Darbeciler hesap verecek!

#1



12 Eylül faşist darbesinin yıldönümünde heryerde sokağa çıkıyoruz. "Darbeciler Yargılansın" talebi Ankara, İstanbul, Antalya, Kars ve Samsun'da yapılacak mitinglerle dile getirilecek. Ayrıca ülkenin dört bir yanındada yürüyüşler ve çeşitli etkinliklerle 12 Eylül darbesi ve sonuçları kamuoyuna anlatılacak.

ANKARA:
11 Eylül: saat:18.30 Yüksel Caddesi‘nden ABD Büyükelçiliğine yürüyüş
12 Eylül: saat:12.00‘de GATA‘ya siyah çelenk bırakma
Miting:
saat:14.00‘te Tren Gar‘ından Sıhhiye‘ye yürüyüş ve
saat:16.00‘da Sıhhiye Meydanı‘nda miting

İZMİR:
Yürüyüş ve Basın Açıklaması

12 Eylül Cumartesi günü saat:18:30‘da Basmane Meydanı‘ndan Konak‘a yürünecektir.

Not: Saat 17:30 da ÖDP İzmir İl Örgütü Binası Önünde buluşulup kortej halinde Basmane meydanına gidilecektir.

ANTALYA:

Miting:12 Eylül Cumartesi
Saat:15.00
Güllük-TRT Kavşağından başlayacak bir yürüyüş ve miting düzenlenecektir.

İSTANBUL:
Miting:12 Eylül Cumartesi
Kadıköy Natulius önünden Kadıköy İskele Meydanı‘na yürüyüş ve miting düzenlenecektir.

BURSA:
12 Eylül Cumartesi günü saat:16.00‘da Kent Meydanı‘ndan Fomara Meydanına yürüyüş.

ZONGULDAK:
Basın Açıklaması
Yer:Madenci Anıtı
Tarih:12 Eylül 2009 Cumartesi 14:00

SAMSUN:
12 Eylül Cumartesi
saat: 13.00‘de Ray Apt. önünden Samsun Cumhuriyet Meydanı‘na yürüyüş gerçekleştirilecektir.

KOCAELİ:
10 Eylül Perşembe günü saat:13.00‘te İzmit cezaevi önünde 12 Eylül darbesinin zülmünü insanlık dışı uygulamarı DÖNÜK BASIN AÇIKLAMASI
12 Eylül Cumartesi günü saat:14.00‘te Emek ve Demokrasi güçleri ile birlikte Merkez bankası önünden insan hakları parkına yürünecek ve 12 Eyül darbesini destekleyen sahte demokratlar kamuoyuna teşir edilecek. Darbecilerin yargılanması ve 12 Darbe anayasının değiştirilmesi içerikli basın açıklaması yapılacaktır.

Kartal/Maltepe Ortak Etkinlik:
ÖDP Kartal ve Maltepe ilçe örgütlerinin 11 Eylül 2009 Cuma günü Hasan Ali Yücel Salonunda yapacağı panel 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep Kapalı Cezaevinde idam edilen ve halen mezar yeri bilinmeyen Veysel Güney ile 12 Eylül işkencehanelerinde katledilen Zeynel Abidin Ceylan‘ ın şahsında katledilen tüm devrimcilerin anısına adıyoruz.
Panel:
11 Eylül Cuma saat: 20.00
Yer: Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi
- M.Memduh Uyan
- Adnan Bostancıoğlu
- Mehdi Bektaş
- Ali Asker
- Sinevizyon Gösterimi
 
#2
Darbecilere darbeci demek yasak





Ankara Valiliği, Partimizin bütün Türkiye'de asmayı amaçladığı üzerinde "29 Yıldır 12 Eylül-Darbeciler Hesap Verecek" yazan, darbeci General Kenan Evren'in ve 12 Eylül'ün devamcısı olan Özal ve Tayyip Erdoğan'ın yer aldığı afişi yasakladı. Yasaklamanın nedeni, ‘devlet büyüklerine hakaret' ve ‘darbeciler' sözünün ‘toplumda devlete ve hükümete karşı kin ve nefret doğuracağı' iddiasıdır.

Bu yasak gösteriyor ki 12 Eylül zihniyeti ve rejimi hala sürüyor.

Bu yasaklamadan anlaşıldığı gibi 12 Eylül'ün faşist Generali Evren, hakkında söz söylenmeyecek hatta darbeci bile denilemeyecek bir ‘devlet büyüğüdür'! Yani, 12 Eylül darbesinin paşasına darbeci demek yasaktır! Bu yasaklama afişimizde de ifade ettiğimiz gibi "29 yıldır 12 Eylül" sözünü doğrulamaktadır.

Türkiye‘nin neredeyse darbelerle yazılan tarihiyle; günümüzde ‘kontrgerilla/ derin devlet‘ olarak alenileşen çete yapıları ile hesaplaşmadan demokrasinin ve özgürlüklerinin gelişmesi mümkün olmayacaktır.

Bu anlamda tarihimizle gerçek bir yüzleşmeye ihtiyaç vardır.

Geçmişle hesaplaşmak yalnızca geçmişe ait bir durum değil, geçmişle hesaplaşma ancak onun izinde gelişen bugünle hesaplaşarak olabilir. Bugün, dünün anahtarıdır!

Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, Kürt halkının özgürce dilini ve kültürünü yaşayamadığı, gençlerin geleceklerinden umudunu kestiği, ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan yeni sömürü düzeninin bir sonucudur.

12 Eylül, ülkemizde gelişen devrimci halk muhalefetini bastırmaya, yok etmeye dönük bir Amerikancı darbedir. 12 Eylül kurucu niteliği ile de 29 yıldır süren bir rejimdir. Bugünün egemen sınıf ilişkilerinin şekillenmesinde en önemli uğraklardan birisi 12 Eylül Askeri Darbesidir.

Dünün ‘sivil siyasetçisi‘ Turgut Özal gibi bugünün ‘sivil siyasetçisi' Tayyip Erdoğan da 12 Eylül darbesinin olanaklarını liberalizmin ve muhafazakârlaşmanın kurumsallaştırılmasında araç olarak kullanmaktadır.


AKP bir yandan sözde bir darbe karşıtlığı adı altında demokrasi havarisi kesilirken diğer yandan 12 Eylül darbesinin faşist generali Kenan Evren‘in yargılanmasını engelleyen Anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılmasına yanaşmıyor. Kürt sorununun çözümü ve ‘demokratikleşmeyi' 12 Eylül anayasasının kalıpları içerisine sığdırmaya çalışıyor.

Bugün darbecilerle hesaplaşmak önemlidir.

Bu darbeci, çeteci sömürücü düzenle hesaplaşmak; ülkenin özgür, demokratik, bağımsız ve kardeşlik içindeki geleceği için mücadele etmektir. 12 Eylül karanlığında yitirdiğimiz tüm devrimcilerin, demokratların, sosyalistlerin bize hatırası ve mirası da budur.

Çetelere, darbelere hayır diyenleri, 12 Eylül‘ün 29. yılında Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Samsun'da yapılacak olan mitinglere katılmaya çağırıyoruz. Gelin çeteler düzeniyle, darbeciler düzeniyle hesaplaşalım.

Alper TAŞ
Genel Başkan
05.09.2009
 
#3
‘darbecilerin isimleri okullardan silinsin’

“Artık yeter! Bu utançla yaşamak istemiyoruz" diyen ÖDP Kadıköy İlçe Örgütü, Kadıköy Kenan Evren lisesi önünde eylem yaparak, başta Kenan Evren olmak üzere tüm darbecilerin isimlerinin okullardan, meydanlardan ve sokaklardan silinmesini istedi.

