titre oligarşi!! "devrimciler" geliyor.. muş

#1
Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan iktidara bu ülkede devrimcilerin de olduğunu gösterelim. Gösterelim ki ayaklarını denk alsınlar."

İşte ÖDP'nin aday listesinde yer alan isimlerden bazıları:

Devrimciler var! - Politika Haber - Online BirGün

yukarıdaki alıntı..; birgün gazetesinde Devrimciler var! başlığı ile yazılmış ödp adayları haber yazısından alıntılanmıştır.. vallahi ünlem işaretini ben koymadım.. orjinalinde vardı.. :D
demkki kendileri de yada yazıyı asan yazı kuruluda.. hamasi bir söylem-yazı olduğunun farkındalar ki.., devrimciler var sözünün sonuna ünlem koymuşlar.. yani var deniliyor ama gerçekten böyle mi! anlamına gelmiş.. :)

bu ülkede devrimcilerin de olduğunu gösterelim
buradaki de vurgusuna dikkat..!! yani piyasada muhalefet var ama bunlar..hikaye asıl olarak devrimciler de var ve şimdi arzı endam edecekler..
şimdiye kadar var olan muhalefet ne ise.. devrimcilerin de olduğunu gösterememiş.. !!!

bu hamasi söylemin içeriğin de başka şeyler de var..

bu ülkede devrimcilerin de olduğunu kimler görememiş..!!
Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan iktidar !!!! burada kasdettiği akp oluyor.. iktidarın parti-hükümet olmadığının ayrımında değil iseler.. bizzat sistemin olduğunu biliyorlar ise.. yada unutmamışlar ise.., bu cümleye göre Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan iktidar dışında iktidarsal güçlerin de olduğu anlamı çıkar..
nerden çıkar demeyin.. çünkü başka türlüsü geçmişini inkar anlamına gelir..

hadi kuruluş süreci ve sonrasındaki.., Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan devlet söylemini atlayıp.. bağımsızlık ve ulusalcılık dedik.. 1968 deki ve de devamcısı 1978 deki devrimciler kime karşı idi.. sadece ap ye mi..?

bu ülkede ..; Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan bir sistem mi? var yoksa arasıra iktidar olan.. hükümetler mi?
68 den beri devrimciler.., Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan iktidar-lara
bu ülkede devrimcilerin de olduğunu gösterememişler de şimdi parlamento seçimleri ve adaylarla mı? gösterecekler..


geçmiş inkar edilir ama bu şekilde inkar edilmez.. :D

ve en önemli hamasi cümle de altta..

Gösterelim ki ayaklarını denk alsınlar
vay be.. bunca mücadeleler ve örgütler.. bu işi beceremedi.. Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan iktidar-lar.., ayaklarını denk almadı.. ödp adaylarını görünce ayaklarını denk alacaklar.. :D

bu hamasi işlerin.., kendilerine parti-cephe diyen ama parti ve cephenin fonksiyonundan fersah fersah uzakta olanların işleri sanırdım..

anımsarsınız.. 1 mayıslardan birinde.. bunlar rap-rap.., üniforma içinde alana gelirken.. "titre oligarşi parti-cephe geliyor" diye sloğan atardı.. ben de izlerken söylenirdim.. oligarşi bu tören alayından mı? titreyecek.. gerillamsı kıyafetlerden mi yoksa dağlardaki gerillalardan mı diye düşünüp.., olsa olsa.., mitingdeki çoşkulu kalabalıktan titreyeceğinden dem vururdum..

sen 1968 i kendine klavuz olarak al ama Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan iktidar-ları titretemediğini itiraf et.. sonrada bir seçimle ve adaylarla..
Emperyalist çetenin ayakçılığını yapan iktidar-ların .., ayaklarını denk alacağını san..!!!!

buna gülünmez de ne yapılır..
 
#3
"anımsarsınız.. 1 mayıslardan birinde.. bunlar rap-rap.., üniforma içinde alana gelirken.. "titre oligarşi parti-cephe geliyor" diye sloğan atardı.. ben de izlerken söylenirdim.. oligarşi bu tören alayından mı? titreyecek.. gerillamsı kıyafetlerden mi yoksa dağlardaki gerillalardan mı diye düşünüp.., olsa olsa.., mitingdeki çoşkulu kalabalıktan titreyeceğinden dem vururdum.."

o üniformalı izci, pardon gerillacı gençler ödp'li değil, malum, ds'li gençlerdi ve 1 mayıslarda izci, pardon gerillacı kıyafetleriyle yürüyüş yaparak, 23 nisan çocuk bayramlarında oligarşiden hükümet koltuğunun kendisine verileceği günü beklerlerdi. :)

"titre oligarşi, parti-cephe geliyor" sloganı da o izci, öf aman pardon, gerillacı kıyafetli gençlerin ağzında bayağı etkileyici hava oluşturuyorduysa da, daha sonraları ortaya çıkan light-anarşistçi grupçuklarımızın "tekbiiir-has...rrr"li ilginç sloganları daha çok ilgi çekerek, bu tür eylemlerin en çok konuşulan ve hit alan sloganı oldu.

oligarşi ise, her ortaya çıkan yalancı pehlivanın karşısında tir tir titremekden, bunlara bir türlü vakit ayıramıyordu. bir ara alpaslan türkeş, 80 öncesinde kendi hareketine bolca maddi yardımda bulunan sabancı'ya "ne mozaiği ulann!!" diye höykürünce adamcağız anında çark etmişdi. şimdi de bornergillerin tüsiad'ı cesur bir anayasa paketi hazırlayıp sundukdan sonra, öcalan'ın bunu olumlu değerlendirmesi üzerine kendi önerisini sahiplenmeyip ortada bırakıverdi. bu ne ödlek oligarşi böyle! biraz cesur olsa part-cephe onu titretecek ama ah şu ödlek oligarşi!.. bir zamanlar katildi şimdi de ödlek... :)
 
#4
"anımsarsınız.. 1 mayıslardan birinde.. bunlar rap-rap.., üniforma içinde alana gelirken.. "titre oligarşi parti-cephe geliyor" diye sloğan atardı.. ben de izlerken söylenirdim.. oligarşi bu tören alayından mı? titreyecek.. gerillamsı kıyafetlerden mi yoksa dağlardaki gerillalardan mı diye düşünüp.., olsa olsa.., mitingdeki çoşkulu kalabalıktan titreyeceğinden dem vururdum.."

o üniformalı izci, pardon gerillacı gençler ödp'li değil, malum, ds'li gençlerdi ve 1 mayıslarda izci, pardon gerillacı kıyafetleriyle yürüyüş yaparak, 23 nisan çocuk bayramlarında oligarşiden hükümet koltuğunun kendisine verileceği günü beklerlerdi. :)

"titre oligarşi, parti-cephe geliyor" sloganı da o izci, öf aman pardon, gerillacı kıyafetli gençlerin ağzında bayağı etkileyici hava oluşturuyorduysa da, daha sonraları ortaya çıkan light-anarşistçi grupçuklarımızın "tekbiiir-has...rrr"li ilginç sloganları daha çok ilgi çekerek, bu tür eylemlerin en çok konuşulan ve hit alan sloganı oldu.

oligarşi ise, her ortaya çıkan yalancı pehlivanın karşısında tir tir titremekden, bunlara bir türlü vakit ayıramıyordu. bir ara alpaslan türkeş, 80 öncesinde kendi hareketine bolca maddi yardımda bulunan sabancı'ya "ne mozaiği ulann!!" diye höykürünce adamcağız anında çark etmişdi. şimdi de bornergillerin tüsiad'ı cesur bir anayasa paketi hazırlayıp sundukdan sonra, öcalan'ın bunu olumlu değerlendirmesi üzerine kendi önerisini sahiplenmeyip ortada bırakıverdi. bu ne ödlek oligarşi böyle! biraz cesur olsa part-cephe onu titretecek ama ah şu ödlek oligarşi!.. bir zamanlar katildi şimdi de ödlek... :)
Tek tip yürüyüş tarzı eleştrilebilir. Yada orada yürümenin ne eksiği ve ne götürüsü olduğu tartışılabilir.
Fakat alay konusu olamaz.
DS, düşüncelerine uygun pratik üretmiştir.
Sabancıdan tutunda, daha dün yedikleri operasyona kadar. Tarihleri bu kadar basit değildir.
ÖDP ile DS bir arada tutulacak hareketlerde değildir.
 
