjuva bağımsızlığıdır.. aynı şeyi ingiltere içindeki iskoçya-galler için görmez.. yada rusya iç asya sömürgeleri için görmez.. fransadaki galya yada brötenler için görmez.. ispanyada basklar için görmez.. ama tüm bu "sorunlar" yani nedenler günümüze kadar gelmiştir..

bu paradokssal duruş lenin içinde geçerlidir.. polonyayı görür ama kürdistanı görmez.. ermenistanı gürcistanı afganistanı görmez.. türki toplulukları görmez.. yinde bunların çoğuna sscb içinde bir devlet olarak ama merkeze bağlı devlet olarak var olma olanakları sunar.. bence bu geçici bir burjuva çözümdü..

marks ve istler.. ulusal soruna bu temelde yaklaşır.. "sorun" olduğunu kabül ederler ama.., işçi sınıfının önünde bir set yani.., olumsuz sorun nedeni olarak görürler..
haliyle ortada direnen bir ulusal mücadele yok ise fazlaca bırkalamazlar.. yada "birlikte" olarak çözülecek tali sorun olarak görürler..
kısaca "ayak bağı" ise dikkate alırlar.. bu duruşun zünde devletçi-ulusalcı bir mantalite vardır.. onlar için işçi sınıfı var olan siyasi-coğrafi bir sistem içinde geçerli bir tanımlamadır.. alman işçi sınıfı ingiliz işçi sınıfı türk-iye işçi sınıfı.. devleti olmayan bir işçi sınıfı hiçtir.. kürt işçi sınıfı demek "ayrımcılık" sınıf "bölücülüğü".., milliyetçiliktir..

son gelişmeler sonrası litaratürde meşru olan türkiye işçi sınıfı tanımının yanına kürt işçi sınıfı ekleniverdi ama eklenirken yine dominant olan türk işçi sınıfı başat konumdadır.. çünkü "devletlü"...


Marx, 10 Aralık 1869'da, Enternasyonal Konseyinde okunacak olan İrlanda sorunu üzerindeki raporunun aşağıdaki temellere dayanacağını yazıyor:

"... Enternasyonal Konseyinde benimsenmesi pek doğal bir şey olan İrlanda için 'uluslararası' ve 'insanca' adalet konusunda söylenecek sözler bir yana, İrlanda ile bugünkü ilişkilere son vermek, İngiliz işçi sınıfının doğrudan doğruya ve mutlak çıkarı gereğidir. Ve bu, tamamen benim kanımdır; bu kanımın dayandığı nedenlerin bir kısmını, İngiliz işçilerinin kendilerine de söyleyemem. İrlanda rejiminin, İngiliz işçi sınıfının gelişip güçlenmesiyle devrilmesinin olanaklı olacağına, uzun süre inandım. Bu görüşü, The New York Tribune'de [Marx'ın uzun süre yazarlığını yaptığı Amerikan gazetesi] her zaman ifade etmişimdir. Sorunu daha derinliğine inceleyince, şimdi, bunun tam tersine inanmaktayım. İrlanda'nın kurtulmadığı sürece İngiliz işçi sınıfı, hiç bir zaman herhangi bir başarı gösteremeyecektir... İngiltere'de İngiliz gericiliğinin kökleri, ... İrlanda'nın boyunduruk altında tutulmasındadır. (alıntı..; Viladimir İliç Lenin Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı VIII. ÜTOPYACI KARL MARX VE PRATİK ROSA LUXEMBURG)


İrlanda rejiminin, İngiliz işçi sınıfının gelişip güçlenmesiyle devrilmesinin olanaklı olacağına, uzun süre inandım.
buna günümüzde hala inananlar vardır.. ve"haklı"! olarak marksın irlanda ile açıklamalarını lokal kabül ederler ve başkaca açıklamalarını temel alırlar..
şimdi, bunun tam tersine inanmaktayım. İrlanda'nın kurtulmadığı sürece İngiliz işçi sınıfı, hiç bir zaman herhangi bir başarı gösteremeyecektir... İngiltere'de İngiliz gericiliğinin kökleri, ... İrlanda'nın boyunduruk altında tutulmasındadır
bu sözlerini de "diğer" marksistler temel alır.. hindistanı atlarlar.. ama aynı paradoks onlarda da vardır..
İngiltere'de İngiliz gericiliğinin kökleri, ... İrlanda'nın boyunduruk altında tutulmasındadır
ingiliz gericiliğinin kökenlerinin irlandanın boyunduruk altında tutulması olarak söylenmesi.., sömürgecilik yapmayan yada ulusal baskı yaratmayan bir kapitalizmin ilerici olacağı varsayımını ortaya çıkartır.. aynı mantık hindistan içinde geçerlidir..
ingiltere hindistanı.., orta-doğuyu.., yada afrikayı yada pasivikleri vs. boyunduruk altında tutmasaydı ne olurdu..? böyle bir seçeneği var mı?
marks açık işgal ile sömürgeciliği kasdediyor ise anlarım.. ama aynı ingiltere.., daha sonrasında.., boyunduruk altında tuttuğu çok yere "özgürlük" verdi.. oralarda devletler kuruldu da ne değişti.. ingiltere ilericileşti mi?