‘DARBECİLERİN İSİMLERİ OKULLARDAN SİLİNSİN‘ "Artık yeter! Bu utançla yaşamak istemiyoruz" diyen ÖDP Kadıköy İlçe Örgütü, Kadıköy Kenan Evren lisesi önünde eylem yaparak, başta Kenan Evren olmak üzere tüm darbecilerin isimlerinin okullardan, meydanlardan ve sokaklardan silinmesini istedi.
Okullara verilen darbeci generallerin isimlerinin silinmesini isteyen Özgürlük ve Dayanışma Partisi üyeleri, Kadıköy‘de bulunan Kenan Evren Lisesi önünde protesto eylemi gerçekleştirdi. Ellerinde, 12 Eylül askeri darbesi sonucu hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını taşıyan ÖDP‘liler, "Artık yeter! Bu utançla yaşamak istemiyoruz" pankartı açtı. Grup adına açıklama yapan ÖDP Kadıköy Yönetim Kurulu Üyesi Altuğ Akbaş, "Anayasa ve yasalar, her biri mücadeleyle kazanılmış olan demokratik haklar 12 Eylülcülerin faşist zihniyetiyle budanarak ülke derin bir karanlığın içine sürüklendi" dedi. "Halka karşı yöneltilen bu saldırının bir numaralı faili Kenan Evren‘in ismi ise hala okullarımızda, sokaklarımızda, meydanlarımızda yazılı" diyen Akbaş, Kenan Evren‘in "milli kurtarıc"ı ve "kahraman" ilan edildiğini söyledi


‘29 YIL GEÇTİ KARANLIK DEVAM EDİYOR‘Akbaş, Evren‘in Türkiye‘de hep kanlı ve karanlık geçmişiyle anılacağını belirterek, "Kenan Evren ismi okullarımızda değil, bu ülkede hep kanlı ve karanlık geçmişiyle anılmalı ve hatırlanmalıdır. Bu nedenle Kenan Evren başta olmak üzere tüm darbecilerin isimleri, okullarımızdan-meydanlarımızdan-sokaklarımızdan derhal silinmelidir" dedi.12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 29 yıl geçtiğini hatırlatan Altuğ Akbaş, "Türkiye bugün de darbecilerin, çetelerin ve kirli ilişkilerin perçinlediği karanlığı yaşamaya devam ediyor. Türkiye‘nin 12 Eylül düzeni ile hesaplaşmadan, çeteleri, darbecileri yargılamadan demokratikleşmesi mümkün değildir" şeklinde açıklamalarda bulundu.


‘AKP YALANCI PEHLİVANLIK YAPIYOR‘
ÖDP Kadıköy Yönetim Kurulu Üyesi Altuğ Akbaş, açıklamalarını şöyle sürüdürdü:
"Son günlerde AKP, darbelerle hesaplaşıyoruz modası altında yalancı pehlivanlık yapmakta, yalancı tanıklarla ve sahtekârlıkla devrimcileri darbecilikle suçlayarak kendi kirli ellerini aklamaya çalışmaktadır. Bilinmelidir ki; Ülkenin üzerini gece karanlığı gibi örten 12 Eylül anayasası lağvedilmeden, üniformalı ve üniformasız tüm darbeciler yargılanmadan, darbecilere verilen utanç unvanları geri alınıp sokaklarımızdan, okullarımızdan, meydanlarımızdan darbecilerin isimleri kazınmadan, faili meçhullerin, katliamların hesabı sorulmadan, darbeyi kimsenin hayal bile edemeyeceği gerçek bir temizlik yapılmadan bu hesap kapanmaz"
 
#4
ödp'nin afişinden sonra vicdan nöbeti de yasaklandı

ÖDP'nin "29 Yıldır 12 Eylül-Darbeciler Hesap Verecek" yazan, darbeci General Kenan Evren'in ve 12 Eylül düzeninin devamı olan Özal ve Tayyip Erdoğan'ın yer aldığı afişi yasaklayan Ankara Valiliği bugün de Kenan Evren’in yattığı GATA karşısında bulunan park alanında stand açarak tutulacak olan “Vicdan Nöbeti”ni de yasakladı.

Basın Açıklaması Metni:
PAŞASININ VALİSİ YİNE İŞ BAŞINDA!
AFİŞİMİZDEN SONRA VİCDAN NÖBETİMİZ DE YASAKLANDI!

Bilindiği üzere geçen hafta Ankara Valiliği, partimizin "29 Yıldır 12 Eylül-Darbeciler Hesap Verecek" yazan, darbeci General Kenan Evren‘in ve 12 Eylül‘ün devamcısı olan Özal ve Tayyip Erdoğan‘ın yer aldığı afişi yasaklamıştı.

Bugün Ankara Valiliği‘nden bir yasaklama daha geldi. Partimiz 10 Eylül Perşembe ve 11 Eylül Cuma günleri saat: 10.00-19.00 arasında Darbeci Kenan Evren‘in yattığı GATA karşısında bulunan park alanında stand açarak "Vicdan Nöbeti" tutularak "Adaleti Arayışı"nın kamuoyuna anlatılmasını planlanmakta idi. Ayrıca bu Vicdan Nöbetine bizlerle birlikte 12 Eylül karanlığında idam edilenlerin aileleri, işkence mağdurları da katılacaktı.

Ancak son günlerde 12 Eylül Paşalarını can siperhane savunan Ankara Valiliği, Vicdan Nöbetine de geçit vermedi.

Ankara Valiliği partimize gönderdiği yazıda 5442 sayılı "İller İdaresi Kanunu"nun 11/c maddesi gereği stand açımına izin vermeyeceklerini ve bu bölgede stand açılamayacağını belirtmektedir. Ancak biz biliyoruz ki daha önce başta Ecevit‘in hastanede yattığı dönem olmak üzere bu bölgede stand ve çadırlar kurulmuştur.

Bu uygulama darbecilerle hesaplaştığını iddia eden AKP‘nin kendisini var eden 12 Eylül ile hesaplaşmaya niyeti olmadığını tam tersine 12 Eylülcüleri koruduğunu göstermektedir.
Türkiye‘nin neredeyse darbelerle yazılan tarihiyle; günümüzde ‘kontrgerilla/ derin devlet‘ olarak alenileşen çete yapıları ile hesaplaşmadan demokrasinin ve özgürlüklerinin gelişmesi mümkün olmayacaktır. Bu anlamda tarihimizle gerçek bir yüzleşmeye ihtiyaç vardır.
Geçmişle hesaplaşmak yalnızca geçmişe ait bir durum değil, geçmişle hesaplaşma ancak onun izinde gelişen bugünle hesaplaşarak olabilir. Bugün, dünün anahtarıdır!
Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, Kürt halkının özgürce dilini ve kültürünü yaşayamadığı, gençlerin geleceklerinden umudunu kestiği, ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan yeni sömürü düzeninin bir sonucudur.
12 Eylül, ülkemizde gelişen devrimci halk muhalefetini bastırmaya, yok etmeye dönük bir Amerikancı darbedir. 12 Eylül kurucu niteliği ile de 29 yıldır süren bir rejimdir. Bugünün egemen sınıf ilişkilerinin şekillenmesinde en önemli uğraklardan birisi 12 Eylül Askeri Darbesidir.
AKP bir yandan sözde bir darbe karşıtlığı adı altında demokrasi havarisi kesilirken diğer yandan 12 Eylül darbesinin faşist generali Kenan Evren‘in yargılanmasını engelleyen Anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılmasına yanaşmıyor.
Bu darbeci, çeteci sömürücü düzenle hesaplaşmak; ülkenin özgür, demokratik, bağımsız ve kardeşlik içindeki geleceği için mücadele etmektir. 12 Eylül karanlığında yitirdiğimiz tüm devrimcilerin, demokratların, sosyalistlerin bize hatırası ve mirası da budur.

Bizler yasaklanan "Vicdan Nöbeti"ne katılacak aileler ve işkence mağdurları ile 12 Eylül Cumartesi günü saat:12.00‘de GATA önüne siyah çelenk bırakacağız.
Ve buradan 12 Eylül‘ün 29. yılında Ankara Sıhhıye Meydanı‘nda saat:16.00‘da yapılacak olan mitinge katılacağız.


CEVAT ÖZDEMİR
ANKARA İL BAŞKANI
 
#5
Onlar yasaklıyor...biz yürüyeceğiz...12 eylül'de sokağa, kavgaya...




Önümüzde temel görev, bu düzenle her yönden köklü bir hesaplaşmayı gerçekleştirmektir. Kenan Evren, 'ya biz gelecektik ya Tek Yol Devrim' diyenler diyordu. Güncel karşıtlık da halen böyledir. Ya bugünkü gibi sömürü düzeni sürüp gidecek ya da devrimci bir çıkış yolu bulunacak. 12 Eylül bu anlamda, devrimcilik çağrısı ile yürüyüşümüzde, sokağa atacağımız yeni bir adımın başlangıcı olacaktır. Hep birlikte, gür ve dirençli bir sesle, yeni dönemimize dönük umudumuzu sokağa düşürelim. Şimdi gün, bu büyük karanlığı yırtan bir ses ve güçle düzenin tüm kirliliklerinin üzerine gitmek, darbelerle ve darbelerin destekçileriyle hesaplaşmak günüdür.