#5
"anımsarsınız.. 1 mayıslardan birinde.. bunlar rap-rap.., üniforma içinde alana gelirken.. "titre oligarşi parti-cephe geliyor" diye sloğan atardı.. ben de izlerken söylenirdim.. oligarşi bu tören alayından mı? titreyecek.. gerillamsı kıyafetlerden mi yoksa dağlardaki gerillalardan mı diye düşünüp.., olsa olsa.., mitingdeki çoşkulu kalabalıktan titreyeceğinden dem vururdum.."

o üniformalı izci, pardon gerillacı gençler ödp'li değil, malum, ds'li gençlerdi ve 1 mayıslarda izci, pardon gerillacı kıyafetleriyle yürüyüş yaparak, 23 nisan çocuk bayramlarında oligarşiden hükümet koltuğunun kendisine verileceği günü beklerlerdi. :)

"titre oligarşi, parti-cephe geliyor" sloganı da o izci, öf aman pardon, gerillacı kıyafetli gençlerin ağzında bayağı etkileyici hava oluşturuyorduysa da, daha sonraları ortaya çıkan light-anarşistçi grupçuklarımızın "tekbiiir-has...rrr"li ilginç sloganları daha çok ilgi çekerek, bu tür eylemlerin en çok konuşulan ve hit alan sloganı oldu.

oligarşi ise, her ortaya çıkan yalancı pehlivanın karşısında tir tir titremekden, bunlara bir türlü vakit ayıramıyordu. bir ara alpaslan türkeş, 80 öncesinde kendi hareketine bolca maddi yardımda bulunan sabancı'ya "ne mozaiği ulann!!" diye höykürünce adamcağız anında çark etmişdi. şimdi de bornergillerin tüsiad'ı cesur bir anayasa paketi hazırlayıp sundukdan sonra, öcalan'ın bunu olumlu değerlendirmesi üzerine kendi önerisini sahiplenmeyip ortada bırakıverdi. bu ne ödlek oligarşi böyle! biraz cesur olsa part-cephe onu titretecek ama ah şu ödlek oligarşi!.. bir zamanlar katildi şimdi de ödlek... :)


kodlanmış bilincin algısal seçiciliğine bir örnek daha.. :D
ben zaten ödp li demedim.. günümüzde.., parti-cephe diye bir tanım kimleri ifade eder herkes bilir..

yazım ödp eleştirisi idi.. sana helal olsun sinekten yağ çıkartmak söylemi gibi.. bu eleştirimden ds eleştirisi çıkartmayı başarmışsın.. ben aslında bir ironik gönderme yapmıştım..

oligarşi bu tören alayından mı? titreyecek.. gerillamsı kıyafetlerden mi yoksa dağlardaki gerillalardan mı diye düşünüp.., olsa olsa.., mitingdeki çoşkulu kalabalıktan titreyeceğinden dem vururdum.."

birinci sözlerim ds içindi.. titretecek isen.. alandaki gösteri ile değil gösterinin somttaki ifadesi olan gerilla ile titret demek istedim.. bu söylemimle de ödp ye yöneldim.. bunlar gibi sizde.., hadi gerillayı terk ettiniz bari alanlardaki kitleler ve çoşkusu ile titretin.. parlamento adayları ile ve alamayacağınız oylar ile sadece kurbağaları ürkütürsünüz demek istedim..

ne dersin ?? haksızmıyım abartmışmıyım.. eleştirilerini alabilirmiyim..!!!
 
#6
Tek tip yürüyüş tarzı eleştrilebilir. Yada orada yürümenin ne eksiği ve ne götürüsü olduğu tartışılabilir.
Fakat alay konusu olamaz.
DS, düşüncelerine uygun pratik üretmiştir.
Sabancıdan tutunda, daha dün yedikleri operasyona kadar. Tarihleri bu kadar basit değildir.
ÖDP ile DS bir arada tutulacak hareketlerde değildir.
doğru, ds düşüncelerine "uygun" pratik üretip tüketmiştir.

alay konusu olamazsa sen de alay etmemeliydin, suat da etmemeliydi. ben edince dikkat çekiyor ve tepki topluyorsa benimkilerin daha etkili olmasındandır.

ödp ile ds bir tutulamaz. ikisi de ayrı eleştirilir. bu da doğru. ikisi de çok fazla eleştirilecek bir yana artık sahip değildir. bu en doğrusu...



kodlanmış bilincin algısal seçiciliğine bir örnek daha.. :D
ben zaten ödp li demedim.. günümüzde.., parti-cephe diye bir tanım kimleri ifade eder herkes bilir..

yazım ödp eleştirisi idi.. sana helal olsun sinekten yağ çıkartmak söylemi gibi.. bu eleştirimden ds eleştirisi çıkartmayı başarmışsın.. ben aslında bir ironik gönderme yapmıştım..

oligarşi bu tören alayından mı? titreyecek.. gerillamsı kıyafetlerden mi yoksa dağlardaki gerillalardan mı diye düşünüp.., olsa olsa.., mitingdeki çoşkulu kalabalıktan titreyeceğinden dem vururdum.."

birinci sözlerim ds içindi.. titretecek isen.. alandaki gösteri ile değil gösterinin somttaki ifadesi olan gerilla ile titret demek istedim.. bu söylemimle de ödp ye yöneldim.. bunlar gibi sizde.., hadi gerillayı terk ettiniz bari alanlardaki kitleler ve çoşkusu ile titretin.. parlamento adayları ile ve alamayacağınız oylar ile sadece kurbağaları ürkütürsünüz demek istedim..

ne dersin ?? haksızmıyım abartmışmıyım.. eleştirilerini alabilirmiyim..!!!
suat gardaş, senin "kodlanmış bilincinin algısal seçiciliğini" anlayabilmiş değilim. :) seni destekleyen bir yorum yapınca dahi kabarıyorsun. ben ne yapayım, bilemiyorum ki. :)

sen ds'yi eleştirmedin mi? o yürüyüşlerinin şekilci titreticiliğinden söz etmedin mi? ben de seni destekledim işte.

desteklesem bir türlü, itiraz etsem bir türlü. bu nasıl ısrarlı bir mobbing böyle yarabbi!.. :D
 
#7

suat gardaş, senin "kodlanmış bilincinin algısal seçiciliğini" anlayabilmiş değilim. :) seni destekleyen bir yorum yapınca dahi kabarıyorsun. ben ne yapayım, bilemiyorum ki. :)

sen ds'yi eleştirmedin mi? o yürüyüşlerinin şekilci titreticiliğinden söz etmedin mi? ben de seni destekledim işte.

desteklesem bir türlü, itiraz etsem bir türlü. bu nasıl ısrarlı bir mobbing böyle yarabbi!.. :D

sağol.. böyle destek kalsın.. yazım ödp ile ilgili ds olayı ise eleştiriden ziyade ironiksel bir örnekleme ile ödp eleştirisi.. :) sen de işin bu yanını atlayıp.. ds yanını öne çıkarttırsan.. mobbing midir mobydıck midir nedir bende onu yaparım haliyle..:D

ds eleştirisine gelince.. ben hazirana katılmıyorum..
senin belirtiğin gibi izci kıyafetleri ile yürüyüş 23 nisan yürüyüşlerine benzemiş.. gerillayı temsil edeceksen uygun edersin.. ortada o kıyafetleri ile var olan bir gerilla var mı yada senin gerillalarının kıyafeti öyle mi?
bu anlamda sen işi gösteriye dönüştürürsen biri de bunu alay konusu yapar..
ayrıca.. ödp ile ds karşılaştırması yaparak.. eleştiri yapılacak ise.. bunlar zaman-mekan ve duruş olarak yapılır..

dy-ds sürecinde her iki kesim farklı değildi.. mücadele ise müvadele ds daha sert olsun olabilir..
ama şimdi ödp ile dhkp-c karşılaştırması yapılarak eleştiremezsin denilemez..
bir legal alanla sınırlı yapı diğeri ise.. silahlı mücadele alnı iddiasında.. işte burada iddiaları ve bu anlamdaki realiteleri olarak bakılır..