ulusal sorun nedir.. noktasında asıl sorulması gereken.., "sorun" nedir olmalıdır.. "sorun"u ulusalcılık olarak görmek .., var olan kapitalizmi tarihsel sömürgecilik olgusundan kopartmaktır.. onu üretici güçlerin gelişmesi yani sanayileşme ile tanımlamaktır.. üretici güçlerin gelişmesi demek.., emek kullanımının sanayisel üretimsel alanda artması demektir.. yani işçilerin çoğalması.. marks işin bu yanına eğilmiştir.. bu yanı ile ilgilenmiştir.. bu yan gelişirken ulusal "sorun" gibi bir "sorun"un bu gelişmede yarattığı olumsuzluğa bu temelde bakmıştır.. sorunu yaratanın zaten bu üretici güçlerin gelişmesi olduğunu görmemiştir..

merkezi bir yapının prefire yani çevre alanları boyunduruk altına almadan sermayesel gelişimini yapamayacağı bilinir.. tarihte bunu zor ile var etmiş daha sonra yeterli "gelişmeyi" sağlayında teknoloji-üretim-pazar ile bu boyunduruğu işletmiştir..

ingiltereyi ingiltere fransayı fransa abd yi abd almanyayı almanya yapan bu "zor" idi ama isviçreyi de isviçre yapan bu zor değil sermaysel mali güç idi..

kısaca..;
neden..; bu sermayesel gelişmeyi toplumal hegomanik işleyiş ile biriktirmek ve işletmektir.. sonuç ise..; bu "ilerlemenin" yarattığı "sorun"lardır.. bu ulusal olur sınıfsal olur cinsel olur ekolojik olur..

marksın ulusal "soruna" bakışı anti-kapitalist değildir.. kapitalizmin gelişmesine ve bu temelde işçi sınıfının gelişmesine engel yada yararlı bir "olgu"dur.. hindistanda kapitalizmi yani işçi sınıfını geliştirdiği için olumlu ama irlanda konusunda engel olduğu içinde olumsuzdur..

irlandayada ne öneriyor..
tarım devrimi ve ayrılma hakkı ama bu hakka tarım devrimi olarak içerik veriyor ise buna da burjuva devrimi denir..
"İrlandalıların muhtaç oldukları şunlardır:
"1) Kendi hükümetleri (self-government) ve İngiltere'den bağımsızlık;
"2) Bir tarım devrimi. ..."

Marx, İrlanda sorununa büyük önem veriyordu ve Alman İşçiler Birliğinde bu konuda bir-buçuk saat süren bir konferans vermişti (17 Aralık 1867 tarihli mektup).(sayfa 103)

(alıntı aynı yerden)

tarih bize göstermiştir ki..; Kendi hükümetleri (self-government) ve İngiltere'den bağımsızlık .. bunlar anti-kapitalist olmayı ifade etmediği gibi küresel kapitalizm içinde bir çeşit "bağımsız" sömürge olmadığını da ispatlamıyor.. hatta tarih yine ispatlamıştır ki.. sosyalist bağımsız ulus-devlet olmak bile bu anlamda bir toplumsal özgürleşme sürecine girmenin yeterli adımı da olmuyor..

benzer paradoksları günümüz marksist ve de leninistlerinde görmek olasıdır.. temel aynıdır.. ulusal sorun bir "sorun"dur.. ama.., sonuç değil neden olan bir sorundur..
bu mantalite ister istemez var olan ulus-devlet sınırlarında bir çözümsel arayışa yani ulusal sosyalist devrime!! tekabül eder.. tarihin içinden doğup "gelişmiş" bir kapitalist devleti onaylamaya tekabül eder.. haliyle m-l komünistler de bu tarihin içinden "ilerleyip" gelen olguya el koymaya da sosyalist devrim derler..
el koydukları bu aracın yarattığı .., neden olduğu tüm sorunları da sorunlara neden olan bu araç ile çözeceklerini sanırlar.. ama tarih onları yanıltır..
mikroplu araç ile tedavi yapılmaz..
 
Üst