12 Eylül, 29 yıldır Amerikancı bir baskı ve sömürü rejimi olarak, sürüyor.

Bunun sürüp gidiyor olmasının elbette en büyük nedeni, bu düzenle hesaplaşacak bir devrimci halk hareketinin yaratılamamış olmasıdır. 12 Eylül ülkede gelişen devrimci halk muhalefetini bastırmaya dönük bir baskı rejimi olmakla birlikte ötesinde -kapitalizmin yeni sömürü düzeni ile bütünleşerek gelişen- bir kültür, yaşam, düşünme biçimi olarak hayatı yeniden şekillendirmiştir. Bugün 12 Eylül ile hesaplaşmak da başka bir düzen arayışının sürüdürülmesi ile ilgilidir.
12 Eylül öncesinde emekçi sınıfların düzene karşı tepkilerini bir gelecek umudu etrafında bir araya getiren devrimci bir hareket varken, bugün ise soldan söz etmekle birlikte bir devrimci halk hareketinden söz etmek mümkün değil. Bütün sorun da budur!
Bugün ülkeyi halen emperyalizmin işbirlikçisi gerici sağ iktidarlar tarafından yönetiliyorsa, her tür milliyetçi faşist düşünce etkinliğini sürdürüyorsa, emekçi halk sömürü ve zulüm altında eziliyorsa, bunun tek nedeni bu düzenle hesaplaşacak devrimci bir halk hareketinin yokluğudur. Böylesi bir örgütlenme yaratılmadan emekçi halk kesimlerinden yana bir gelişmenin sağlanması mümkün değildir.
***
12 Eylül ‘darbelerle hesaplaşmak‘ konusunda kopartılan fırtına için de bur turnusol kağıdıdır. Sözde bir darbe karşıtlığı içerisinde bugün ‘demokrasi cephesi‘ne çağrı yapan, AKP‘yi bunun merkezine koyan anlayışlar, solu da bu konuda yeterli refleksi göstermemekle suçlamaya da çalışmaktadır. Liberal muhafazakar iktidar bloku ülke tarihini yeniden yazmaya uğraşmaktadır.
Bu tarih okumasında Demokrat Parti‘den başlayan, ANAP, AKP çizgisine uzanan siyasal gelenek ‘merkezi Kemalist bürokratik‘ yapıya karşı ‘çevre‘nin yani ‘demokrasinin‘ temsilcisi olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu okumanın yanlışlığı bir yana sözü edilen siyasal gelenekler ülkemizde emperyalizme bağımlı bir sömürü ilişkisinin kurulmasında ve kurumsallaşmasında rol oynayan tarihsel bir çizgidir. Bu çizgi darbelerle geçen tarihimiz boyunca, darbelerin içerisinde gelişmiştir. Çünkü, ülkemizde darbeler emperyalizmin ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda gündeme gelmiş, bu doğrultuda gerçekleştirilmiştir.
12 Eylül darbesi de ülkemizde hakim sınıfların yaşadığı krizle birlikte, ABD‘nin soğuk savaş politikaları ve 70‘lerden itibaren gündeme getirdiği -karşılığını 24 Ocak kararlarında bulan- yeni sömürü politikaları ile ilgilidir. ANAP, 12 Eylül‘ün liberal ruhunun ifadesi olmuş, ülkemizde liberalizmin ve gericiliğin kurumsallaşmasını, darbenin kendine sağladığı olanakları kullanarak gerçekleştirmiştir. AKP de bugün o çizginin devamcısı olarak benzer bir rolü oynamaya devam etmektedir.
AKP, bu geleneğin tarihsel rolüne uygun olarak, emperyalist yeniden yapılanmanın taşıyıcılığını üstlenmiş durumdadır. Özellikle, ABD‘nin Ortadoğu politikalarına uygun olarak gerçekleştirilen yeniden yapılanma, bu dönemde gündemimize ‘darbe-demokrasi‘ ikilemi etrafında sokulan tüm gündemlerin ana nedenidir. 12 Eylül öncesinde ABD istikrarlı bir Türkiye arayışındaydı, bunu sağlamanın yolu olarak da darbeyi gördü. Bugün de benzer biçimde istikrar arayışı içerisinde, geçmişte emperyalizmin hizmetinde olup bugün çıkarları ters düştüğü için başka arayışlara yönelen devlet içindeki, kimi yapılanmalar etkisizleştirilmekte, tasfiye edilmektedir. Burada, 12 Eylül‘ün istikrar arayışının parçası olarak devrimci halk muhalefetini bastırmaya dönük müdahaleleri bugün daha çok zayıf olan solun fikri zeminlerini tahrip ederek dirençsiz bırakma, bir tür devşirmeye dönük çabalarla tasfiye çabalarından söz edebiliriz.
İşte, ‘darbe-demokrasi‘ fırtınası böylesi bir yeniden yapılanma sürecinin parçası olarak gündeme gelmiştir. Bu yeniden yapılanmanın özneleri de 12 Eylül darbesinin destekçileri, darbenin sağladığı olanakları kullanarak gelişen ve bugün daha çok AKP iktidarında etrafında bir araya gelmiş tarihsel iktidar blokudur. Bu çevreler mevzu 12 Eylül olduğunda sus pus olmaktadır. Ya da 12 Eylül darbesi öncesindeki durumu ‘sağ-sol‘ çatışması okuması içerisinde, bu çatışmanın ‘kışkırtıldığı‘ üzerine kurmaktadır.
12 Eylül öncesinde bir yanda yoksulluğa ve sömürüye karşı yükselen halk muhalefeti diğer yanda ise emperyalizmin ve oligarşinin yönlendirdiği faşist saldırılar vardı. Bugün, sözde darbe karşıtlığına soyunanlar da o saldırıların parçası ve destekçileriydiler. Onlar, bugün yaptıklarına benzer biçimde o zamanda emperyalizmin işbirlikçisi olarak üzerine düşen rollerini yerine getiriyorlardı.
Bugün darbe karşıtı olmak da bu anlamda 12 Eylül‘ün sürdüren emperyalizme bağımlı iktidar yapısına karşı, mücadele etmektir.
***
Önümüzde temel görev, bu düzenle her yönden köklü bir hesaplaşmayı gerçekleştirmektir. Kenan Evren, ‘ya biz gelecektik ya Tek Yol Devrim‘ diyenler diyordu. Güncel karşıtlık da halen böyledir. Ya bugünkü gibi sömürü düzeni sürüp gidecek ya da devrimci bir çıkış yolu bulunacak.

12 Eylül bu anlamda, devrimcilik çağrısı ile yürüyüşümüzde, sokağa atacağımız yeni bir adımın başlangıcı olacaktır. 12 Eylül ve sonrasında İstanbul‘da 6-7 Ekim‘de yapılacak IMF zirvesi, Amerikancı sömürü düzeninin simgeleridir. Şimdi sokakları anti-emperyalist devrimci sesimizle sarsmanın zamanıdır!
12 Eylül öncesinde ve sonrasında yitirdiğimiz arkadaşlarımız, bu sömürü düzeninin yıkılması için mücadele ettiler. Onların izinden, onların adlarını sahiplenerek yürümek bugün de bu sömürü düzenini yerle bir etmek için mücadele etmektir.


Biz geleceğiz, Tek Yol DEVRİM diyenler gelecek! Sokakları, meydanları kuşatarak geleceğiz, yoksulluğa, işsizliğe, çaresizliğe karşı umut olup geleceğiz!
 
#6
12 Eylül, 29 yıldır Amerikancı bir baskı ve sömürü rejimi olarak, sürüyor.

öyle ise darbeciler afişinder niye sadece özal ve tayyibin resmi var..
darbenin koşullarını ecevit ve demirel hazırlamadımı..
hadi bundan geçtim..
bu 29 yılda ecevit-erdal-demirel-erbakan ne iş yaptılar..
hadi çiller-baykal-mesut-türkeş-bahçeli-vs. (b) takımıydı da eklemediniz.. ya ilk saydıklarım..

daha öncede belirtmiştim.. özal ve tayyip ile sınırlamak belirli bir mantığın eseridir.. ödp giderek laik-cumhuriyetçi sol zemine oynuyor gibi geliyor bana..
birde emperyalizmi abd ile sınırlama modası nerden çıktı.. 68 de bu doğaldı ama şimdi.. doğal mı..??
amerikancıymış.. abd mi kaldı artık.. küresel-sermaye demiyorlar..