ödp "reformist"!! ise.., dhkp-c de oportünisttir.. ortada doğru-belli silahlı mücadele biçimi ve örgütlenmesi ve de araçları(kır-şehir gerillası) yokken gösterilerdeki kılıklardan müteşekkil gerilla vurgusu da olmaz..

ben doğru temelde eleştiri yaptığımı düşünüyorum..
ödp'nin geçmişte oligarşiyi titretme tarzına ds ile atıf yaparken.. şimdiki tarzında bile ancak kurbağaları ürkütme niteliğinde iken hamasi sözler etmesini eleştirdim..
 
#8
alay konusu olamazsa sen de alay etmemeliydin, suat da etmemeliydi. ben edince dikkat çekiyor ve tepki topluyorsa benimkilerin daha etkili olmasındandır.

ödp ile ds bir tutulamaz. ikisi de ayrı eleştirilir. bu da doğru. ikisi de çok fazla eleştirilecek bir yana artık sahip değildir. bu en doğrusu...


Sevgili alevliyıldız,
Bu tavır sadece sana değil, DS ile alaycı tavırla konuşan herkesedir.
ÖDP konusunda eleştrilecek tavrıma gelirsek; evet haklısınız ÖDP ile de bu tarzda konuşmamak gerekiyor. Doğru olan politik eleştri tarzıdır. Bende bu hataya düştüğümü belirteyim.
Bana kalırsa DS-DY'de kızıldere mücadele metodlarını reddetmiştir. İkisi'de miras yedidir. Sözde savunuyoruz deyip, kitleyi tutsalarda pratikte hiçbir alakaları yoktur. Fakat ÖDP'nin durduğu yer, Türkiye devrimci tarihinin çöplüğüdür. DS'nin durduğu yer çok daha sağlam ve yüreklidir.
suat arkadaş; yok kır, yok şehir vs. diye açıklamaya çalışmıştır. Her ne olursa olsun bu bir kültür sorunudur. Devrimci sosyalist kültürün eksikliğindedir
 
#9
işler karman-çorman olmadan .. öncelikle şu alay etmek işine değineyim..
mizah-hiciv vs. sadece eğlence değil aynı zamanda eleştiriel ve muhalefetsel birer olgulardır da..
ne ile.., ne zaman ve niçin alay edilir edilmez.. edenin amacı vs. bunlar.., göreceli ve tartışmaya açık itirazlardır.. bu olay vuku bulduğunda bir taraf bunun yapılmamasını ister ve yapan da olur diyebilir yada kendilerini o duruma düşürmesinler yaparım da diyebilir..
asıl önemli olan toplum karşısındaki düşülen durumdur.. buna önem verseniz iyi olur...

Bana kalırsa DS-DY'de kızıldere mücadele metodlarını reddetmiştir. İkisi'de miras yedidir. Sözde savunuyoruz deyip, kitleyi tutsalarda pratikte hiçbir alakaları yoktur.
haziran arkadaşın bu sözleri.., ds-dy arasındaki farkı kaldırmaktadır.. da hangi farkı acaba kendisi farkında mı?
bu sözler..; her iki yapı söyledikleri ve yaptıkları ve bundan sonra yapacakları anlamında.. kalıplarının "adamı" değildir sözü ile denk düşer..
madem böyle ise..,
Fakat ÖDP'nin durduğu yer, Türkiye devrimci tarihinin çöplüğüdür. DS'nin durduğu yer çok daha sağlam ve yüreklidir. sözlerinin bir anlamı kalıyor mu?
İkisi'de miras yedidir. Sözde savunuyoruz deyip, kitleyi tutsalarda pratikte hiçbir alakaları yoktur. olanların yeri kaçınılmaz olarak.., Türkiye devrimci tarihinin çöplüğüdür.
yanlış mı anlattım..!!!!! ..

sözde ve azbuçuk pratikte de "keskin"!! olanın iyi olduğunu söylemek bir duygusal tepkisel söylemdir o kadar..

sözkonusu olan iki yapı günümüzdeki hali ile ele alınıyor.. geçmişi ile değil.. bu geçmiş.., bütünsel olarak ele alındığında.. dy daha erken çark etmiş diye ds daha geç çark etmiş diye atsniflenebilir ama günümüzde gelinen noktada bunun bir anlamı yoktur..

DS'nin durduğu yer çok daha sağlam ve yüreklidir
evet.. bir dönemler öyle idi.. bunu geçmiş ile ilgili söyleyip dy ile karşılaştırma yapıyorsan doğrudur ama şimdi için söylüyorsan.. değildir..

hamasi sözlerin ve geçmişinin değerli mücadelelerinin arkasına sığınıp başkalarına sürekli laf eden ve ideolojik-pratik duruşu ile ulusalcı zeminde dolaşan bir yapıdan söz ediyorsak..
DS'nin durduğu yer çok daha sağlam ve yüreklidir sözünü yeniden düşün derim.. onaylıyorsan o başka..

suat arkadaş; yok kır, yok şehir vs. diye açıklamaya çalışmıştır. Her ne olursa olsun bu bir kültür sorunudur. Devrimci sosyalist kültürün eksikliğindedir
suat açıklamaya çalışmıyor.. açıklıyor.. söylemin ile ilgisi olmayan bir yerde isen.. buna oportünizm denir.. thkp çizgisi suni denge.., de.. kırda gerillan olsun ama partin olmasın.. sonra kırda gerillan varken aradan yıllar geçsin partileş ama gerillan kalmasın.. sonra 1 mayıs da olmayan gerillanın olmayan kıyafeti ile gösteri yap..
sende buna.., bu bir kültür sorunudur. Devrimci sosyalist kültürün eksikliğindedir de.., bu kadar basit değildir bence..
 
#10
doğru, ds düşüncelerine "uygun" pratik üretip tüketmiştir.
alevliyıldız.. bu bir eleştiriel tespit olarak kendince doğrudur.. ama böyle kısa cümle yerine biraz daha uzun ve açıklayıcı olmalısın..


mahiri denizi savunmak sahiplenmek ile onları düşüncelerine "uygun" pratik üretip tüketmiştir. diye tanımlamak çelişir.. diyebilirsin.. ben ds için dedim.. de diyebilirsin.. ama ds ve dy.., "onların" düşüncelerine "uygun" pratik üretip tüketmiştir. bu anlamda.., daha net yazmalısın ki.. farklı algılamayalım..

"onların" düşünce ve pratiklerine uygun düşünce üretip bunu kürdistanda uygulayıp başarı elde edenler de var.. sen de bunları anlayamazsın.. çünkü düşüncelerine uygun pratik üretme noktasında net değilsin..


ne yazık ki...; bu net olamama halleri türkiye solunun.., hem.., bir kültür sorunudur. Devrimci sosyalist kültürün eksikliğindedir .., hem de.., ideolojik sorunlarındandır..
 
#11
Sevgili suat, öncelikle yazı tarzınızı değiştirmenizi önereceğim, rengarenk bir yazı her cümlenin altı çizilmiş. Cümle cümle incelemek yerine, yazının bütünselliğiyle incelersek daha sağlıklı olur :)
DY ve ÖDP farklıdır. DY bir harekettir, 80 sürecinde yenilgi almıştır. Bugün ise devamcıları olduğunu söyleyen hareketler var. ÖDP, DY çizgisinden de çok uzağa çıkmıştır. Bunu belirteyim.
Bu sebeple, ÖDP'nin durduğu yer tarihin çöplüğüyse; DY değildir. bunu düzeltelim.
DY ile DS arasında ki benzerliği tartışmanın yeri burası değildir. Görüşümü belirtmek amaçlı yazdım. Bir tartışma konusu var, orada bu konuyu devam edeceğim. Bu sebeple geçmiş tartışmayı dediğiniz gibi burada yapmayacağım.
Günümüze dönersek HÖC'e verilecek eleştri oldukça fazladır. Bunların başında dediğiniz gibi ulusal sorun ve kültür sorunu durmaktadır. Fakat ÖDP'de bundan farklı bir yerde durmamaktadır. Bir arada yaşam propagandaları ve ulusal sorun pratikleri, aynı zamanda bir yozlaşma ve çürüme içerisinde ki kültürleri. HÖC, devrimci mücadelesini demokratik alanda sürdürmektedir. ÖDP ise reformizmin kucağındadır.
Suat arkadaş, emperyalist-kapitalist sisteme karşı verilen ekonomik-demokratik, ideolojik ve politik-askeri mücadelede dördüncü bir alan olarak kültür sorunu ve mücadelesi vardır. Bu sebeple kültür dediğiniz gibi basit olarak algılanacak birşey değildir.
Açıkladınız yada açıklamadınız buna bir itirazım yok. Oportünizm tespitiniz yanlış değildir ve hatta katılımımda söz konusudur. Bu tespit, kültür bozukluğununda karşısında değildir.
 
#12
Sevgili suat, öncelikle yazı tarzınızı değiştirmenizi önereceğim, rengarenk bir yazı her cümlenin altı çizilmiş. Cümle cümle incelemek yerine, yazının bütünselliğiyle incelersek daha sağlıklı olur :)
önerini üzüntüyle red edeceğim.. bir yazının eleştirisi çeşitli tarzlarla yapılır..

alıntısız bütünsel eleştiri yapılır ki.., ben bunu tercih etmem ve nadiren yaparım.. eleştirdiğim zemin o olgunun genel bilinen yanı ise bunu yaparım..

bütünsel eleştiri yapılırken iddia ve ithamların ispatlı olması için alıntılarla eleştiri yapılır..

bir yazı eleştiriliyor ve içersinde mantık karmaşası ve bir biri ile çekişkili tanımlamalar varsa.. cümle cümle eleştiri yapılır..
bu tarz işletilirken..,eleştiri yapılmak üzere alıntılanan cümlelerin anlam kopukluğu yaratmamasına dikkat edilmelidir.. ve itraz olur ise bu itirazı da dikkate almak gerekir.. ben böyle algıladım denilemez..

örneğin bu sayfadaki yazılar kısa polemik yazılarıdır.. kelime-cümle ve kullanıldığı içerik ile el alınmalıdır.. bende yapabilirim.., algım ne ise alıntısız eleştiri sunarım..ki çok yapılıyor.. bu seferde kişinin yazısı ve içeriği değil kendi algımızın ortaya konuşu oluyor.. bu daha vahim ve düzeltilemez bir hata oluyor..

DY ve ÖDP farklıdır. DY bir harekettir, 80 sürecinde yenilgi almıştır. Bugün ise devamcıları olduğunu söyleyen hareketler var. ÖDP, DY çizgisinden de çok uzağa çıkmıştır. Bunu belirteyim.
bu tespitin çok tartışıldı.. evet dy bir hareketti ama özellikle 1978 le birlikte bir parti gibi işletilen bir hareketti.. bu anlamda.., dy ile ödp bir sürecin bütünselliği içinde ele alınır.. dy nin ödp olması yenilginin sonucu değil.. ideolojik-pratiksel işleyişin kaçınılmaz sonucudur.. bu elbette benim tespitimdir ve tartışmaya açıktır.. ama ben böyle gördüğüm için bu temlde yazarım.. sen ayrı görüyorsundur bunu ayrıca.., tartışırız..

dy devamcısı olduğunu iddia edenlere gelince.. bunlar sadece birer iddiacıdırlar.. o kadar.. 1982-5 süreci ile ortaya çıkmaya başlamış ve 1990 tartışma sürecinde netleşmiş diyeyim.. yapılardır.. 1990 ı bile baz alsak.. aradan 11 yıl geçmiş bırak dy devamı olmayı daha dy başlangıcı olmayı aşamamışlar.. ve bildiğin gibi yavaş yavaş ödp içinde yuvalanıp.., keskin pozlarda siftiniyorlar.. benim için bir kıymeti harbiyeleri de yoktur.. olan varsa neden farklı ve önemli anlatır tartışırız..

Bu sebeple, ÖDP'nin durduğu yer tarihin çöplüğüyse; DY değildir. bunu düzeltelim. yukarıda anlattığım nedenlerle ben düzeltemem ama sen farklı görüyorsun olarak açıklamış ve de düzeltmiş olduk.. :)
 
#13
Önerimi dikkate aldığınız için teşekkürler.
Yazınıza bir itiraz olarak değil, sadece birkaç şeyi ifade etmek istiyorum.
DY hareketi 74 temelli olarak çıkışını 77 olarak belirlemiştir. Bir hareket olarak ortaya çıkmıştır ve sonu gelmeyen bir partileşme süreci vardır. Sürekli bir partileşme süreci yaşamaktadır bir hazırlık yaşamaktadır. Bunu ayrı bir başlık altında tartışırız.
DY sistemi hedef alarak örgütlenen, düzen içi arayışlarda bir "hareket(parti vs.)" değildi. Bu yüzden tarihin çöplüğünde değildir dedim. Fakat ÖDP'ye baktığımızda artık gerisinde çok yazıldı-çizildi...
 
#14
alay konusu olamazsa sen de alay etmemeliydin, suat da etmemeliydi. ben edince dikkat çekiyor ve tepki topluyorsa benimkilerin daha etkili olmasındandır.


Sevgili alevliyıldız,
Bu tavır sadece sana değil, DS ile alaycı tavırla konuşan herkesedir.
ÖDP konusunda eleştrilecek tavrıma gelirsek; evet haklısınız ÖDP ile de bu tarzda konuşmamak gerekiyor. Doğru olan politik eleştri tarzıdır. Bende bu hataya düştüğümü belirteyim.
Bana kalırsa DS-DY'de kızıldere mücadele metodlarını reddetmiştir. İkisi'de miras yedidir. Sözde savunuyoruz deyip, kitleyi tutsalarda pratikte hiçbir alakaları yoktur. Fakat ÖDP'nin durduğu yer, Türkiye devrimci tarihinin çöplüğüdür. DS'nin durduğu yer çok daha sağlam ve yüreklidir.
sevgili haziran, ben senin de alay ettiğini yazarken ödp ile ilgili sözlerini değil, ds ile ilgili sözlerini kastetmişdim.

sen de ds ile alaycı tarzda yorum yazdın. ben de bunda daha da ileri gittim. aslında pek de yazmamak gerekdiği söylenebilir. çünkü artık pek yoklar. iyice etkisizleşmişler ve daha çok tarihde kalmış durumdalar. bir güçleri bulunmuyor.