Bu tarih okumasında Demokrat Parti‘den başlayan, ANAP, AKP çizgisine uzanan siyasal gelenekmerkezi Kemalist bürokratik‘ yapıya karşı ‘çevre‘nin yani ‘demokrasinin‘ temsilcisi olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu okumanın yanlışlığı bir yana sözü edilen siyasal gelenekler ülkemizde emperyalizme bağımlı bir sömürü ilişkisinin kurulmasında ve kurumsallaşmasında rol oynayan tarihsel bir çizgidir. Bu çizgi darbelerle geçen tarihimiz boyunca, darbelerin içerisinde gelişmiştir. Çünkü, ülkemizde darbeler emperyalizmin ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda gündeme gelmiş, bu doğrultuda gerçekleştirilmiştir .
akp nin demokrasinin merkezi görme eleştirisine sözüm yok ama demokrat partiden başlayıp, anap akp diye bir güç odağı tanımlayıp, bunun karşısına da merkezi kemalist bürokratik yapı diye bir güç koymak ne zamandır dy "geleneği" oldu..

kemalist bürokratik bir yapı var ama bu da diğerleri gibi ana sistemin birer araçları değil mi.. emperyalizme bağımlılık ise her iki yapı da bağımlı darbe ise her iki yapıda darbecileri savundu. farkları ne.. birisi yeşil birisi kırmızımtrak mı acaba..

yazıların tümünde akp ve dp vurgusu bolca var ama bu sistemin bel kemiği kurucu unsuru chp geleneği ile tek bir söz yok.. sanki bu emperyalizme beğımlılık süreci 1950 dp ile başladı ve anap akp ile sürdü.. ne inönünün ilişkileri ne ecevitin ilk imf anlaşmaları vs. yok..
bana ilginç geldi

ya size...???
 
#7
Ufuk Uras varken liberal burjuvalara ve siyasal islamcılara soldan destek veren ÖDP , Ufuk Uras' ın gitmesiyle beraber bu sefer de ulusalcı -kemalist bir çizgiye doğru sürüklenmeye başladı . Nitekim bildirilerinde ve basın açıklamalarında tıpkı TKP gibi sınıfsal zemininden kopartılmış bir AKP karşıtlığı hemen göze çarpıyor . Ayrıca 12 Eylül' ü Özal ve Tayyiple sınırlayarak ve bunun afişlerini basarak Kemalist kitlenin gönlü okşanıyor . Bugün Tayyip ve Özal' ın 12 Eylülün ürünü oldukları su götürmez bir gerçektir fakat bugün 12 Eylül ulusalcısıyla , kemalistiyle ,dincisiyle ,liberaliyle bu sistemin kendisidir yani faşist diktatörlüktür .ÖDP içinden geldiği ulusalcı gelenekten kopuşamamış olmanın etkisiyle emperyalizmi ABD' den ibaret olarak göstermeye çalışıyor oysa emperyalizm dışsal bir olgu değildir , emperyalizm tekelci kapitalizmdir . ÖDP bunu unutturmaya mı çalışıyor ? ABD emperyalizmi söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayanlar Kürdistan' ı sömüren emperyalist T.C için neden sesini çıkarmıyor ? Bunlar da merakla beklediğimiz sorular.
 
#8
12 eylül sürüyor!

ÖDP Hatay İl Örgütü Adına İl Başkanı A.Kerim Dönmez yaptığı basın açıklaması ile Hatay halkını 12 Eylül darbecileri ile hesaplaşmaya çağırdı.


12 Eylül darbesinin sorumluları yargılansın, 12 Eylül Anayasası yerine demokratik bir anayasa yapılsın. Kaynağını 12 Eylül darbesinden alan tüm kurum ve kurallar ortadan kaldırılsın!

12 Eylül 1980 darbesiyle yüz binlerce yurttaşımız göz altına alınmış,yüz binlercesi fişlenmiş, binlerce devrimci-sosyalist hapishanelere doldurulmuş ve ağır işkenceden geçirilmişlerdir.Yüzlercesi kaybedilmiş, onlarca ilerici-devrimci genç idam edilmiştir.

Hukuksuzluğu temel alan 12 Eylül rejimi Türkiye toplumunun üstüne bir karabasan gibi çökmüştür.12 Eylül rejiminin, başta Diyarbakır, Mamak olmak üzere tüm hapishanelerinde ağır insanlık suçu işlenmiştir.

Bu ağır insan hakları ihlallerine karşı Özgürlük Ve Dayanışma Partisi olarak aşağıdaki taleplerimizi haykırıyoruz:

• 12 Eylül Anayasası'nın yerine çağdaş demokrasiyi, halkların eşitliği ve kardeşliğini temel alan yeni bir anayasa yapılmalıdır,
• Kaynağını, gücünü 12 Eylül darbesinden alan tüm kurum ve kurallar kaldırılıp yerlerine demokratik kurumlar tesis edilmelidir,
• 12 Eylül darbecilerinin adlarını taşıyan kamu kurumları, okul, cadde, sokak, meydan adları derhal değiştirilmelidir,
• 12 Eylül mağdurlarından özür dilenmeli, zararları madden ve manen tazmin edilmelidir,
• Darbecilik gibi demokrasi dışı yöntemler ülkemizin gündeminden derhal çıkarılmalı, darbeleri meşrulaştıran her türlü düzenleme derhal ortadan kaldırılmalıdır,
• 12 Eylül darbesinin sorumluları yargılanmalı, işledikleri insanlık suçları için hesap vemelidirler.

Kahrolsun faşizm! Yaşasın özgürlük, eşitlik ve devrim!


ÖDP Hatay İl Örgütü Adına
A.Kerim DÖNMEZ
Başkan
 
#9
Manisa bu utançla yaşamak istemiyor

İzmir-Manisa Karayolu üzerinde bulunan Kenan Evren Sanayi Sitesi önünde 12 Eylül yıldönümü dolayısıyla Manisa Darbe Karşıtı Platform tarafından bir basın açıklaması yapıldı.


Darbe Karşıtı Platform adına ÖDP İl Başkanı Fadıl Gezen bir açıklama yaparak "başta çocuk emeği olmak üzere yoğun bir sömürünün yaşandığı bu sanayi sitesine Kenan Evren isminin verilmesi tesadüf değildir." dedi.

Biz Manisa‘lılar olarak bu utançla yaşamak istemiyoruz diyerek tepkilerini ortaya koydular ve Bu sanayi sitesinin yanı sıra İl genelindeki tüm okullardaki, caddelerdeki, meydanlardaki ve sokaklardaki Kenan Evren isminin değiştirilmesini istediklerini ve bu utançtan kurtuluncaya kadar konunun takipçisi olacaklarını belirttiler.

12 Eylül haftası dolayısıyla hazırladıkları programı;
- 11 Eylül Cuma günü saat 13.00-18.00 arası 12 eylül karanlığına dikkat çekmek ve yaşananları halkımıza tekrar hatırlatmak için Şehir merkezinde bulunan Manolya meydanında bir açık hava resim sergisi ve basın açıklaması
- 12 Eylül cumartesi günü sabahtan itibaren Belediye kültür sitesi fuaye salonunda resim sergisi ve görsel sunum
- 12 eylül cumartesi günü yine Belediye kültür sitesi Konferans salonunda
ÖDP PM üyesi Cemal Çakıcı‘nın, EMEP Gen.Başk.Yrd. Mustafa Yalçıner‘in, TKP PM üyesi İbrahim Bulut‘un, DTP Muş Milletvekili Nuri Yaman‘ın ve Avukat Arif Ali Cangı‘nın Panelist olarak katıldıkları bir panelle saat 19.00 da etkinlik son bulacaktır
 
#10
12 eylül faşizminden hesap sorulmalıdır !..

Özgürlük ve Dayanışma Partisi Kuşadası İlçe Örgütü 12 Eylül 1980’de gerçekleştirilen askeri darbe ile ilgili olarak bir basın açıklaması yaptı.


ÖDP Kuşadası İlçe Örgütü'nün 12 Eylül Askeri Darbesi ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:


"12 EYLÜL FAŞİZMİNDEN HESAP SORULMALIDIR !.."

12 Eylül faşizmi ülkemizde gelişen devrimci halk muhalefetini bastırmaya, yok etmeye dönük bir Amerikancı bir darbedir ve 29 yıldır hala sürmektedir. Bugünün açlık ve yoksulluk düzeninin şekillenmesinin nedenidir. Dünün ‘sivil siyasetçisi‘ Turgut Özal gibi bugünün ‘sivil siyasetçisi‘ R.T. Erdoğan da 12 Eylül faşizminin olanaklarını liberalizmin ve muhafazakârlaşmanın kurumsallaştırılmasında araç olarak kullanmaktadır.
Türkiye'nin neredeyse darbelerle yazılan tarihiyle; günümüzde ‘kontrgerilla/ derin devlet‘ olarak açığa çıkan çete yapıları ile hesaplaşmadan demokrasinin ve özgürlüklerinin gelişmesi mümkün olmayacaktır. Bu anlamda tarihimizle gerçek bir yüzleşmeye ihtiyaç vardır.
Geçmişle hesaplaşmak ancak onun izinde gelişen bugünle hesaplaşarak olabilir. Bugün, dünün anahtarıdır.

Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, gençlerin geleceklerinden umudunu kestiği, ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan yeni sömürü düzeninin bir sonucudur.

AKP bir yandan sözde bir darbe karşıtlığı adı altında demokrasi havarisi kesilirken, diğer yandan 12 Eylül faşizminin generali Kenan Evren‘in yargılanmasını engelleyen Anayasa'nın geçici 15. Maddesi'nin kaldırılmasına yanaşmıyor. Kürt sorununun çözümünü ve ‘demokratikleşmeyi‘ 12 Eylül Anayasası'nın kalıpları içerisine sığdırmaya çalışıyor.

Bugün darbecilerle hesaplaşmak önemlidir.
Bu darbeci ve çeteci sömürücü düzenle hesaplaşmak; ülkemizin eşit- özgür- demokratik bir ülke olması için, bir arada yaşamı savunmak için mücadele etmektir. 12 Eylül karanlığında yitirdiğimiz tüm devrimcilerin, demokratların, sosyalistlerin bize hatırası ve mirası da budur.

12 Eylül ile, darbe yapan ve yapmaya teşebbüs edenlerle ve açlık- yoksulluk düzenini yaratanlarla hesaplaşmak için alanlardayız!...

Bugün ağırlaşan açlık, yoksulluk ve işsizliğin; 24 Ocak 1980 kararları ve 12 Eylül Askeri Darbesi'nin eseri olduğunu bildiğimiz için alanlardayız!..

AKP'nin ‘demokrasi mücadelesi' sahtekarlığını ve militaristliğini haykırmak için alanlardayız!...

Militarizmin, darbelerin ve darbe kültürünün sonunu, birlikte mücadelenin getireceğinin bilincinde olduğumuz için alanlardayız!...

12 Eylül'ün 29.yılında; emekten, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, Kürt sorununun barışçıl çözümünden ve sosyalizmden yana olduğumuz için alanlardayız!..

12 Eylül Askeri Darbecilerinden hesap sormak için; emperyalizm ve işbirlikçilerine, faşizm ve militarizme, gericiliğe, dünden bu güne darbe ve darbecilere karşı, barış ve bir arada yaşamı savunmak için alanlardayız !..

ÖDP Kuşadası İlçe Örgütü
 
#11
Öncelikle ufuk uras meselesinden başlıyalım, evet liberal pasifist bir dalgadan daha yeni kurtulduk.
Siz, Öncü Partiyle! Kitleselleşme yolundaki Legalist Partiyi karıştırıyorsunuz!
ÖDP, Kitleselleşme yolunda, Devrimci bir partidir.Bugün AKP'nin zülmüne karşı kitleselleşmek, yani bir nevi hak mücadelesi verip, aynı söz ve eylemle oligarşiye karşıda mücadele vermektir.Bağımsız gençlik örgütlenmeleri, Sendika vs. bunlar hak mücadelesidir.Bizler Devrimci Yol geleneğinden gelmekteyiz ve Öncü olacak partinin kadrolarını " maonun değişiyle " suda yetiştiririz, önce suyu yaratacağız ve ÖDP suyu yaratmak yolundadır, ve su içinden çıkacak balıklarla Öncü Parti oluşacaktır.
Emperyalizm, 3.bunalım sürecinde gizli işgale dönüşmüştür, bu oligarşi eliyle bir suni-denge yaratılmıştır, bu suni dengeyide ancak, ekonomik-demokratik mücadeleyle kitleselleşerek, halk savaşının birinci evresi olan öncü savaşıyla parçalyabiliriz.Yani halktaki kendiliğinden ortaya çıkan tepkiyi devrimci alana kanalize ederek ancak bunu başarabiliriz.
Ulusalcı gelenek! adabınızı takınacaksınız!
T.C'ye sözümüz her zaman vardır.Kitleselleşip, Kadrolaştığımızda daha ağır darbeler vuracağız.Biz güçlü öncü partiyle, halk savaşıyla mutlak oligarşiyi yeneceğiz.
Kürdistan meselesinde ise, sözümüz özgür demokratik türkiyedir.Bugün emperyalizmin gizli işgalinde olan türkiyede, demokratik devrim tamamlanmalıdır.Kürt ve türk halkının ortak mücadelesi ile emperyalizm kovulmalıdır.
HAZİRAN.
 
#12
Öncelikle ufuk uras meselesinden başlıyalım, evet liberal pasifist bir dalgadan daha yeni kurtulduk.

sevgili haziran..
ne güzel değil mi.. ufuk uras gitti sorun bitti..!!! liberal pasifist bir dalgaydı.. ufuk uras partiye kaç kişi ile geldi..??? hangi kitle veya çizgi ile..

ödp gökten düşen tek elma değildir..

1- geleceği birlikte kuralım parti girişimi(gbkpg)
bu sadece dy geleneğinden gelenlerden oluşmuyordu.. omurgası öyle idi ama içinde bu..liberal pasifist bir dalga dediğin kesimler(kişiler) de vardı.. üstelik eski dy de dy olarak yoktu.. "yeniden" ismini kullanıyordu... balık hafızası değil mi hemencecik unutuluyor.. ben unutmam çünkü dinazorum..:D

2- bsa süreci sonucu oluşan birleşik sosyalist parti(bsp)
içinde eski kurtuluş geleneğinden tkp geleneğine kadar geniş bir yelfaze ve troçkistlerin bir kısmı vs.de vardı..

bu iki ayrı süreç birleşme kararı aldığında hemen seçim arifesiydi..hatta hadep ide içeren daha geniş bir parti yalebi de vardı ama dyliler ve yanındaki(liberal pasifist bir dalga) ve "yeniden"ciler buna itiraz ediyorlardı.. seçim ittifakına da karşıydılar.. (kazablanka toplantısı birleşme toplantısı..)
bu "geleceği birlikte kuralım" ama kürtler hariç planı oldu.. birleştiler.. ödp ilk itifakında çatlak verdi seçimlerde ödp içinde destek veren vermeyen destek (veriyorum-vermiyorum)diyenler oldu..

ilk aşamada ufuk un başkanlığı dy liler sayesindedir.. o zamanlar ne dy ne de mahir bu kadar dillendiriliyordu.. ufuk urasın bir çizgisi ve tabanı yoktu..

uzatmayayım.. her konuda anlaşanlar ne hikmetse kurtuluşcular(kürt kuyrukçuları..!!!) ödp den sikelendikten sonra anlaşamaz oldular.. buraya kadar bal-şeker idiler.. ne zaman ufuk kürtlere yanaştı sorun çıktı.. elbette doğru olan bir şey var ise ufuk liberal sol ve taraf çevresine yanaşmıştır.. ama giderken dy den taban koparıp da gitmiştir.. kısaca boş geldi dolu gitti..:D

bu anlamda bu ufuk uras. ve liberal pasifist bir dalga hikayeleri beni kesmiyor.. doğru yanlarına rağmen kesmiyor çünkü ufuk uras gelirken ne idiyse giderken de aynıydı.. eski yazılarına demeçlerine bir bakın yeter.. tek farkı sonradan ortaya çıkan "kürt sevgisidir"


Siz, Öncü Partiyle! Kitleselleşme yolundaki Legalist Partiyi karıştırıyorsunuz!
ÖDP, Kitleselleşme yolunda, Devrimci bir partidir.Bugün AKP'nin zülmüne karşı kitleselleşmek, yani bir nevi hak mücadelesi verip, aynı söz ve eylemle oligarşiye karşıda mücadele vermektir.Bağımsız gençlik örgütlenmeleri, Sendika vs. bunlar hak mücadelesidir.Bizler Devrimci Yol geleneğinden gelmekteyiz ve Öncü olacak partinin kadrolarını " maonun değişiyle " suda yetiştiririz, önce suyu yaratacağız ve ÖDP suyu yaratmak yolundadır, ve su içinden çıkacak balıklarla Öncü Parti oluşacaktır.


yukardaki açıkladıklarım bir yana beni asıl ilgilendiren yerler burasıdır..
sevgili haziran iyi gaz vermişler iyi atmışlar.. ben roni değilim.. o boyayı dökenlere de yalattırırım..
yani değerlerin böyle kullanılmasına izin vermem..

Siz, Öncü Partiyle! Kitleselleşme yolundaki Legalist Partiyi karıştırıyorsunuz!
kim karıştırıyor.. nerde görülmüş olmayan bir öncü parti ve onun önünde var olan bir legal parti.. sanki 1968 deyiz ve mahir ödp (tip) içinde.. çıkış yaratıyor.. yaşandı bitti bunlar.. thkp yaratıldı geleneksen gelenek nedir bileceksin..