ödp de öyle. onu da kendi haline, kendi yok oluşuna bırakmak yerinde olur.

dy de öyle. bizim sevgii eski grubumuz. şiirli, yeminli bildirilerin, pullamaların ve bombalı ve bomba süslü pankartların en kitlesel örgütü ve dergisi, yumruklu yıldızlı dy. artık yok. artık yakın tarihimiz...

zaten öyle de olmalı. çünkü akıp giden hayatın, o karşı konulmaz büyük gücün, o tsunami şiddetindeki dev dalgaların önünde hiç bir iyi niyet hareketi duramaz. tarihe materyalist gözle bakanlar, gideni ve gelmekde olanı görür veya görmeye çalışır. görmezse de iyi niyet hareketlerini iman tazeleme babında desteklemeye devam etmez.

mahirler bir büyük ve kısa patlamaydı. en uzun koşunun en hızlı ve güzel yürekli yiğitleriydiler. henüz çok küçüktüler ve bu yüzdendi bütün hataları.

dy, bir büyük ve hoş kitlesellikdi. içinin boş olduğu ortaya çıkana kadar hepimize büyük hayaller yaşattı, büyük umutlar verdi. içinden haşarı bir çocuk daha çıkardı.

haşarı ds, hızla koşmaya başladı ama hem hız dönemi artık kapanmışdı ve o bunu dikkate almadı, hem de nefesi kısa süre sonra tükendi ve içinden parçalandı. daha doğrusu parçalatıldı. kötü ve yanlış mecralara akıtıldı.

bunların hiç birinin artık bir maddi zemini yok. geçmişde kalmış olanın, bizleri geleceğe taşımasında imkan yok. türkiye'de sosyalist mücadeleler tarihi diye bir ansiklopede maddeler olmakdan öte bir anlamları kalmadı.

bu konuları uzatmanın anlamı yok. gençlerin öğrenmeleri gereken daha önemli ve yararlı konular var. çok daha az şabloncu ve daha az dogmatik ve de çok daha fazla yaratıcı ve sorgulayıcı olarak tabii...
 
#15
oligarşi ise, her ortaya çıkan yalancı pehlivanın karşısında tir tir titremekden, bunlara bir türlü vakit ayıramıyordu. bir ara alpaslan türkeş, 80 öncesinde kendi hareketine bolca maddi yardımda bulunan sabancı'ya "ne mozaiği ulann!!" diye höykürünce adamcağız anında çark etmişdi. şimdi de bornergillerin tüsiad'ı cesur bir anayasa paketi hazırlayıp sundukdan sonra, öcalan'ın bunu olumlu değerlendirmesi üzerine kendi önerisini sahiplenmeyip ortada bırakıverdi. bu ne ödlek oligarşi böyle! biraz cesur olsa part-cephe onu titretecek ama ah şu ödlek oligarşi!.. bir zamanlar katildi şimdi de ödlek... :)
şu ödlek oligarşi, katil oligarşi kadar ilgi çekmedi galiba. kimse buna yorum yapmamış. kimse "oligarşiyle alay ediyorsun" dememiş.

gerçi bu forumda "kimse" 3-5 kişi zaten... onlar da yapmamış.
 
#16
amacım.., türkiyesolunu tartışmak olduğundan kendimi konu dışına çıkmış saymıyorum..
konuya alevliyıldızın doğru bir önermesi ile devam edeceğim.. çok daha az şabloncu ve daha az dogmatik ve de çok daha fazla yaratıcı ve sorgulayıcı olarak tabii...
alevliyıldız bunu önermiş ama kendisi bu noktada nerede..

bu anlamda sürekli diyorum..; ister keskin görünsün ister "reformist" oldu diye pili bitmiş görünsün!! türkiye solu..; toptan.. şabloncu.., doğmatik.., az yaratıcı.., ve az sorgulayıcı bir formattadır..

mahirler bir büyük ve kısa patlamaydı. en uzun koşunun en hızlı ve güzel yürekli yiğitleriydiler. henüz çok küçüktüler ve bu yüzdendi bütün hataları.
yukarıdaki tanımlamalar ve sonuç tespitleri baştan aşağıya şabloncu bir mantaliteye aittir..


şablon-1..: mahirlere sahiplenmek gerekir.. asla eleştirilemezler.. ve hatalı bulunamazlar..
şablon-2..: yenildiler ve arkasından bizler daha beter yenildik.. aslında eski çizgiden çoktan çark ettik ama buna "uygun" bir gerekçe bulurken geçimişimizi de "uygun" bir gerekçe ile red edelim ki.. şablon-1 ile çelişmeyelim...

mahirler bir büyük ve kısa patlama .., değildi..
1920 ile başlayan türk-iye solu içindeki uzun bir sürecin belirli bir aşamasında dünyadaki gelişmelerle etkilenerek çıkış arayan ciddi bir türkiye solu içi başkaldırısı idi.. tip içinde başlayan bir süreç ile gelişerek milliyetçi sol mdd zemininde pişip.., bu zemini de aşarak 1970 e geldiler.. küba devrimi 2 sene sürdü.., 17 ekim çok daha kısa ama uzun bir iç savaş yaşadı vs.. mesele yıl sayımı değildir mesele süreç ve içeriğidir..
ve mahirlerin patlaması.. silahlı mücadele olarak görülmemelidir.. bu topraklar tarih boyunca çok patlama-kalkışma gördü.. eşkiyalık kurumu bile başlı başına patlamalardır..
68'in.., önemi kızıldere nurhak martinik mezrası idamlar değil.. 50 yıllık bir türkiye solu içindeki teorik patlama ve bunu pratiğe dşkme işlevidir..

en uzun koşunun en hızlı ve güzel yürekli yiğitleriydiler
bu 100 metre koşmayı bile beceremeyecek olan can yücel "güzelleme"sidir.. ölenleri yiğit kalanları da korkak ilan etme hastalığı olan asıl korkakların işleridir.. kişi olarak elbette herbir değerdir ama asıl değer ve yiğitlik sürecin özüdür.. damgasını basan türkiye solundan çıkma çabasının çizgileri-pratikleridir..
kısaca "onlar" sadece birer kahraman olarak kalırlarsa asıl o zaman katledilmiş olurlar..
henüz çok küçüktüler ve bu yüzdendi bütün hataları.
akıl yaşta değil baştadır.. aynı dönemde eşşek kadar olanlar da vardı.. "birikimli-deneyimli" "büyükler" de vardı.. 50 yıllık sistemin teranesi ile idare-i maslahatçılık yaparak geçinenlerin yanında "onlar".., aksakallı alim sayılır..
ideolojik yaratımları bu topraklarda yeni bir cansuyu idi.. ve bu ideolojik arayış-çıkışın öncesi de yoktu.. hepsi enternasyonalist olarak dünya devrim pratiklerine yapışarak ulusalcı-solculuktan çıkmaya çabaladılar..


ve.., hataları henüz küçük olmalarından değil.., ideolojik olarak bu çıkışı tam netleştirip.., geliştiremediklerindendir.. pratiksel işleyiş sırasında yok edilmeleri de bu teorik zemin bozukluğunun yarattığı açmazlardandır..

kısaca.., yaşanmış bir tarih ve süreç var ve yazılan bir tarih ve süreç var.. bunları atlayıp bu analiz-tespitleri yapmak da dar kalıpçı doğmatik ve yaşamın içinden bir sorgulama formatı olamayanların işidir..

bu mantaliteyi analize devam edersek..;

dy de öyle. bizim sevgii eski grubumuz. şiirli, yeminli bildirilerin, pullamaların ve bombalı ve bomba süslü pankartların en kitlesel örgütü ve dergisi, yumruklu yıldızlı dy. artık yok. artık yakın tarihimiz...
neden yok.. neden vardı ve ne idi de neden şimdi artık yok..