Öncü olacak partinin kadrolarını " maonun değişiyle " suda yetiştiririz, önce suyu yaratacağız ve ÖDP suyu yaratmak yolundadır, ve su içinden çıkacak balıklarla Öncü Parti oluşacaktır
sizi böyle gazlıyorlar değil mi..??
70 deki kadrolar.. balık tezgahlarında mı yada rakı sofralarında meze mi oldu da öncü kadro yaratılacak.. hepsi ödp de yok mu.. hepsinin yaş ortalaması 18-30 arasındamı..

yapmayın yada izin vermeyin şu söylemlere..
hangi dergide hangi yayınlarında var öncü savaşı veya pass açıklamaları örgütlenme bilinçlendirme çalışmaları nerde var..
yazık bu gençlere.. çoğu ya lise çağında ya ünüversite başlarında.. ne öncüsü ne pass ı.. ne camiye ne de kiliseye yani ne sözde söylenen ama asla örgütlenmeyen mücadeleye nede geleceklerine(okul yaşamı vs.) yararları olmayacak..
Bugün AKP'nin zülmüne karşı kitleselleşmek, yani bir nevi hak mücadelesi verip, aynı söz ve eylemle oligarşiye karşıda mücadele vermektir.Bağımsız gençlik örgütlenmeleri, Sendika vs
hedef bu ... olgarşinin geçici taşaronlarından biri.. yarın ne olacağı da mechul..
29 yıllık cuntada hedef bunlar özal ve akp.. diğerleri de "yoldaş" sanırım..

bu bölümde iki yazıya(bildiriye) bilerek teşekkür attım.. en azından akp söylemi ile hedef daraltmıyorlar..

ama..
ÖDP Kuşadası İlçe Örgütü'nün 12 Eylül Askeri Darbesi ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:
burayı ele alacağım.. aradaki farkı sizde görün..

Bugün darbecilerle hesaplaşmak önemlidir.Bu darbeci ve çeteci sömürücü düzenle hesaplaşmak; ülkemizin eşit- özgür- demokratik bir ülke olması için, bir arada yaşamı savunmak için mücadele etmektir. 12 Eylül karanlığında yitirdiğimiz tüm devrimcilerin, demokratların, sosyalistlerin bize hatırası ve mirası da budur.
Bugün darbecilerle hesaplaşmak önemlidir
evet doğru söz budur..
1-darbeyi hazırlayanlarla (ecevit-demirel-türkeş ve bazı aydınlar..örneğin sağ-sol çatışması diyen u.mumcu gibi)
2- darbeyi yapan tsk-bürokrasi-sermaye ve yandaş aydınları ile
3- darbeyi 29 yıl işleten özal-calp-ecevit-demirel-erdal-tayyip ve (b) takımları ve "aydın" bürokraklar akademisyenlerle

hesaplaşma yerine işi 1950 dp devamı diyerek öncelerini aklayıp, özal-tayyip ile sınırlıyorsan bu darbecilerin bir kanadı ile yalandan hesaplaşma olur.. halkların cellatlarından bir kısmı ile de anlaşma..
Ulusalcı gelenek! adabınızı takınacaksınız! bunu diyebilmen için yukardakilerin hesabını vermen gerekir (sevgili haziran bu sözlerim sana değil sana gaz veren abilerinedir)

12 Eylül faşizmi ülkemizde gelişen devrimci halk muhalefetini bastırmaya, yok etmeye dönük bir Amerikancı bir darbedir ve 29 yıldır hala sürmektedir. Bugünün açlık ve yoksulluk düzeninin şekillenmesinin nedenidir. Dünün ‘sivil siyasetçisi‘ Turgut Özal gibi bugünün ‘sivil siyasetçisi‘ R.T. Erdoğan da 12 Eylül faşizminin olanaklarını liberalizmin ve muhafazakârlaşmanın kurumsallaştırılması nda araç olarak kullanmaktadır.

Turgut Özal gibi bugünün ‘sivil siyasetçisi‘ R.T. Erdoğan da 12 Eylül faşizminin olanaklarını liberalizmin ve muhafazakârlaşmanın kurumsallaştırılması nda araç olarak k[/B]ullanmaktadır
bu hangi mantık zemininden gıda almış bir siyasi birikimdir ve gelenektir ki.. böylesi bir tespit yapıyor..

12 eylül ve iki yürütücüsü liberalizmi ve muhafakazarlığı kurumsallaştırıyor...
adama sormazlar mı..!!
bunu neyi kaldırarak yapıyorlar.. daha önce ne vardı..???

darbe neye karşı yapıldı daha önce ne vardı ki..?? liberalizm ve muhafakazarlık kurumlaşıyor.. demekki başka bir kurum vardı.. faşist darbe olduğuna göre liberalizmden ve muhafakazar "kurum"dan daha iyi bir şeydi..ki.. yıktılar eziyorlar yerine bunları getiriyorlar..

hadi bu "öncü parti kurucaklar" bunun yanıtını versinler.. sor bakalım..

ben laik-modern-ulusal cumhuriyet değerleri demek istiyorlar diye iddia ediyorum..
benim bu "iftiralarımı" çürütsünler.. ne olduğunu söyleyip......



suat
 
#13
Öncelikle evet bir özeleştri vermek gerekiyor, Türkiye Devrimci Hareketinin temeli olmadığından, çatısıda hayli hayli çöküyor.ÖDP'dede bu yaşandı.ÖDP bizim için kitleselleşmek yolunda bir araçtır, yani bir hareket.Yarın belkide ÖDP ortada kalmayacak, İllegal bir örgüt ile sokaklarda olacağız ancak ÖDP'de kitleselleşip, çıkaracağımız kadrolara bağlıdır.Sovyetler birliğinin çöküşü, ideolojik geri çekiliş ve emperyalistlerin yeni dünya politikalarıyla bir sarsılma yaşandı ve ÖDP tam bu süreçte umut olarak ortaya çıktı.Ancak bir çok gelenek ve hareketin birleşimi olmuyormuş evet ve çatı parti girişiminede katılmadık bu yüzden koalisyona varız diyoruz.
70'de Mahirler yenildi.Neden yenildiler ? Çünkü şehir-kır gerillası oluşmamıştı, Çünkü kitle kadro çalışması oluşmamıştı ve Faşizm THKC'nin üzerine geldi, THKC mevzileri savaşsız terketmemek için şanlı direnişini, Maltepeden, Kızıldereye sürdürdü.Ve o hareketin tohumlarından aynısını örgütlemeyerek ( diyalektik bakarak ) yenilginin nedenleri araştırıldı.Ve hareketin devamı ve özeleştrisi olarak bir doğuş yaşandı.Baktığımızda 1980 darbesi ile 1982 de AGB daha çıktığında, Artvinde düzenli ordu sayısından daha fazla gerilla vardı.Hatta ve hatta DEVRİMCİ YOL öyle kitleselleşmişti ki kitlelerini muhafaza edemeyecek duruma gelmişti.Ancak kadro yetiştirimi ve partileşme sürecinde faşizm üzerimizden bir silindir gibi geçti.
Ve bugünün sürecine baktığımızda kitleselleşme hareketi gerekiyor sovyetler çöktü ( yukarıda yazdım ) yeni bir hareket gerekiyor kitleselleşme yolunda ve bu yolda ÖDP ortaya çıktı.
Sayın suat, Hareketçiler gibi yazının üstünü okuyup siyahlaştırıp, gerisini dikkate almıyorsun.AKP'ye karşı mücadele etmek, devrimci bir eylem biçimidir.Ne o yoksa CHP'ye vermiyim diye AKP'ye verenlerdenmisiniz ? neyse burayı geçelim.AKP'ye karşı mücadele ancak kitleselleştirir.Oligarşinin bir oyuncağıdır zaten AKP.
Şimdi bugün hepimiz, darbemi demokrasimi ikilemine sokuluyoruz, burası gayet açık stotükocu-milliyetçilere karşı bir liberal-muhafazakarların saldırısı var.ABD desteksiz darbe yapmak imkansızdır.Nitekim başarısız darbeciler yargılanıyor.Sol ise bunun peşinden hızla koşuyor.12 Eylül darbecilerinin ve devamcısı neo-liberal politikaları rotasında yürüten, gericiliği, siyasal islamı ülkemizde rahatça kol gezdiren AKP!
HADİ ŞİMDİ 12 EYLÜL DARBECİLERİ YARGILANSIN! NEREDE DEMOKRASİ!
Son günlerde AKP, darbelerle hesaplaşıyoruz modası altında yalancı pehlivanlık yapmakta, yalancı tanıklarla ve sahtekârlıkla devrimcileri darbecilikle suçlayarak kendi kirli ellerini aklamaya çalışmaktadır. Bilinmelidir ki; Ülkenin üzerini gece karanlığı gibi örten 12 Eylül anayasası lağvedilmeden, üniformalı ve üniformasız tüm darbeciler yargılanmadan, darbecilere verilen utanç unvanları geri alınıp sokaklarımızdan, okullarımızdan, meydanlarımızdan darbecilerin isimleri kazınmadan, faili meçhullerin, katliamların hesabı sorulmadan, darbeyi kimsenin hayal bile edemeyeceği gerçek bir temizlik yapılmadan bu hesap kapanmaz
Önümüzde temel görev, bu düzenle her yönden köklü bir hesaplaşmayı gerçekleştirmektir. Kenan Evren, ‘ya biz gelecektik ya Tek Yol Devrim‘ diyenler diyordu. Güncel karşıtlık da halen böyledir. Ya bugünkü gibi sömürü düzeni sürüp gidecek ya da devrimci bir çıkış yolu bulunacak.
Şimdi Ulusalcı gelenek, sanada vurur banada suat abi!
Gelenek!
HAZİRAN.
 