aşağıda kendinmce "açıklamaya çalışmış"!!
zaten öyle de olmalı. çünkü akıp giden hayatın, o karşı konulmaz büyük gücün, o tsunami şiddetindeki dev dalgaların önünde hiç bir iyi niyet hareketi duramaz. tarihe materyalist gözle bakanlar, gideni ve gelmekde olanı görür veya görmeye çalışır. görmezse de iyi niyet hareketlerini iman tazeleme babında desteklemeye devam etmez.

akıp giden hayat.. allahın bir tecellisi bir kader değildir.. heleki toplumsal siyasal hayat hiç değildir.. hayatın içindeki güçlerin denetiminde ve onlara muhalefet ile ilerler ve her bir anı da iradi politik işlevselliklerle doludur..

hal böyle ise.., mahirler neye niçin bir tarz ile müdahil(muhalif) oldular..
hazır 1960 "ilerlemeci" bir darbe olmuş.., yaşamın modernitesi ve demokrasi "ışıl-ışıl".. ortada bir tkp ve bir de yasallaşabilmiş.., bir! tip var.. ve içindeler.. ne vardı buraya muhalefet etmeye.., neden ettiler haberiniz var mı? edip de mdd içinde neden yer aldılar ve neden mdd'ye karşı çıkıp kendi çizgilerini hayata sunmaya kalktılar.. ????

akıp giden bir hayat vardı elbette zaten bu akıp giden hayata(hataya) kendi hayatlarını katarak müdahale etmek için yola çıktılar.. akıp giden hayatın içinde dans etmek için değil..
çünkü akıp giden hayatın, o karşı konulmaz büyük gücün, o tsunami şiddetindeki dev dalgaların önünde hiç bir iyi niyet hareketi duramaz.
bu nasıl bir geçmiş sahiplenmesi ve tanımlanmasıdır.. oruca bile.., niyet ile başlanır.. iyi niyet ile oruç tutulmaz.. buradaki niyet de bir inanç ve amaçtır.. başarabilir başaramazsın bu ayrıdır.. ama kimse "iyiniyetli" olarak işe başlamamıştır.. hadi bir silahlı mücadele oyunu oynayalım bakalım ne olacak!! böyle bir mantalite hiçbirinde ve hiçbirimizde de yoktu..
tarihe materyalist gözle bakanlar, materyalist-idealist fark etmez.. tarihe gözü ve bilinci ile bakıp analiz edenlerin illaki tespitleri ve önermeleri de olacaktır..
sen tarihe materyalist bakma derken.. işiniz bu değildi yanlış iş yapmışsınız bırakın kapitalizm ve modernite ilerleseydi siz de bu süreç de tkp-tip gibi örgütlenseydiniz.. bak tsunami sizi aldı görtürdü demek istiyorsun.. sanki 1970 de m.r.aktolga ve yusuf küpeli konuşuyor..

gideni ve gelmekde olanı görür veya görmeye çalışır. görmezse de iyi niyet hareketlerini iman tazeleme babında desteklemeye devam etmez.
anlaşılan dy de yanlış yaptı.. ve gideni göremedi.., gelmekte olanı da görmedi.., başka yol seçeceğine.., 1975 lerden sonra.., iman tazeleme babında desteklemeye devam etti.. neyse senin aklına uyup.., 1980 den sonra akıllanmışlar.. ama geçmişin goygoyculuğunu bırakmıyorlar.. "bazıları" gibi..!!

silahlı mücadelenin gerekliliği-gereksizliği tartışılmaz.. bunu belirleyen yani zorunlu kılan devlet ve var olan zor işleyişidir.. bunu silahlı mücadelenin simgesel ismi che bile belirtir..
ve yine bittiğini..; sürecin geldiği aşama da verenin yenilgisi yada sistemin bu noktada uzlaşmayı tercih etmesi ve veren gücünde bunu kabül etmesi belirler..

alevliyıldız..
dy de öyle. bizim sevgii eski grubumuz. şiirli, yeminli bildirilerin, pullamaların ve bombalı ve bomba süslü pankartların en kitlesel örgütü ve dergisi, yumruklu yıldızlı dy. artık yok. artık yakın tarihimiz...
diyor.. ve kendi açısından doğru diyor.. içerde böyleleri yığınla idi.. örgüt bitti yada içeriğe düşüldü "oyuncaklarımız" elimizden alındı yada birileri düdük çalıp oyun bitti dedi.. vs. bu düdük çalanlar sadece sistem de değil yani hakem de değil.. hakeme uyan antranörler de olabilir..

valla.., benim gibiler için dy.. şiirli, yeminli bildirilerin, pullamaların ve bombalı ve bomba süslü pankartların en kitlesel örgütü ve dergisi, yumruklu yıldızlı dy .., değildi.. ben devrime yürüdüğümü düşünüyordum.. bu yüzden yenildiğimde.., ezilmedim.. iş yapan yenilebilir dedim.. yeniden yürümeyi becerecek gücüm yoksa.., becerebileceğim biçimde yürümeyi seçtim.. yürüyenleri ne engelledim.. ne de tu kaka demeye kalktım.. onları selamladım..
dy, bir büyük ve hoş kitlesellikdi. içinin boş olduğu ortaya çıkana kadar hepimize büyük hayaller yaşattı, büyük umutlar verdi. içinden haşarı bir çocuk daha çıkardı.

haşarı ds, hızla koşmaya başladı ama hem hız dönemi artık kapanmışdı ve o bunu dikkate almadı, hem de nefesi kısa süre sonra tükendi ve içinden parçalandı. daha doğrusu parçalatıldı. kötü ve yanlış mecralara akıtıldı.

şu söylemlerin bile başlı başına birer facia..
dy thkp devamcısı olarak yola çıktı.. ve bunu da örgütlemeyi başardı.. hoş bir kitlesellik de değildi.. iç savaş tespitleri ve buna karşı direniş komiteleri
önermesi.. içinin boş olmadığını ama bu işin başındakilerin boş olduğunu.., daha doğrusu yola çıkmadan yorulmuşlar olduğunu gösteriyor..
bu anlamda da.., ds ayrılığı içindeki haşarı çocuklar ayrılığı değildir.. ayrılılan tarihte ayrılan ds alanlarının dışında kalan ayrılmayanmların pratikleri hiç de daha az haşarı çocuk işleri değildi..
bilinçli bir şekilde.., radikalizm tasfiye edildi yerine höşmelim kadrolar yerleştirildi..
bu işler sana uymuş belli ama senin dediğin gibi haşarı çocukların tasfiyesi de değildi..

ama hem hız dönemi artık kapanmışdı ortada bir darbe var.. sen hız döneminin kapandığından söz ediyorsun.. işlere maskeli balo mantığı ile dalan biri için doğaldır ama hiç de öyle değildir..
dy bekkaa da ve anadoluda yeterince kadroya sahipti.. pkk den çok fazlasına sahipti.. ama 82-85 sürecinde bunu tasfiye etti.. ds ninde hızı falan kesilmedi.. 1986-87 de ds çok iyi idi....
ve o bunu dikkate almadı, hem de nefesi kısa süre sonra tükendi ve süreci dikkate alıyordu ve de nefesi de yerindeydi
içinden parçalandı. daha doğrusu parçalatıldı. kötü ve yanlış mecralara akıtıldı. bu doğrudur ve ds bunu hala sorgulamayıp.., kendi arkadaşlarını hain ilan ederek işi kotarmaya çalışıyor..
ama kalkıp da zaman mücadele zamanı değil özalizm zamanıdır gibi laflar olmamış.. (demiyorsun ama başkaca tanımlanamaz)


ciddi anlamda bir geçmişin analizi gerekiyor.. ve mutlaka da içinde geçenlerin de sosyal-psikolojik ve de ideolojik analizleri.. gerekiyor..

1980 bize gösterdi ki..: gerçekten işe sahip çıkacaklar değil işi yapmaya gönülsüz ve kendini yaşatanlar ve de sistemin ayak oyununa zemin olanlar süreci belirlemiş.. ve bu sürecin içine de bu işlerle ilgisi olmayanlar varmış.. keşke zamanında ayrılsalardı da.. her şey net olsa idi..


bana ister kız.. ister yine mobling midir nedir yapıyor de.. ama yazdıklarım ciddi şeylerdir.. bir karalama değil bir gerçekliktir..

bence eski dy başat kadrosu şimdi aslına döndü.. o zamanlar bu işlerle iştigal etmeli idiler.. sürmeyi beceremeyecekleri arabaya şöför olmuşlar.. doğru arabaya binselerdi.. şimdi kitlesel bir "türkiye solu" olarak arzı endam edebilirler ve tkp ye gerek kalmazdı.. sende yerini burada alırdın.. sevgili romantik-serüvenci.. :D




 
#17
"ama kalkıp da zaman mücadele zamanı değil özalizm zamanıdır gibi laflar olmamış.. (demiyorsun ama başkaca tanımlanamaz)"

"bana ister kız.. ister yine mobling midir nedir yapıyor de.. ama yazdıklarım ciddi şeylerdir.. bir karalama değil bir gerçekliktir.."


senin yaptığın mobbingi (tacizi) de geçti. artık alenen tecavüze yelteniyorsun. :D adın "tecavüzcü suat"a çıkacak, dikkat et. :eek:

bir insanın yazdıklarını, kendince yorumlayıp, onlara öznel anlamlar yükleyip bu hayalî ve öznel anlamlara cevaplara vermenin psikolojide eminim ki bir adı vardır. aslında tacizcilik ve tecavüzcülük eğilimlerinin de psikolojik kökenleri araşıtırılıp bulunabilir. ama ben psikolog değilim.

ben nerde "zaman mücadele zamanı değildir" dedim veya demedim de bu anlama gelecek bir laf ettim ki sen "başkaca tanımlanamaz" diyorsun?

ama doğru, senin tefsirci ve mealci bir yanın vardı değil mi? sen yaparsın. :) senin "elmalılı tefsirci hoca suat efendi" olduğunu unutmuştum.

bak ne diyeceğim, astrolojiye de başlasana. :) burçlar, yükselen burcunuz, ayın ve merkürün etkileri falan... hocam benim doğum günüm 30 şubat 1962. perşembe sabah saat 08.00. bir bakıver bi zahmet. :D

demedim ama sen dedirtiyorsun. çok iyi. yapmadığım eylemleri de yaptırıverirsin sen. "burnunu kaşıdın ama bununla benim burnumu kırmak isteğini anlattın. bu hareketin başkaca tanımlanamaz" falan dersin. :)

yukardaki yazıma kendi varsayımların dışında somut, nesnel, bilimsel tek bir veri ile dahi cevap veremediğini farkeder misin acaba?

bunun adı taciz midir, tecavüz müdür bilemem ama bir yasal düzenleme yapıldığını biliyorum meclisde. malum, artık tecavüzcüleri hadım etme yönünde çalışmalar var. dikkatine ve bilgine... :) hiç aklından çıkmayanları ve düşünmeden ve yapmadan duramayanları hormonlarını düzenleyen yatıştırıcı ilaçlarla dizginlemeyi amaçlıyorlar.

ama bak ben sana ne diyeceğim. ben de senin bir yazını izninle, tıpkı böyle senin tarzınla "yorumlamaya" çalışacağım. mizah bölümüne asdığın yazılardan biri olabilir. belki durumun komikliğini ve vehametini o zaman kendi yazın üzerinde görünce daha iyi anlarsın da düzelmeye çalışırsın. böylece hormonal müdahaleye de gerek kalmaz. :) :D
 
Son düzenleme:
#18
aynı şeyi.., aydemir gülerin amed den adaylığı ile tip behice boran adaylığı benzetmesini yaoymladığında da söylemiş.. önce espiri yaptım demiş sonrada aynen öyle doğru algılamışsın demiştin.. ben buna alıştım.. :)

ben nerde "zaman mücadele zamanı değildir" dedim veya demedim de bu anlama gelecek bir laf ettim ki sen "başkaca tanımlanamaz" diyorsun?
sevgili dostum.. ben nerde.., sen..; zaman mücadele zamanı değildir dedin dedim de.., benden hesap soruyorsun.. sözlerin başkaca tanımlanamaz
diye iddia ettim.. yani bu benim analiz-tespitimdir.. haklı-haksız yanlış-doğru.. tartışılır..


lütfen bu tarzı bırak..
"zaman mücadele zamanı değil" cümlesinden ne anlam çııkar ki söylemiş olsan da ben yorum yapsam.. silahlı mücadele zamanı değil demiş olabilirsin.. ayaklanma-genel grev vs. vs. demiş olabilirsin.. şimdi bir başka gücü desteklemek gerekir ayrıca güç olma olasılığı yok vs. vs. demiş olabilirsin..
ne yapılır.. bu cümleyi söylemiş olsan bile nerede ve niçin ve de ne için söylediğine bakılır.. değil mi?


dy de öyle. bizim sevgii eski grubumuz. şiirli, yeminli bildirilerin, pullamaların ve bombalı ve bomba süslü pankartların en kitlesel örgütü ve dergisi, yumruklu yıldızlı dy. artık yok. artık yakın tarihimiz...
diye başlamışsın.. yani bir dönemi vurgulamışsın.. vurgularken dy ne öücadelesi veriyordu-amaçlıyordu da atlamışsın.. dy thkp devamcılığını savunuyordu.. şiirli yeminli bildiriler bomba süsü verilmiş pankartlar değil.. vs. ile sınırlı işleri değil.., gerilla savaşı örgütlemeyi düşünüyordu..

düşünüyordu da.., beceremedi demek başkadır.. ve 80 darbesine direnip bu işlere devam edemedi demek başkadır.. darbe sonrasında.., bu işlerin devri kapandı yeni devir açıldı demek başkadır...

zaten öyle de olmalı. çünkü akıp giden hayatın, o karşı konulmaz büyük gücün, o tsunami şiddetindeki dev dalgaların önünde hiç bir iyi niyet hareketi duramaz. tarihe materyalist gözle bakanlar, gideni ve gelmekde olanı görür veya görmeye çalışır. görmezse de iyi niyet hareketlerini iman tazeleme babında desteklemeye devam etmez.
bu sözlerin de darbe sonrası ile ilişkin sözlerindir zaten arkasından da..

bunların hiç birinin artık bir maddi zemini yok. geçmişde kalmış olanın, bizleri geleceğe taşımasında imkan yok. türkiye'de sosyalist mücadeleler tarihi diye bir ansiklopede maddeler olmakdan öte bir anlamları kalmadı.
diye tamamlıyorsun..
bana itiraz edeceğine.. bunların hiç birinin artık bir maddi zemini yok sözlerindeki maddi zeminleri kalmayan şey nedir onu açıkla bari.. de .. sonra beni sözlerini çarpıtmakla suçla..