#14
ödp antalya: Artık yeter! Bu utançla yaşamak istemiyoruz!

Geçtiğimiz günlerde Döşemealtı Nebiler Kenan Evren İlköğretim Okulu önünde eylem yapan, ÖDP Antalya İl Örgütü üyeleri bu seferde Side/Manavgat’taki Kenan Evren Bulvarı’nda eylem yaptılar.


Bulvar üstünde toplanan ve Kenan Evren isminin bulvardan silinmesini isteyen ÖDP'liler ‘Artık Yeter! Bu Utançla Yaşamak İstemiyoruz' pankartı açarak, ‘Darbeciler Halka Hesap Verecek' Kahrolsun Halkın Katili Cunta' ‘Bu Ülke Sizden Utanç Duyuyor' şeklinde slogan attılar.

Eylem sırasında basın açıklaması yapan Özgürlük ve Dayanışma Partisi Antalya İl Yönetim Kurulu Üyesi Salih Gündoğdu, 12 Eylül darbesinin 29. yıldönümünde Antalya genelinde başlattıkları kampanya çerçevesinde bu tür eylemleri gerçekleştirdiklerini söyleyerek, bundan sonrada darbecilerin isimlerinin olduğu her yerde bu tür eylemleri yapmaya devam edeceğiz dedi.

Kenan Evren Hesap Vermeli

Gündoğdu açıklamasında,12 Eylül darbesi sonrasında; 650 bin kişinin gözaltına alındığını, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiğini, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandığını,7 bin kişiye idam cezası istendiğini, 517 kişiye idam cezası verildiğini, 50 kişinin idam edildiğini,98 bin 404 kişinin ‘örgüt üyeliğinden' yargılandığını, 14 bin kişinin yurttaşlıktan çıkarıldığını, 30 bin kişinin ‘mülteci' olarak yurtdışına gittiğini, 300 kişinin kuşkulu şekilde öldüğünü,171 kişinin işkenceden öldüğünü, Cezaevlerinde 299 kişinin öldüğünü,14 kişinin açlık grevinde öldüğünü,16 kişinin ‘kaçarken' vurulduğunu, 95 kişinin ‘çatışmada' öldüğünü belirterek, ama ne acıdır ki tüm bu suçların 1 numaralı faili Kenan Evren'in ismi ise hala okullarımızda, sokaklarımızda, meydanlarımızda,… yazılı. Artık Yeter! Bu utançla yaşamak istemiyoruz, dedi.

ÖDP Antalya İl Yönetim Kurulu Üyesi Salih Gündoğdu, Evren‘ki, utanmadan henüz 17 yaşındaki gençleri bile idama gönderdi. Üstelik "Asmayalım da besleyelim mi?" diyebildi. Kenan Evren‘ki daha birkaç yıl önce "İdam cezalarını imzalarken elim titremedi, 12 Eylül darbesini bugün olsa yine yapardım." diyebildi. Son 30 yıldır ülkemizde yaşanan bütün kötülüklerin en başta gelen sorumlularından birisi olmasına rağmen; ne yazık ki Kenan Evren‘in ismi hala okullarımızda, sokaklarımızda, meydanlarımızda,… yazılı. Türkiye‘nin bu utançtan bir an önce kurtulması gerekir, dedi.

Tarihimizdeki Kara Leke

Gündoğdu, toplumda ağır tahribata neden olan darbecilerin isimleri okullarımıza-sokaklarımıza-meydanlarımıza verilerek, tarihimizdeki bu kara leke ölümsüz kılınmaya çalışılmaktadır, 12 Eylül hala sürmektedir diyerek; darbenin ve darbecilerin bütün izlerini derhal silmeliyiz, bu utançla artık yaşamamalıyız bunun içinde okullara sokaklara meydanlara verilen tüm isimler derhal değiştirilmelidir dedi.

Hesap Kapanmamıştır.

Gündoğdu, kendi darbecileriyle hesaplaşamayan bir ülkede demokrasiden söz edilemez, tüm darbecilerle hesabımız var, ülkenin üzerini gece karanlığı gibi örten 12 Eylül anayasası lağvedilmeden, üniformalı ve üniformasız tüm darbeciler yargılanmadan, darbecilere verilen utanç unvanları geri alınıp sokaklarımızdan, okullarımızdan, meydanlarımızdan darbecilerin isimleri kazınmadan, faili meçhullerin, katliamların hesabı sorulmadan, darbeyi kimsenin hayal bile edemeyeceği gerçek bir temizlik yapılmadan bu hesap kapanmayacaktır şeklinde konuşmasını sürdürdü.

AKP İktidarının Varlık Nedeni 12 Eylül

Gündoğdu, Ergenekon operasyonu ile birlikte ‘darbe karşıtı‘ kesilen cemaatçilerin liberallerin konu 12 Eylül olduğunda suskunluklarını bozmadıklarını, AKP iktidarının kendi varlık nedeni olan 12 Eylül hukuku ile ülkeyi yönetmeye devam ettiğini iddia ederek, Ergenekon operasyonun da darbecilikle, çetelerle ve bu ülkenin karanlık tarihiyle hesaplaşmayı önüne koyan bir ‘demokratikleşme‘ süreci olarak görülemeyeceğini belirtti. Gündoğdu açıklamasının devamında, AKP iktidarı, bugün ABD emperyalizmi ve küresel sömürü politikaları ile bütünleşerek kendi müesses nizamını ilişkileri ile inşa ederken bir yandan da bunun dışında kalan kesimleri tasfiye etmektedir diyerek, AKP'nin 12 Eylülün devamı olduğunu tekrarladı.

Topluca Bildiri Dağıtıp Mitinge Çağrı Yaptılar

Gündoğdu, açıklamasının sonunda 12 Eylül Cumartesi günü saat:15.00'da Güllük-TRT Kavşağında başlayacak yürüyüş ve mitinge herkesi davet ederek, Türkiye‘nin demokratikleşmesi için gerçek manada geçmişiyle yüzleşmeye ihtiyacı vardır. Biz bu mitingle bir kez daha Türkiye‘yi geçmişiyle yüzleşmeye çağırıyoruz dedi. Eylem sonrası, üzerlerine giydikleri parti önlükleri, şapkaları ile Manavgat sokaklarını dolaşan ve 12 Eylül Cumartesi günü Antalya''da düzenlenecek olan mitinge çağrı yapan bildirileri dağıtan ÖDP‘lilerin etkinliğinin çevreden yoğun ilgi ve destek gördüğü gözlendi.

ARTIK YETER! BU UTANÇLA YAŞAMAK İSTEMİYORUZ!

12 Eylül darbesi sonrasında; 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı,7 bin kişiye idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişi idam edildi,98 bin 404 kişi ‘örgüt üyeliğinden‘ yargılandı, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi ‘mülteci‘ olarak yurtdışına gitti, 300 kişi kuşkulu şekilde öldü,171 kişi işkenceden öldü, Cezaevlerinde 299 kişi öldü,14 kişi açlık grevinde öldü,16 kişi ‘kaçarken‘ vuruldu, 95 kişi ‘çatışmada‘ öldü.

Tüm bu suçların 1 numaralı faili Kenan Evren‘in ismi ise hala okullarımızda, sokaklarımızda, meydanlarımızda,… yazılı. Artık Yeter! Bu utançla yaşamak istemiyoruz.

Kenan Evren‘ki hala, 12 Eylül‘ün o kanlı, karanlık günlerinde daha henüz 17 yaşındaki gençleri idama gönderirken "Asmayalım da besleyelim mi?" ve yine daha birkaç yıl önce "İdam cezalarını imzalarken elim titremedi. 12 Eylül darbesini bugün olsa yine yapardım." diyebilen birisidir. Kenan Evren‘ki son 30 yıldır ülkemizde yaşanan bütün kötülüklerin en başta gelen sorumlularından birisidir.

Kenan Evren ismi okullarımızda değil, bu ülkede hep kanlı ve karanlık geçmişiyle anılmalı ve hatırlanmalıdır. Bu nedenle Kenan Evren başta olmak üzere tüm darbecilerin isimleri, okullarımızdan-meydanlarımızdan-sokaklarımızdan,.. derhal silinmelidir.

Değerli Basın Emekçileri

12 Eylül‘ün üzerinden tam 29 yıl geçti.12 Eylül darbesinin 29. yılında, Türkiye bugün de darbecilerin, çetelerin ve kirli ilişkilerin sürüklediği karanlığı yaşamaya devam ediyor. Türkiye‘nin 12 Eylül düzeni ile hesaplaşmadan, çeteleri, darbecileri yargılamadan demokratikleşmesi mümkün değildir.

12 Eylül ile hesaplaşmak yalnızca geçmişin yaşanan acılarının hesabını sormak, katillerin yargılanmasını talep etmek değil, aynı zamanda 12 Eylül‘ün yarattığı emperyalizme bağımlılık içinde şekillenen bugünkü karanlığına da karşı çıkmak, eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye için mücadele etmek demektir.

Ergenekon operasyonu ile birlikte ‘darbe karşıtı‘ kesilen cemaatçi/liberaller konu 12 Eylül olduğunda suskunluklarını bozmamakta, AKP iktidarı kendi varlık nedeni olan 12 Eylül hukuku ile ülkeyi yönetmeye devam etmektedir. Ergenekon operasyonu da darbecilikle, çetelerle ve bu ülkenin karanlık tarihiyle hesaplaşmayı önüne koyan bir ‘demokratikleşme‘ süreci olarak görülemez. AKP iktidarı bugün ABD emperyalizmi ve küresel sömürü politikaları ile bütünleşerek kendi müesses nizamını inşa ederken bunun dışında kalan kesimleri tasfiye ederken; bütün derin ilişkileri ile birlikte kendi yapısını inşa etmektedir.

Değerli Basın Emekçileri

Bugün buradayız, çünkü Halka karşı suç işleyenlerin isimlerinin sokaklarımızdan, okullarımızdan, meydanlarımızdan kaldırılmasını istiyoruz.

Bugün buradayız, çünkü Darbecilerin korunmasını, işledikleri insanlık suçlarının üzerinin örtülmesini istemiyoruz.

Bugün buradayız, çünkü Halka karşı suç işleyenlerin anayasal güvencelerle elde ettikleri imtiyazların kaldırılmasını istiyoruz.

Bugün buradayız, çünkü Oluşturdukları bütün suç örgütlerinin, çetelerin, cinayet şebekelerinin açığa çıkarılmasını istiyoruz.

Bugün buradayız, çünkü Onbinleri bulan faili meçhullerin, suikastların, kayıpların hesabının sorulmasını istiyoruz.

Bugün buradayız, çünkü Bu ülkenin başına musallat olan bütün karanlık güçlerin tasfiye edilmesini istiyoruz.

İlan Ediyoruz

Ülkenin üzerini gece karanlığı gibi örten 12 Eylül anayasası lağvedilmeden, üniformalı ve üniformasız tüm darbeciler yargılanmadan, darbecilere verilen utanç unvanları geri alınıp sokaklarımızdan, okullarımızdan, meydanlarımızdan darbecilerin isimleri kazınmadan, faili meçhullerin, katliamların hesabı sorulmadan, darbeyi kimsenin hayal bile edemeyeceği gerçek bir temizlik yapılmadan bu hesap kapanmaz. Biliyoruz ki bu hesap ancak halklarımızın özgürlük ve kurtuluş mücadelesiyle son kez ve bir daha hiç açılmayacak biçimde kapanacaktır. 11 Eylül 2009

Salih Gündoğdu
ÖDP Antalya
İl Yönetim Kurulu Üyesi
 
#15
Sayın suat, Hareketçiler gibi yazının üstünü okuyup siyahlaştırıp, gerisini dikkate almıyorsun.AKP'ye karşı mücadele etmek, devrimci bir eylem biçimidir.Ne o yoksa CHP'ye vermiyim diye AKP'ye verenlerdenmisiniz ? neyse burayı geçelim.AKP'ye karşı mücadele ancak kitleselleştirir.Oli garşinin bir oyuncağıdır zaten AKP.

.Ne o yoksa CHP'ye vermiyim diye AKP'ye verenlerdenmisiniz
sormuşsun yanıtlayayım.. bari...:D
hayır.. zamanında.. ne ezen ne ezilen insanca hakça bir "düzen" (ecevit) sloganına kanıp dağa taşa "kara" oğlan yazanlardan da değildim.. çünkü yukarıdaki ecevitin sözünde var olan son kelime ye fena takıyordum....:D

her dönem önümüze bir oyuncak koyarlar.. emperyalizme bağımlı-gerici vs.
* bir zamanlar hain çerkez-abdci adıvarlar ingilizci kürtler vs.
* bir zaman.. morrison süleyman gerici erbakan faşist türkeş..vs.
* şimdide... gerici akp.. liberal ufuk-"taraf" .. bölücü abd ci sınıf dışı teslimiyetçi kürtler. vs..

her zaman aşin asli ve "derin" yönü es geçirtildi.. önümüze konulan yada sürülenler içinde doğrular yokmuydu vardı elbette ama biz bunlar ile bunların arkasındakiler arasında bağlantı kuramadık kurdurmadılar yada kuracak bilinç eksikti..

anlatmaya çalıştığım budur..
68 de hedef direk devletti.. ama eksik ama hazırlıksız yola çıkıldı.. bu ayrıdır.. burada hedef de doğru idi yöntemde.. teorik eksiklikler de vardı ama gelişmeye kapalı değillerdi...

70 li yıllarda bu donanıma kitle de kadroda eklendi yoğun bir teorik birikim ve zemin de ama ne yapıldı..
hedef devlet olmadı sivil faşistlerle oyalanıldı..
teorik olarak fuzuli alanlarda dolaşıldı..
asıl efendiler ortaya çıktığında ise.. onunla hesaplaşma becerilemedi yada becermek isteyenler.. tasfiye edildi..
becerenlere de tu kaka deniliyor..
anlatmaya çalıştığım budur..
bir gelenek nasıl takip edilir nasıl süreçde var edilir bunu anlatmaya çalışıyorum..

ödp nin (silahlı mücadele anlamında) ne olup-olmadığı da önemli değil.. bu anlamda eleştirmiyorum..illegal ve silahlı mücadele veriyoruz diyenler de ortada.. ne yapabildiler..
çabalara itirazım yok saygısızlığım da olamaz.. ama süreç(yaşam) benim gibi değildir..
hadi.. nerde ne yaptınız der.. çok açık sözlüdür..

kısaca...
ben sorular sordum ciddi sorular...

Turgut Özal gibi bugünün ‘sivil siyasetçisi‘ R.T. Erdoğan da 12 Eylül faşizminin olanaklarını liberalizmin ve muhafazakârlaşmanın kurumsallaştırılması nda araç olarak k[/B]ullanmaktadır
bu hangi mantık zemininden gıda almış bir siyasi birikimdir ve gelenektir ki.. böylesi bir tespit yapıyor..

12 eylül ve iki yürütücüsü liberalizmi ve muhafakazarlığı kurumsallaştırıyor.. .
adama sormazlar mı..!!
bunu neyi kaldırarak yapıyorlar.. daha önce ne vardı..???
darbe neye karşı yapıldı daha önce ne vardı ki..?? liberalizm ve muhafakazarlık kurumlaşıyor.. demekki başka bir kurum vardı.. faşist darbe olduğuna göre liberalizmden ve muhafakazar "kurum"dan daha iyi bir şeydi..ki.. yıktılar eziyorlar yerine bunları getiriyorlar..
hadi bu "öncü parti kurucaklar" bunun yanıtını versinler.. sor bakalım..

ben laik-modern-ulusal cumhuriyet değerleri demek istiyorlar diye iddia ediyorum..
benim bu "iftiralarımı" çürütsünler.. ne olduğunu söyleyip......


bu soruları.. kendini thkp geleneği olarak görenlerin mutlaka sorması gerekir..
anlatmaya çalıştığım sadece budur...


sevgi ve dostlukla

suat
 
Üst