1980 sonrasında.. türkiye solunun silahlı mücadele için maddi zeminleri kalmadı diyebilirsin.. ama bu tartışmaya açıktır.. yok bunuda demediğim halde dedirtiyorsun diye itiraz edeceksen.. bana bir dönem bir zaman dilimi ve de maddi zemin açıklaması yapmalısın..

bana göre..; 1985- ve 90 lara kadar.. türkiye solunun silahlı mücadele için maddi zeminleri vardı.. ama .., türkiye solu bu aşamayı tüketme olarak işletti ve tüketti..

sonrasında kalmadı deniliyor ise.. bence de kalmadı... ama bu demek değildir ki.. kalmayan şey yaratılamaz.. yeşertilemez.. amaç ve beceri varsa olabilir.. yoksa zaten.. maddi zeminleri olsa ne yazar.. tüketmeye yarar..

gelinen nokta baz alınacak ise.. buraya getirenleri ele almak gerekir.. yoksa .. ne sistemde şiddet kalktı ne de bu şiddete direnmenin meşruiyeti.. kalktı..
bu tarz tartışmalar.. kürt ulusal direnişi üzerinden de.., yapılıyor.. ve sayın öcalanın bu noktadaki tepkisi ve itirazı da içeriksel olarak es geçiliyor.. ve en önemlisi sistem şiddeti sürerken buna karşı durmanın meşru savunma hakkı da karalanıyor.. gerekçeler ilginç.. artık demokrasi geldi-geliyor.. yetmeyecek ama olana bin şükür diyenlere ateş edenler bu noktada aynı mantaliteyi de savunuyor..


madem demokrasi değil faşizm geliyor madem sistem kürt ulusal sorununa şiddet ve red ile yaklaşıyor.. utanmadan silahlı mücadele devri bitti demek de ne oluyor..

kısaca.. alevliyıldız..
ben kelime-cümleleri değil mantaliteyi eleştiriyorum.. seni de yazılarından tanıyorum.. varsa hata sendedir.. mantaliteni savunman ile itiraz ettiğin şeyler çelişkili..

sen.., günümüzde silahlı mücadelenin maddi zeminleri yoktu bile desen ben bunu eleştiririm.. ki.. sen günümüzle de sınırlı demiyorsun..

bu dönemsel analizlerini sun.. ki.., ben de nerde haksız algısal eleştiri yaptım bileyim..

gerisi kelime-cümle üzerinden kayıkçı kavgası olur..











 
#19
"bana itiraz edeceğine.. bunların hiç birinin artık bir maddi zemini yok sözlerindeki maddi zeminleri kalmayan şey nedir onu açıkla bari.. de .. sonra beni sözlerini çarpıtmakla suçla.."

çok alemsin çook!.. :) insanı öldürürsün gülmekden... :p

madem açıklamamı istiyorsun, madem açıklamama gerek duyuyorsun, bunu önceki mesajında isteseydin ya. beni suçladıkdan sonra mı istiyorsun?

"artık maddi zemini olmayan şey"den kastım silahlı mücadele değildi. kastettiğim, dy vb yapıların politik çizgileri idi. 12 eylül gelince silahlı mücadelenin maddi zemini kalmaz mı, tersine esas o zaman maddi zemin iyice güçlenir. beni anlıyorsun da nereden? tam tersinden... :)

savcı gibisin mübarek. önce anlamadan suçluyor, sonra da "madem öyle değil, nasıl, açıkla" diyorsun. sen önce anla. anlamazsan benden açıklama iste. ama suçlama işini iyice anladıkdan sonraya bırak. savcı bey... :)

diğer anlamalarının çoğu da hatalı. şiirli, yeminli bildiriler vb sözlerimden dy başka bir şey değildi anlamını çok zorlayarak çıkarmışsın. bu kadar zorlama yorum anca kadı suat'da olur. :D dy'yi bana mı anlatacaksın? dy elbette thkp ve mahir çayan devamcısı olduğunu iddia ediyor ve ciddi işlere kalkışıyordu. küçümseyen kim oldu da sahipleniyorsun? benim sevgili haziran'a anlatışım biraz şiirsel bir üsluba yakın olmuş olabilir. ama içeriğine inmek de biraz çaba gerektiriyor be suat'çım. dy, çok sözünü ettiği "partileşme sürecini" tamamlayamadıysa ve 12 eylül'de direnemediyse bunlar hep o maddi zemini kalmayan ve "devrimci demokratizm" diye eleştirdiğimiz politik yapısından kaynaklanıyor. şimdi daha iyi görebiliyoruz. o zaman göremiyorduk.

"devrim bekliyordum" demişsin. kim beklemiyordu ki! ben 80 eylül'üne girerken en geç 5 yıl içinde türkiye'de devrim olacağını sanıyor ve söylüyordum. :) oldu da. hem de 1 ay içinde. ama karşı devrim. sonra da maddi zemini tükenen koca devrimci hareketler çorap söküğü gibi çözüldü. bu laflarım küçümseme değil, bir yaklaşımın ürünüdür ama sana en basit cümleleri anlatamayan ben, bu tahlili nasıl anlatsam ki? en iyisi bırak dağınık kalsın. :)

ben hakimim, masum bey! :)
 
#20
Tartışmanızı takip ediyorum. Dediğimiz gibi " mizah anlayışlarımızın " farklılıkları bizi böyle bir tartışma sürecine itiyor.
Eğer konumuza dönersek; ikinize'de biraz katıldığımı söyleyerek, tamamıyla karşınızda da durduğumu belirteyim.
alevliyıldız, diyalektik materyalizmin özü itibariyle, dünyanın ve toplumun değişim ve hareket halinde olduğunu bununla birliktede koşulların değiştiğini, sürecin değiştini vs. den bahsetti. Bunlara kısmi olarak katılmamak elde değil.
Fakat gençlik " zaman ve mekan " kavramlarını mahirden iyi öğrenmiştir.
Sovyetler birliğinin çökmesiyle tek kutuplu bir dünya oluştu. Emperyalizmin kendi özü ve uyguladığı taktiklerde değişti. Bununla birlikte işçi sınıfının niteliğide değişti. Türkiye'de bunun örneklerinden birtanesidir. Neo-Liberal politikaların ülkenin temel taşını oluşturduğu bugün ki süreçte, işçi sınıfınında niteliği değişmiştir. Büyük fabrikalarda ki üretim, küçük burjuvazinin üretim alanlarına kayarak mavi, kiğili gibi emperyalist ülkelerin malları buralarda üretilmeye başlanmıştır. Böylelikle küçük burjuvazi, tekelci burjuvaziye yedeklendirilmiştir. Aynı zamanda bu klasik sendikal mücadele anlayışınında yetersiz kaldığını göstermiştir.Zaten feodalizm çoktan tasviyelenmiş, köylülük kır emekçileri halini almıştır.
Bunlar yaşanırken, birtek şey olduğu gibi önümüzde durmaktadır, iktidarın devrimci şiddetle alaşağı edilmesi!
İşte katılmadığımız yerde ta burasıdır.

İkinci konuya gelirsek; iki geçmişin insanı tartışırken, bana katılmak düşmez. DY, Mahir sürecinin devamcısı oldumu olmadımı süreci gayet ortadadır. DY; örgütsüzlüğü örgütlemiştir. Yapılanamayan bir parti, yani bir dergi çevresi. İktidara alternatif olmayan bir parti. Mahiri baz alarak yola çıkan bir hareket mahiri mahir yapan temel mücadele ve ona tali mücadele anlayışını redderek; yeni ideolojik-politik-siyasi çizgi arayışına girmiştir. Hiç bitmeyen parti hazırlık süreci, kitleleri sürekli devrim yürüyüşünün gerisine itmiştir.
İç savaş tespitlerinden tutun, direniş komitelerine kadar tartışmanın önü açıktır. Fakat bu tartışmalara ben girmek istemiyorum.

Yenilenen süreç, kürt hareketinin ilerlemesi, sınıfın yenilenmesi; öncünün de yenilenmesi gerektirir. Önümüzde duranda budur.
 
Üst